8. Hukuk Dairesi 2018/4417 E. , 2019/11061 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, dava konusu 950 parsel sayılı (aslında 949 parsel ) taşınmazın davacıya ait olduğunu, daha önce elatmanın önlenmesi için davalı aleyhine dava açıldığını ve davanın kabulüne karar verilerek kesinleştiğini, dolayısıyla tespit edilen müdahalenin iş bu davada yıkılarak giderilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; dava konusu taşınmazlar olan 949 ve 950 parsellerin evveliyatında dava dışı kardeş olan ... ve ... isimli kardeşlere ait olduğunu, binanın yapımı esnasında anlaşıldığını dava dışı ...’nın vefatı sonrası taşınmazı damadı davalının satın aldığını, diğer taşınmazı ise ...’nın vefatından sonra davacının satın aldığını, 1972- 1973 yıllarında inşaatların yapıldığını tarafların ise sonradan malik olduğunu dolayısıyla binanın yapıldığı tarihte rızanın mevcut olduğunu, binanın değerinin taşınmazdan yüksek olduğunu ve davacının kötüniyetli olduğunu, dava şartları oluşmadığından davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulüne, davalıya ait 950 parsel sayılı taşınmazın, davacıya ait aynı yer 949 parsel sayılı taşınmaza Bozüyük Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/499 Esas ve 2013/246 Karar sayılı kesinleşmiş dosyası ile karar verilen ve bu dosyada onaylı sureti bulunan bilirkişiler ... ve ... tarafından 06/06/2011 tarihinde düzenlenen bilirkişi raporundaki krokide A harfi ile gösterilen 8,50 m2"lik kısma yapılan müdahalenin kal’ine karar verilmiştir. Davalı vekili tarafından karar süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Dava; kal talebine ilişkindir.
6100 sayılı HMK"nin 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmü düzenlenmiş olup infaza elverişli biçimde hüküm kurulması zorunludur.
Somut olaya gelince; davalı ... tarafından Bozüyük 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2010/46 Esas sayılı dosya ile davacı ... aleyhine taşkın olan kısmın uygun bedel karşılığı davalı ...’a verilmesi konusunda dava konusu edilen 949 ve 950 parsellere ilişkin tapu iptal ve tescil davası açılmış olup bu davada karara esas alınan bilirkişi raporunda davalının taşınmazının davacının taşınmazına 8,50 m2 tecavüzlü olduğu tespit edilmiş ve mahkemece tapu iptal ve tescil davasını açan davalı ...’ın iyiniyetli kabul edilemeyeceği, tecavüzlü kısmın ifrazının mümkün olmadığı gerekçesiyle 22.11.2011 tarihinde davanın reddine karar verilmiştir. Karar derecattan geçerek 15.10.2012 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı ... tarafından davalı ... aleyhine ise bu defa Bozüyük Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/499 Esas ve 2013/246 Karar sayılı dosyası ile davacı ...’in maliki olduğu 950 ( aslen 949 ) parsel sayılı taşınmaza 949 (950 aslen) parsel maliki davalı ... tarafından elatıldığından bahisle dava açılmış olup Mahkemece keşfe gidilmeksizin tapu iptal ve tescil dosyasında gerekçeli karara esas alınan rapora atıfta bulunarak davalıya ait 950 parsel sayılı taşınmazın davacıya ait 949 parsele A harfi ile gösterilen 8,50 m2’lik kısmından yapılan müdahalenin men’ine 16.05.2013 tarihinde karar verilmiştir. Karar derecattan geçerek 10.12.2013 tarihinde kesinleşmiştir. İş bu dosyada ise davacı tarafından verilen dava dilekçesinde önceki davalara atıfta bulunarak davacıya ait taşınmaz 949 parsel olduğu halde 950 parsel olduğu belirtilmiş olup Mahkemece bu nedenle 950 parselin tapu kaydı getirilmiş ve 950 parselin de 3402 sayılı Kanun"un 22/A maddesi gereği 04.12.2013 tarihinde yapılan ve 27.07.2013 tarihinde kesinleşen yenileme tescili sonucu 122 ada 3 parsel olduğu ve tam hisse ile davalı ... adına kaydedildiği tespit edilmiştir. Esasen davacıya ait olan 949 parselin ise tapu kaydı getirilmediğinden yenilemenin tescili sonrası hangi parsel numarasını aldığı tespit edilememiştir. Mahkemece dosyada keşif yapılmaksızın kesinleşmiş elatmanın önlenmesi dosyasının dayanağı olan rapora atıf yapılarak 10.12.2015 tarihli gerekçeli kararında dava konusu taşınmazların yeni parsel numarası aldığı göz ardı edilerek “...davalıya ait 950 parsel taşınmazın, davacıya ait aynı yer 949 parsel sayılı taşınmaza ...” denilmek suretiyle hüküm kurulmuştur. Bu haliyle hüküm infaza elverişli olmayıp Mahkemece dosyaya dava konusu taşınmazların yeni parsel numaraları alınmış tapu kayıtları getirilerek taşınmazlar üzerinde keşif yapılarak ve taşınmazların sınırları belirlenerek verilen bilirkişi raporu doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yenilemenin tescilinden önceki parsel numaraları ve raporlar dikkate alınarak infaza elverişli olmayacak şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK’un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 09.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.