Hukuk Genel Kurulu 2020/442 E. , 2021/271 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Karşıyaka 3. İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... Bakanlığının İzmir Tersane Komutanlığı işyerinde çalıştığını, sendika üyesi olduğunu ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre derece intibakının hatalı yapıldığını, bu nedenle ücret ve sair haklarının eksik ödendiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını belirterek, müvekkilinin işe alındığı tarih itibariyle derecesinin tespiti ile ücret ve diğer alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... (Bakanlık) vekili cevap dilekçesinde; dava konusu edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, hukuki yarar yokluğundan reddinin gerektiğini, 21.02.2012 tarihli Protokolde yer almayan geriye yönelik herhangi bir ödemenin yapılmayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. Karşıyaka 3. İş Mahkemesinin 11.04.2016 tarihli ve 2014/96 E., 2016/113 K. sayılı kararı ile; 21.02.2012 tarihli Protokol ile işçilerin işe başlangıç ücret derecelerinin ileriye yönelik düzeltilmesinin kabul edildiği, Protokol tarihinde olması gereken derece ve intibaklara uygun şekilde tahakkuk ve tediye işlemleri yapıldığından, bu tarihe kadar yapılmamış ise dava tarihine kadar olan dönem için alacakların hesaplandığı ancak taleple bağlı kalındığı ve fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Karşıyaka 3. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 12.12.2019 tarihli ve 2017/25885 E., 2019/23314 K. sayılı kararı ile; “…Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular ışığında olmak üzere, somut uyuşmazlıkta, dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası türünde açıldığı belirtilmiştir. Uyuşmazlık konusu alacaklar bakımından; talep içeriğinden de anlaşıldığı üzere, davacı sendikaya üye olduğu ve Toplu İş Sözleşmesinden yararlanabileceği tarihi, çalışma süresini, en son ödenen ücreti, toplu iş sözleşmesi gereği alması gerektiğini iddia ettiği aylık ücret miktarını, ödenmesi gereken fark ücret alacağı, ilave tediye, akdi ikramiye ve verimliliği teşvik primi tutarlarını işyerinde uygulanan Toplu İş Sözleşmesi hükümleri gereğince belirleyebilecek durumdadır. Bu halde Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklı söz konusu alacaklar, belirsiz alacak değildir. Dava konusu edilen alacakların gerçekte belirlenebilir olmaları ve belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri anlaşılmakla, hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddi gerekirken yazılı şekilde esasa girilerek karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Karşıyaka 3. İş Mahkemesinin 02.03.2020 tarihli ve 2020/40 E., 2020/83 K. sayılı kararı ile; sendika üyesi olan davacının talep ettiği fark işçilik alacaklarının hesaplanabilmesi için yasada öngörülen kayıt ve belgeleri tutma ve işçinin bilgisine sunmakla yükümlü olan işverenin sunacağı bordrolara ihtiyaç duyulduğu, fark ücret ve ikramiye alacaklarının belirlenebilmesinin muhasebe işlemini gerektirdiği, zira davacının gerçek ücretinin toplu iş sözleşmesi ile kararlaştırılan zam oranları uygulanarak tespit edileceği ve bu miktardan bordrolarda ödenen ücret mahsup edilerek fark alacağın hesaplanacağı, toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarını belirlemesinin davacı işçinin eğitim ve sosyal durumu dikkate alındığında kendisinden beklenemeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan fark ücret, ilave tediye, akdi ikramiye ve verimliliği teşvik primi alacaklarının belirsiz alacak olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre davacının belirsiz alacak davası olarak eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, mahkemece davacı vekiline temyiz harç ve giderlerini yatırması için verilen kesin süre içerisinde temyiz harç ve giderlerinin yatırıldığına ilişkin dosya içerisinde ve UYAP sisteminde kaydın bulunmadığı dikkate alındığında, mahkemece davacı tarafın 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 434. maddesi uyarınca temyiz isteminden vazgeçmiş sayılıp sayılmayacağına dair bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
IV. GEREKÇE
13. HMK’nın Geçici 3. maddesi;
“(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
(2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. (Ek cümle: 1/7/2016-6723/34 md.) Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.
(3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” hükmünü içermekle birlikte, 28.07.2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 47. maddesi ile geçici 3. maddenin ikinci fıkrasındaki “454” ibaresi “444” şeklinde değiştirilerek yeniden düzenlenmiştir.
14. Açıklanan düzenlemeye göre, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilmiş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar HUMK’nın 26.09.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki 427 ila 444. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı açıkça anlaşılmaktadır.
15. HUMK’nın 434. maddesinin üçüncü fıkrasında ise temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının ödeneceği, bunların eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa kararı veren hâkim veya mahkeme başkanı tarafından verilecek yedi günlük kesin süre içinde tamamlanması gerektiği, aksi hâlde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususunun temyiz edene yazılı olarak bildirileceği, verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verileceği düzenlenmiştir.
16. HMK’nın geçici 3. maddesi gereğince uygulanması gereken HUMK’nın 434. maddesi ile ilgili 25.01.1985 tarihli ve 1984/5 E., 1984/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı (YİBK) gereğince, temyiz isteği dilekçenin temyiz defterine kaydedildiği tarihte yapılmış sayılır ve temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenir. Temyiz harç ve giderlerinin eksik ödenmiş veya hiç ödenmemiş olduğunun sonradan anlaşılmış bulunması hâlinde, kararı veren hâkim tarafından yedi günlük kesin süre tanınarak, bu süre içerisinde tamamlanması veya ödenmesi, aksi hâlde temyizden vazgeçmiş sayılacağı temyiz edene yöntemince ve yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir. Bu kararın da temyiz edilmesi hâlinde HUMK’nın 432. maddesinin son fıkrası hükmü kıyasen uygulanır. Yani verilen kesin süreye rağmen temyiz harç ve giderlerinin verilen süre içinde tamamlanmaması durumunda mahkemece temyiz isteminden vazgeçilmiş sayılacağına dair bir karar verilmesi gerekir. 05.01.1949 tarihli ve 1944/32 E., 1949/1 K. sayılı YİBK gereğince bu konuda karar verme yetkisi de Yargıtay"a değil, yerel mahkemeye aittir.
17. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 14.03.2018 tarihli ve 2015/21-143 E., 2018/476 K.; 16.05.2018 tarihli ve 2017/17-2698 tarihli ve 2018/1096 K. ; 15.12.2020 tarihli ve 2017/12-342 E., 2020/1030 K. sayılı kararları da aynı yöndedir.
18. Somut olayda, dosya içeriğinden, mahkemece davacı vekiline 03.07.2020 tarihli muhtıra ile temyiz harç ve giderlerini yatırması için bir haftalık kesin süre verildiği, muhtıranın davacı vekiline elektronik tebligat ile 08.07.2020 tarihinde tebliğ edildiği, ancak dosya içerisinde ve UYAP sisteminde temyiz harç ve giderlerinin yatırıldığına dair kayıt bulunmadığı ve mahkemece bu konuda bir karar verilmediği anlaşılmaktadır.
19. O hâlde, mahkemece davacı vekilinin temyiz istemi hakkında HMK’nın geçici 3. maddesi gereğince uygulanması gereken HUMK’nın 434. maddesi uyarınca bir karar verilmesi, kararın temyiz edene usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesi, bu kararın temyiz edilmesi durumunda ise temyiz harç ve giderleri de yatırıldıktan sonra dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesi için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz istemi hakkında HMK’nın geçici 3. maddesi gereğince uygulanması gereken HUMK’nın 434. maddesi uyarınca bir karar verilmesi, kararın temyiz edene usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesi, bu kararın temyiz edilmesi durumunda ise temyiz harç ve giderleri de yatırıldıktan sonra dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 16.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.