13. Hukuk Dairesi 2012/24263 E. , 2013/5411 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ile davalı ... San. Tic. Ltd. Şti. avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, belediyeye ait park ve bahçelerin bakımı ile cadde ve sokakların temizlenmesi işini üstlenen davalıların sözleşme ve ihale şartnameleri gereği çalıştırdığı işçilerin her türlü alacaklarından sorumlu olmalarına karşılık dava dışı işçinin açtığı dava sonucu kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai gibi ücretler için kendisinin borçlu olduğu tespit edilerek tazminata hükmedildiğini, işçiye 19.156,70 TL ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek bunun davalılardan rücuen tahsilini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 2.077,87 TL" nin ... dan , 1.563,25 TL" nin ... Ltd Şti" inden, 2.681,16 TL"nin davalı Tamsil şirketi ve ..." dan mütereken ve müteselsilen, 6.295,86 TL"nin davalı ... şirketinden ödeme tarihi olan 11.09.2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı ... Ltd Şti tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece,davalıların çalıştırdıkları işçilerin fiili işçilik dışında sair tazminat haklarından sorumlu olacaklarını bilebilecek durumda oldukları ancak belediyeninde asıl işveren durumunu muhafaza etmesi ve işçilerin iş akitlerini haksız fesih etmesi nazara alındığında doğan zararlardan tarafların yarı yarıya sorumlu olduğunun kabulü gerektiği ve bu ilkeler çerçevesinde sorumluluğunun belirlenmesi gerektiği, alınan bilirkişi raporunun karar vermeye yeterli bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de,21.9.2011 tarihli bilirkişi raporunda hesaplanan tam rakamlar üzerinden hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.
Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca karar tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 297.maddesinin 2. fıkrası ile " Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmü getirilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta açıklanan yasal düzenleme gözetilmeyerek gerekçe ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulması,HMK" nın 297/2. madde ve fıkrası gereğince hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre sair temyiz itirazları incelenmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 6.3.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.