10. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/4808 Karar No: 2016/10267 Karar Tarihi: 20.06.2016
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/4808 Esas 2016/10267 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2016/4808 E. , 2016/10267 K. "İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi: 6183 sayılı Kanunun "ödeme emrine itiraz" başlığını taşıyan 58. Maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre ödeme emrine itiraz süresi yedi gündür. Bu süre, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği tarihten itibaren başlar. Borçlu yedi gün içinde ödeme emrine itiraz etmez ise, ödeme emri kesinleşir. Ödeme emri tebliği usulsüz ise, ödeme emrinin tebliğ edildiği tarih, borçlunun usulsüz tebliği öğrendiğini bildirdiği tarihtir ve yedi günlük itiraz süresi bu tarihten itibaren başlar. Somut olayda; ödeme emri 07.02.2012 tarihinde davacı ..."ın oğlu ..."a tebliğ edilmiş, eldeki dava ise 21.02.2012 tarihinde açılmıştır. 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 16. maddesinde; "Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır." hükmü yer almakta, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik"in 25. maddesinde ise; “Kendisine tebligat yapılacak kişi adresinde bulunmazsa tebliğ, kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır” denilmekte olup, belirtilen maddelerde açıklandığı üzere birlikte oturanlara tebliğ için "adreste bulunmazsa" koşulunun gerçekleşmesi gerekir. Tebliğ mazbatasında ise davacının adreste bulunup bulunmadığına veya tebliğ alanın davacıyla aynı konutta olurup oturmadığına ilişkin şerh verilmediği anlaşılmış olup, öncelikle ilgili mevzuat hükümleri gereğince tebligatın geçerli olup olmadığı araştırılarak, ilgili hükümler çerçevesinde geçerli bir tebliğ yapılmışsa eldeki hüküm gibi, aksi halde ise davanın süresinde açıldığından bahisle davanın esası hakkında bir hüküm kurulması gerekmektedir. Tüm bu araştırmalar yapılmadan davanın zamanında açılmadığından bahisle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 20.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.