17. Hukuk Dairesi 2014/10056 E. , 2016/4615 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tasarruf iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı ... vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 12.04.2016 Salı günü davacı vekili Av. ... ile davalı ... (asil) geldiler. Diğer davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili ve davalı .... (asil) dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili,davalı borçlu ..."nin alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazı 14.1.2009 tarihinde davalı ..."na sattığını, taşınmazın halen borçlu tarafından kullanıldığını, anılan taşınmaz dışında borçlunun 1/4 hisseye sahip olduğu 39 adet taşınmazı da 26.1.2009 tarihinde yine aynı davalıya sattığının belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı borçlu savunma yapmamıştır.
Davalı ..., dava konusu taşınmazı ipotekle birlikte aldığını, ipotek bedelini ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre dava konusu taşınmaz devrinin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne dava konusu tasarrufun iptaline, dava bedele dönüşmekle taşınmazın gerçek değeri olan 94.242,00 TL"nin davacının dava konusu takip dosyasındaki alacağı geçmemek üzere davalı ..."ndan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK"nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın süresinde açılmış olması gerekir.Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir.
Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
Somut olayda, mahkemece davanın kabulüne dava konusu tasarrufun iptaline ,dava bedele dönüşmekle taşınmazın gerçek değeri olan 94.242,00 TL"nin davacının dava konusu takip dosyasındaki alacağını geçmemek üzere davalı ..."ndan tahsiline karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemiştir.
Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının ....İcra Müdürlüğünün 2009/22229 sayılı takip dosyası yönünden 12.9.2008 tanzim 25.4.2009- 25.5.2009- 25.6.2009 vadeli senetlerle doğduğu, borçlu hakkındaki takibin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, iptali istenen tasarrufun ise takip konusu borçtan sonra 14.1.2009 tarihinde yapıldığı, davanın süresinde açıldığı anlaşılmaktadır. Takip dosyası kapsamından İcra Müdürlüğünce düzenlenmiş 23.12.2010 tarihli 85.680,24 TL meblağlı geçici aciz belgesi düzenlendiği anlaşılmakta ise de İcra Müdürlüğünün geçici aciz belgesi düzenleme yetkisi olmadığından anılan belgenin aciz belgesi olarak kabulü mümkün görülmemiştir.Takip dosyasından davalı borçluya miras yoluyla intikal eden .... ... ... miras hissesi ve ... ... 1/4 hissesi olduğu anlaşıldığından ve anılan taşınmaz hisselerine davacı tarafından 2.7.2009 ve 3.7.2009 tarihlerinde haciz konulduğu görüldüğünden öncelikle anılan taşınmazların son tapu kayıtları istenerek taşınmazlardaki borçlunun hissesinin değeri yönünden taşınmazlar başında keşif yapılması, davacıdan önce başka haciz veya ipotek varsa bunların miktarının ilgili birimlerden sorularak davacının alacağını karşılayıp karşılamayacağının tespiti ,borçlunun taşınmaz hisselerinin değerini davacının dava konusu alacağını karşılamaya yeterli olması halinde davanın önkoşul yokluğundan reddine aksi takdirde borçlunun anılan taşınmazlardaki hissesinin değeri takip konusu alacağı karşılamadığı takdirde 23.8.2010 tarihli haciz tutanağının İİK"nun 105 maddesi kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu kabul edilerek dava konusu tasarrufun, davalı 3.kişinin borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle (davalı 3.kişinin tanığı olarak dinlenen ..."ın ifadesi ve dava konusu taşınmazın birbuçuk yıl kira ödemeden borçlu tarafından kullanılması gibi maddi ve hukuki olgular birlikte değerlendirildiğinde) İİK"nun 280/1 maddesi gereğince davacının dava konusu takip dosyasındaki alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmediği gibi dava konusu taşınmaz tapuda davalı 3.kişi ... adına kayıtlı olmasına rağmen adı geçen davalının İİK"nun 283/2 madde gereğince nakten tazminatla sorumlu tutulması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ..."nun temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,12/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.