17. Hukuk Dairesi 2014/14267 E. , 2016/4635 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı .... vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 12.04.2016 Salı günü davacı vekili ... ile davalı .... vekili Av. ... geldi. Diğer davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, borçlu davalı .... hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı ve hakkındaki takipleri sonuçsuz bırakmak için dava konusu taşınmazın 1/2 hissesini 09.01.2009 tarihinde borçlu şirketin en büyük hissedarı ...."in bacanağı davalı ..."a, onunda 30.01.2009 tarihinde diğer davalı ... devrettiğinden bu devirlere ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ...vekili, davanın açılması için gerekli aciz belgesinin olmadığını ve zamanaşımı süresinin geçirildiğini, dava konusu taşınmazın 1/2 hissenin 26.09.2008 tarihinde borçlu şirketten satın alındığını, bu satış dolayısı ile borçlu ile ortaklık kurulduğunu, kalan 1/2 hissenin 09.01.2009 tarihinde davalı ..."a satın alındığını, muvazaalı satış olmadığını ancak alacağın muvazaalı olduğunu amacın davalıya satılan taşınmazın geri alınması olduğunu ve haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Diğer davalılar duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamışlardır.
Mahkemece, davalı üçüncü kişi ...."in ile borçlu şirket ortağı ve yöneticisi ..."in yakın akrabası olması, davalı ...."nin ise 30.01.2009 tarihinden önce aynı taşınmazın 1/2 hisesini 26.08.209 tarihinde satın alarak borçlu ile birlikte otelcilik faaliyetinde bulunduğu dolayısı ile borçlunun mali durumunu bilebilecek şahıslardan olması nedeniyle 09.01.2009 ve 30.01.2009 tarihli tasarrufların iptali gerektiğinden bahisle bu tasarruflar yönünden davanın kabulüne 26.09.2008 tarihli tasarruf yönünden talep olmamakla birlikte sehven red karar verilmiş hüküm davalı .... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için,davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir.
Dava koşulları yönünden somut olay incelendiğinde; dava konusu takibin 23.11.2008 keşide tarihli çeke dayandığı, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleştiği anlaşılmaktadır. Borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, her zaman takip konusu alacağın gerçek bir alacak, yani davacının gerçekten alacaklı, borçlunun da gerçekten borçlu olduğunu göstermez. Borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olmasına rağmen davacının gerçekten alacaklı olup olmadığının mahkemece res"en değerlendirilmesi gereklidir.
Takip dayanağı çek arkasında 25.11.2008 tarihli bankanın "iş bu çek hakkında keşideci talimatı bulunduğundan TTK"nun 711/3 maddesine göre işlem yapıldığının" şerh düşüldüğü halde borcu itiraz edilmediği, 12.01.2009 tarihinde takibe başlanılmış daha sonra takipsiz bırakılmış ve 21.05.2012 tarihinde yenilenmiş, takipsiz bırakma ve yenilenme arasında 6 aylık süre geçmiş olmasına rağmen yine borçlu tarafından itiraz edilmediği aksine 08.06.2012 ve 22.06.2012 tarihlerinde borçlu adresinde yapılan hacizler sırasında borçlu şirket yetkilisinin borca itirazlarının olmadığının belirtildiği görülmüştür. Davalı üçüncü kişinin borcun gerçek olmadığı yönündeki itirazı bu olgular karşısında irdelenmesi gerektiği açıktır.
Yapılacak iş, borçlu şirket ile davacı alacaklı arasındaki takip konusu çek düzenlenmesini gerektirecek bir alacak borç ilişkisinin bulunup bulunmadığı, gerekirse tacir olan borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak, alacağın gerçek olduğunun tesbiti halinde şimdiki gibi davanın kabulüne aksi durumda davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazların kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 12/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.