17. Hukuk Dairesi 2014/10853 E. , 2016/4623 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :.......Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacılar vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 12.04.2016 Salı günü davacılar vekili Av. ... ile davalı ... vekili Av. ... geldiler. Diğer davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklılar vekili, borçlu davalı ....... hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı ve hakkındaki takipleri sonuçsuz bırakmak için dava konusu taşınmazını düşük bedel ile diğer davalı ..."e devrettiğinden bu devre ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazın müvekkil tarafından ipotekli olarak satın alındığını, ipotek bedelinin yine müvekkili tarafından ödendiğini satışın rai bedel üzerinden yapıldığını, bedel farkı ve borçlu ile bir yakınlığı olmadığından haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu ....... vekili, müvekkili ile dava dışı .....isimli şansın gayriresmi ortak olduklarını, müvekkilinin işleri kötüye gidince muvazaalı olarak anılan şahsa devrettiğini ancak .... "nin müvekkilinin güvenini kötüye kullanarak yanında sigortalı çalışan ....."e devrettiğini ipoteklerin ..... tarafından yapıldığını belirtmiştir.
Mahkemece, davalı üçüncü kişi ........ ile borçlu yakın akrabalık veya tanıdık oldukları ispatlanmadığı, taşınmazın tapudaki satış bedeli ile raiç bedel arasında önemli oransızlık bulunmadığından bahisle davanın reddine karar
verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacıların aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava İİK"nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davalarda amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder.
Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir.
Dava koşulları yönünden somut olay incelendiğinde; dava konusu takibin adi yazılı sözleşmeye dayandığı, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleştiği anlaşılmaktadır. Borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, her zaman takip konusu alacağın gerçek bir alacak, yani davacının gerçekten alacaklı, borçlunun da gerçekten borçlu olduğunu göstermez. Dosya içeriğinden borçlunun dava dışı ......isimli şahıs ile gayri resmi adi ortaklığı bulunduğu bir kısım taşınmazlarını anılan şahsa veya gösterdiği, kişilere devrettiği aralarında anlaşmazlık çıktığı ve Cumhuriyetsavcılığın da birbirleri ile ilgili şikayette bulundukları anlaşılmaktadır. Davacılar alacaklarının dava konusu taşınmazın borçluya satışından doğan alacaklarına ilişkin olduğunu ve bu satışla ilgili olarak düzenelenen adi sözleşmeye dayanmaktadırlar. Ancak taşınmazın 23.09.2011 tarihinde tapuda satışı yapılmış olmasına rağmen davacılar tapudaki satıştan önce düzenelenen 19.09.2011 tarihli sözleşmedeki satış bedelinin ödenmediğinden bahisle takip yapmışlarıdır. Taşınmazın tapudaki satış bedelinin alındığına ilişkin açıklamanın aksine bedel alınmadan 23.09.2011 tarihinde devrinin yapılmış olması 7 ay sonrasında 18.05.2012 tarihinde takibe geçilmesi yaşım deneyimlerine uygun olmadığı gibi, ödeme emrinin 22.05.2012 tarihinde tebliği üzerine borçlunun aynı gün icra dairesine gelerek takibi kesinleştirmesi davacılar ile davalının alacağının gerçek olmadığı, borçlunun zor durumda kalıp dava dışı ......"nin gösterği davalı ..."e yaptığı taşınmaz satışının iptalinin amaçlandığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, dava dayanağı takip konusu alacağın gerçek olmadığından bahisle ön koşul yokluğundan davanın reddi gerekirken yazılı şekilde reddedilmiş olması sonucu itibarıyla doğru olduğundan onanmasına, ancak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2.maddesine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile esastan reddi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte görülmediğinden, 6100 Sayılı HMK"nin geçiçi 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK"nin 438/7 maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile karar gerekçesinin belirtelin şikelde düzeltilmesi ile hükük fıkrasınını 4.bentlerinin tümünün silinerek yerine "Davalılar yararına 1.320,00 TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alanırak davalıalar verilmesine" ibaresinin yazılmasına hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 12.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.