13. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/24274 Karar No: 2013/5414
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2012/24274 Esas 2013/5414 Karar Sayılı İlamı
13. Hukuk Dairesi 2012/24274 E. , 2013/5414 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, ... 60 nolu bağımsız bölüm 13.10.2003 tarihli sözleşme ile davalıya sattıklarını, 15.10.2003 tarihinde teslim ettiklerini, davalının yönetim giderleri ve aidatları ödememesi üzerine yönetimin kendileri ve davalı aleyhine icra takipleri yaptığını, kendilerinin icra dosyasına ödemede bulunduğunu, ödedikleri miktarın tahsili için davalı aleyhine yaptığı icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek haksız itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini istemiştir. Davalı, davacının talebinin aidat borcuna ilişkin olmadığını, borcun dış cephe boyasına ilişkin olup, bundan da davacının sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulü ile 8.937, 00 TL için itirazın iptaline ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yasal faiz üzerinden takibin devamına, karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-İİK 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. Ayrıca alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte yada bilmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Açıklanan bu yasal kurallar ve ilkeler ışığında alacağın likit olduğunun kabulü zorunlu olup, mahkemece asıl alacak üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme sonucu istemin reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden usulün 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bent uyarınca mahkeme kararının hüküm bölümünün dördüncü bendinin hükümden çıkartılarak yerine aynen " Davacı lehine hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden % 40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine " söz ve rakamlarının yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan 21.15 TL temyiz harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 6.3.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.