Taksirle yaralama - Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2014/19590 Esas 2015/8489 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2014/19590
Karar No: 2015/8489
Karar Tarihi: 20.05.2015

Taksirle yaralama - Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2014/19590 Esas 2015/8489 Karar Sayılı İlamı

12. Ceza Dairesi         2014/19590 E.  ,  2015/8489 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : Taksirle yaralama
    Hüküm : TCK"nın 89/4, 62/1, 51/1-3-6-7-8, 53/6. maddeleri gereğince mahkûmiyet

    Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    4483 sayılı Kanun memurlar ve kamu görevlileri için soruşturma ve yargılama usulünü düzenleyen ozel bir düzenleme olmakla birlikte, tüm kamu görevlilerine ve kamu görevlilerinin bütün suçlarına ait hükümler getirmemiş, gerek failler, gerekse fiiller için sınırlandırıcı hükümlere yer verilmiştir. Nitekim 2. maddesinde, kanunun, tüm kamu görevlileri hakkında uygulanmayacağını, yalnızca: Devletin ya da kamu tüzel kişilerinin, genel idare esaslarına göre yürüttüğü kamu hizmetlerini, asli ve sürekli şekilde ifa eden görevlilerinin işledikleri suçlar hakkında uygulanacağını öngörmüştür. İlk bakışta da anlaşılacağı üzere, 4483 sayılı Kanun"un süjesini oluşturan kamu görevlileri, TCK"nın tanımına göre çok sınırlı sayıda bir gruptan oluşmaktadır.
    Maddi ceza hukukuna dair norm kişinin kamusal faaliyete katılmasını yeterli görerek, kişiyi kamu görevlisi olarak tanımlarken, 4483 sayılı Kanun, kamusal faaliyete katılmak koşuluna ilaveten, kamusal faaliyetin genel idare esaslarına göre yürütülmesini, faaliyetin Devletin asli görevlerinden olmasını ve sürekli hizmet şartlarını zorunlu görmektedir. İdare hukukunda, genel idare, Cumhurbaşkanı dahil başbakanlık, bakanlıklar ve bağlı kuruluşları ifade etmekte, asli görev ise Anayasa ile Devlete verilen sağlık, eğitim, güvenlik yargı gibi yükümlülükler olarak tanımlanmaktadır. Süreklilik ise kadrolu ya da kadrolu sözleşmelileri kapsayan statü olarak anılmaktadır.
    Bu değerlendirmeler ışığında, ...İli, ... Beldesi Belediyesinde şoför olarak görev yaptığını beyan eden ve bu beyanı tanık ... tarafından da doğrulanan sanığın, yanında aynı belediyede zabıta memuru olarak görev yapan arkadaşı ile birlikte belediyeye ait otomobili tamir için götürdükleri... ilinden görev yaptıkları Beldeye dönüşe geçtikleri sırada, gece vakti, meskun mahal dışında çift yönlü, 5,4 metre genişliğindeki aydınlatmasız ve banket bulunmayan yolda ilerlerken hararet yaptığını farkettikleri araca su takviyesi yapmak için sağa yanaştıktan sonra yeterli güvenlik önlemlerini almadan durakladıkları, yakındaki dereden temin ettikleri suyu radyatöre ilave ettikten sonra aracın soğumasını bekledikleri sırada, arkadan aynı yönden gelmekte olan bir başka aracın son anda farkettiği bu araca fren tedbirine rağmen duramayarak çarpması şeklinde gerçekleşen olayda, yargılamaya konu taksirle yaralamaya neden olma suçunun memuriyet ya da kamu görevinden doğmadığı, görev ile bağlantılı ve görevden yararlanılarak işlenebilen, diğer bir ifadeyle sadece kamu görevlileri tarafından işlenebilen özgü suç niteliğinde bulunmadığı, kamu görevlisi sıfatının suçta nitelikli hal ya da ağırlaştırıcı neden de kabul edilmediği hususları birlikte değerlendirildiğinde, tebliğnamedeki taksirle yaralama suçundan yargılanan sanık hakkında 4483 sayılı Kanun hükümleri uyarınca soruşturma izni alınması gerektiğine ilişkin bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir.
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın kusura, eksik incelemeye ve ceza miktarına ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA, 20.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



















    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.