Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/7486
Karar No: 2012/8151
Karar Tarihi: 27.09.2012

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2012/7486 Esas 2012/8151 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tapu iptali ve tescil davasında 166 ada 8 sayılı parselin davacıya ait olduğu ve hatalı olarak davalı adına tescil edildiği iddia edilmiştir. Davalı vakfın oda niteliğinde kullanıldığını, hayrat vakfı niteliği olmasından dolayı Devlet mali niteliğinde kabul edilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkeme, taşınmazın 70 yılı aşkın süreden beri şahıs arazisi olarak kullanıldığını ve kadastro çalışmaları sırasında Hacı Mollaoğlu Zeki Vakfı adına tescil edildiğini belirlemiştir. Ancak, vakfın niteliği tespit edilmemiş ve eksik araştırma sonucu hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüştür. Bu nedenle, yeniden keşif yapılması, yerel bilirkişi ve tanıkların çağrılması ve vakfın niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir. Kararda, 2762 sayılı Vakıflar Kanununun 8. maddesi ile hayrat vakıflarının zilyetlikle edinilemeyeceği, 5737 sayılı Vakıflar Kanununun ise 15 ve 16. maddelerinin göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilmiştir.
8. Hukuk Dairesi         2012/7486 E.  ,  2012/8151 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

    ... ile Vakıflar Bölge Müdürlüğü ve ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair .... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 01.11.2007 gün ve 39/186 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
    K A R A R

    Davacı vekili dava dilekçesinde, 166 ada 8 sayılı parselin 125 m2 ve ev niteliğiyle davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini, yapılan tespitin hatalı olduğunu, Hacı Mollaoğlu ...ye bırakılan yerin dava konusu yer dışında bulunduğunu, dava konusu yer ile ilgisinin bulunmadığını açıklayarak Hacı Mollaoğlu ...Vakfı adına kayıtlı olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ... vekili, iddianın doğru olmadığını, taşınmazın öncesinde oda vakfı olarak kullanılan yer olduğunu, köye gelen misafirlerin geceleyin konakladıklarını bu şekilde hizmet gördüğünü, daha sonraki tarihlerde toplumsal yapının değişmesi sonucu misafir konaklama işinin sona ermesiyle bu işlevini yitirdiğini, taşınmaz niteliği itibariyle oda vakfı olup, “vakıf hayrat nevinden” taşınmazlardan bulunduğunu, 2762 sayılı Vakıflar Kanununun 8. maddesi gereğince hayrat vakıflarının zilyetlikle edinilemeyeceğini, hayrat vakfı olması nedeniyle Devlet mali niteliğinde kabul edilmesi gerektiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, taşınmazın 70 yılı aşkın bir süreden beri şahıs arazisi olarak kullanıldığını, ...’ın ölümünden sonra oğlu ... ve daha sonra ...’nın kızı ... tarafından zilyet olunduğunu, yaklaşık 10 yıl önce Hatice’nin dava konusu yeri davacıya sattığını ve davacının zilyetliğinin bu şekilde başladığını, vakıf ile ilgisinin bulunmadığını, yerel bilirkişiler ile tespit bilirkişilerinin bu şekilde beyanda bulunduklarını, taşınmazın özel mülkiyete konu yerlerden olması nedeniyle davanın kabulüne, taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davacının 70 yılı aşkın bir süreden beri eklemeli zilyetlik ve zilyetliği bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. 18.03.2005 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında belgesizden, Hacı Mollaoğlu Zeki Vakfı adına tespit ve tescil edilmiştir. Kadastro tutanağı 17.06.2005 tarihinde kesinleşmiş olup, dava 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. fıkrasında yer alan on yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğünün 30.05.2007 tarih ve 8842 sayılı karşılık yazılarında, “ Işıklarlı Hacı Mollaoğlu Zeki Vakfına ait vakfın İdare Meclisinin 30.06.1938 tarih ve 8050 sayılı kararı ile mazbut vakıflar arasına alındığını bildirmiştir “. Yazı ekinde gönderilen yeni şahsiyet kayıt örneğine göre, 215/283 numarası ile kaydının bulunduğu, sözü edilen vakfın isminin yazılı olduğu, Vakıflar Kanununun 39. maddesi uyarınca vakıflar arasına alındığı, Z.k: 18 kuyut 2595 ibaresinin yer aldığı görülmüştür. Şahsiyet kaydında sınırlara rastlanılmadığı gibi başka bir açıklamaya da rastlanılmamıştır. Yine yazı ekindeki beyannameye göre vakfın mütevellisinin ve vakfiyesinin de bulunmadığı, odaya meşrut olduğu belirlenmiştir.
    Mahkemece, vakfın niteliği üzerinde durulmamış, ne tür vakıf olduğu saptanamamıştır. Davalı ... vekili taşınmazın “hayrat vakfı” olduğunu bildirmiştir. Savunmanın gereği yerine getirilmemiş bu konuda herhangi bir araştırma inceleme de yapılmamıştır. Dosyadaki bilgilere ve beyannamedeki açıklamalara göre taşınmazın oda niteliğinde kullanıldığı ve gelen misafirlerin burada konaklamalarına izin verildiği görülmektedir. Şayet, vakıf bir hayrat vakfı ise, 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 80.maddesi ile yürürlükten kaldırılan 2762 sayılı Vakıflar Kanununun 8. maddesi uyarınca bu tür vakıf yerlerinin zilyetlikle edinme olanağı bulunmamaktadır. Taşınmazın vakfiyesi bulunmadığına göre dava konusu yer hayrat vakfı niteliğinde bir teamül vakfı da olabilir. Bu bakımdan bu hususların araştırılıp belirlenmesi zorunludur.
    Teamül vakfı; bir malın vakıf olarak kullanılmasının adet (gelenek) haline gelmiş olması biçiminde tanımlanmıştır. Bu tür vakıfların her türlü delil ile kanıtlanması mümkündür. Yöneticisi kalmayan teamül vakıfları veya diğer vakıflar mazbut vakıflar kapsamına alınır ve ... tarafından yönetilir. Bu çeşit vakıflar için vakfiye de aranmaz. Bir kimse arsamı yada binamı camiye, mescide, türbeye veya benzer bir hayır işine vakfolmak üzere verdim yani vakfettim demekle teamül vakfı kurulmuş sayılır.
    Bu nedenle mahkemece yapılacak iş; yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıkların HMK.nun 243, 244 ve 259. maddeleri gereğince davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenmeleri, iddia ile davalı ... vekilinin cevap dilekçesinde yer alan hususlar yerel bilirkişi ve tanıklara hatırlatılarak söz konusu oda niteliğinde bulunan vakıf taşınmazın hayrat yeri olarak işlev görüp görmediği, ne tür amaçla kullanıldığının açıklığa kavuşturulması, yerel bilirkişi ve tanıklara sorular yöneltilmek suretiyle beyanlarının alınması, bu konuda Mülga 2762 sayılı Vakıflar Kanununun 8 ve 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 15 ve 16. maddelerinin gözönünde tutulması, vakfın niteliğinin belirlenmesine çalışılması, dava konusu taşınmaza komşu aynı ada 4, 7, 9, 10 ve 11 sayılı parsellere ait kadastro tutanak ve ekleri ile kadastro sırasında bu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtlarının getirtilerek dosyaya eklenmesi, komşu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtlarının teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, dava konusu taşınmaz yönünü ne gösterdikleri üzerinde durulması, teknik bilirkişiden bu konuda gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, yerel bilirkişiler ile tanık beyanları arasında çelişki bulunduğu takdirde bu aykırılığın HMK.nun 261. maddesi gereğince giderilmesi, ondan sonra dosya tomarı ile birlikte eski vakıflar konusunda uzman bir akademisyen bilirkişiye verilmesi, söz konusu vakfın hangi vakıflardan olduğu ve türü konusunda uzman bilirkişiden gerekçeli ve denetime açık rapor sunulmasının istenmesi, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
    Davalı ... vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 14,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden Vakıflar Genel Müdürlüğüne iadesine 27.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi