Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/241
Karar No: 2021/435
Karar Tarihi: 15.04.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/241 Esas 2021/435 Karar Sayılı İlamı


T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/241
KARAR NO : 2021/435
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul(kapatılan) 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 16/03/2017
NUMARASI : 2016/38 E. 2017/44 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 15/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin "..." markasını cep telefonu dahil 9. sınıftaki ürünlerde tescil ettirmek istediğini, öncesinde TPE'de araştırma yaptığını, davalıya ait 2009 49433 nolu "..." markasını tespit ettiğini ve davalı tarafın, kendilerinin bir bilişim ve internet danışmanlığı firması olduklarını, söz konusu markayı herhangi bir ürün üzerinde kullanmadıklarını, ürün üretimi veya ürün ticareti yapmadıklarını bildirildiğini, müvekkiline marka üzerinde uzun vadeli lisans vermeyi kabul ettiğini, lisans şartları üzerinde anlaşıldığını ve müvekkilinin marka tescil işlemlerini yürüten vekil firması ...Patent Limited Şirketi aracılığı ile lisans şartları yazılı hale getirilerek, 13 Ekim 2015 tarihinde mail olarak davalı firmanın yetkilisine gönderildiğini, davalının sözleşmeyi imzalamadığını, müvekkilini oyaladığını, 556 Sayılı KHK’nın Markanın Kullanılmaması kenar başlıklı 14. maddesinin "Markanın, tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde, haklı bir neden olmadan kullanılmaması veya bu kullanıma beş yıllık bir süre için kesintisiz ara verilmesi halinde, marka iptal edilir'' hükmü uyarınca markanın 5 yıl kullanmamasının iptal nedeni kabul edildiğini, davalının 2009/49433 sayılı markasının tescil tarihinin 04.10.2010 olduğunu, davalının markayı 5 yıl süre ile kullanmaması sebebiyle davayı açtığını, dava sonuçlanıncaya kadar dava konusu markanın 3. kişilere devrinin önlenmesi için tedbir kararı verilmesini, davalı adına tescilli 2009/49433 sayılı markanın iptaline ve sicilden terkine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının bir taraftan lisans talebinde bulunduğunu, bir taraftan da markanın kullanılmadığını ileri sürdüğünü, davacının cep telefonu kılıfı dahil tescil istediği 9 sınıfta tescilli müvekkilinin markasının, hem sanal ortamda internet alanında, hem de ürün olarak data saklayıcılarda kullanıldığını, bu nedenle davacının haksız ve mesnetsiz olarak açtığı davanın ve ihtiyati tedbir isteğinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; ''Dava konusu uyuşmazlığın, davalı adına tescilli 2... no' lu ve "...us+ şekil" biçimindeki markanın kullanmama nedeniyle iptali ve sicilden terkin talebinin yerinde olup olmadığına ilişkin olduğu, TPE' den gelen sicil dosyasından, 2... tescil nolu markanın 04/10/2010 tarihinde sicile kaydedildiği, marka sahibinin ... Bilişim olduğunun tespit edildiği,Dava açıldıktan sonra, Anayasa Mahkemesi'nin 14/12/2016 tarih ve 2016/14 esas ve 2016/189 Karar sayılı kararı ile 556 sayılı KHK'nın 14.maddesinin Anayasanın 91.maddesinin birinci fıkrasına aykırı olması sebebiyle iptaline karar verilerek 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete'de yayınlandığı, Her ne kadar Anayasa Mahkemesinin iptal kararları 153/6. Bendi uyarınca geriye yürümez ise de; Hukuk Genel Kurulu'nun 31.03.2004 tarihli ve 156/194 sayılı kararında benimsenen, iptal kararının kesinleşen işlem ve kararlara etkili olmayacağı, görülmekte olan davalarda ise, geriye yürümeme kuralının uygulanmayacağı yönündeki görüşü dolayısıyla, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararının derdest dosyalar ve kesinleşmemiş karar dosyalarında uygulanacağı sonucuna varıldığından, somut olayda dava dosyasının henüz derdest olması sebebiyle, 556 sayılı KHK'nın 14. maddesinin iptalinden dolayı davanın yasal dayanağı kalmadığından, davanın niteliği itibariyle de yasal boşluğun Medeni Kanunun 1.maddesi kapsamında doldurulamaması sebebiyle, karar tarihinde yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine'' karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece 556 Sayılı KHK'nın 14.maddesinin Anayasa Mahkemesi'nin 14/12/2016 tarih ve 2016/14 esas ve 2016/189 Karar sayılı kararı ile iptalinden dolayı davanın yasal dayanağı kalmadığından, karar tarihinde yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verildiğini, bu gerekçelerin usulden ret niteliğinde olduğunu, davanın esası hakkında da ret kararı verilmesi gerektiğini, mahkemece davanın usulden ret edilmesinin uygulamada usul ve yasaya aykırılık oluşturduğunu, davacı tarafın ret kararına karşın, olaya sınai mülkiyet hükümlerinin uygulanması gerekçesi ile İstanbul 4. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'ne 2017/145 esas sayılı davasını açtığını, Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 91. maddesi uyarınca 7 yıl boyunca iptal kararlarının mahkemenin takdirinde olduğunun belirtildiğini, iptal yetkisinin mahkemelerce kullanılması başlıklı geçici 4/1. maddesinde, "26. madde hükmü yürürlüğe girene kadar, iptal yetkisi, anılan maddedeki usul ve esaslara göre mahkemelerce kullanılır" düzenlemesi olduğundan, 556 Sayılı KHK'nın 14. maddesinin aynen korunduğunu, müvekkilinin markasını aktif şekilde kullandığının bilirkişi raporu ile tespit edildiğinden, marka iptali için yasal şartların oluşmadığını, İstanbul(Kapatılan) 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 2016/38-2017/44 esas ve karar sayılı kararının kaldırılmasını, davanın esastan reddini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından açılan kullanmama nedeniyle hükümsüzlük davası henüz derdest iken 556 sayılı KHK'nın 14.maddesinin iptal edildiğini, HGK'nun 31/03/2014 tarih ve 156/194 sayılı kararı gereği davanın reddedildiğini, dosyada esastan karar verilecek kadar yargılama yapılmadığını, davalı tarafın istinafa başvurmasının, İstanbul 4. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 2017/145 esas sayılı davasına karşı derdestlik itirazında bulunma amacı taşıdığını, davalı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı tarafın talebi, davalıya ait 2009 49433 nolu "verus" markasının kullanılmadığından bahisle 556 Sayılı KHK 14. maddesi uyarınca iptaline ilişkin olup, mahkemece, dava görülmekte iken 556 Sayılı KHK 14. maddesi'nin Anayasa Mahkemesi'nin 14.12.2016 tarihli ve 2016/148 - 2016/189 Esas ve Karar sayılı kararıyla iptaline karar verilmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.Davanın konusu; davacının almak istediği markanın davalı adına tescilli olmasına rağmen kullanılmadığından bahisle 556 Sayılı KHK 14. maddesi uyarınca iptaline ve sicilden terkinine ilişkindir. Yargılamanın devamı sırasında Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli ve 2016/148 Esas ve 2016/189 Karar sayılı kararı ile 556 Sayılı KHK 14. maddesinin iptaline karar verilerek 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Mahkemeler Anayasa ve Yasalarla verilen yetki doğrultusunda yargılama görevini yürütürler. Anayasa Mahkemesi kararının Resmi Gazete'de yayınlanması ile davanın yasal dayanağı ve mahkemenin 556 Sayılı KHK 14. maddesi ile yargılama yaparak davanın esası hakkında karar verme yetkisi kalmamıştır.Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 09.11.2020 tarih ve 2020/230 esas 2020/4832 karar sayılı kararında ve birçok kararında, "06.01.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli ve 2016/148 E., 2016/189 K. sayılı kararı ile davaya uygulanacak 556 Sayılı KHK 14. maddesi ortadan kaldırıldığından bahisle davanın reddine dair verilen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi'nin 2017/2817 esas ve 2019/2432 esas ve karar sayılı kararını onamak suretiyle bu yöndeki tutumunu devam ettirmiştir. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı ile dava konusuz kaldığından ilk derece mahkemesi'nce davanın esastan reddine karar verilmesi mümkün olmadığından ve davalı tarafça usulden ret kararının kaldırılarak hüküm kurulmasına yer olmadığı yönünde karar verilmesi istenmediğinden, Dairemizce 6100 Sayılı HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı inceleme yapıldığından, davalı tarafın esastan ret kararı verilmesi yönündeki istinaf talebinin reddine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK'nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul(kapatılan) 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 16/03/2017 tarih ve 2016/38 E. 2017/44 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- Davalıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA,
3- Davalı taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK'nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay'a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 15/04/2021



Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi