8. Hukuk Dairesi 2012/1864 E. , 2012/8147 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ve müşterekleri ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ...Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 20.10.2011 gün ve 365/367 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili, miras bırakanlarından intikal ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle 175 ada 9 parselin davalı Hazine üzerindeki tapu kaydının iptali ile Şükrü ve Rıza Çakır mirasçıları adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 175 ada 9 parsele ilişkin tapu kaydının iptaliyle miras payları oranında davacılar adına tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu parsel, senetsizden yirmi yılı aşkın süredir ... zilyetliğinde ise de tapu kaydı ibraz edilmediği, senetsizden iktisabı mümkün bulunmadığı ve üzerinde Tedaş lehine irtifak hakkı kurulduğundan bahisle 5046,85 m2 yüzölçümü ve çalılık vasfıyla 22.9.2006 tarihinde Hazine adına tespit edilmiş, kadastro tutanağının itirazsız kesinleşmesi üzerine 29.12.2006 tarihinde sicil oluşmuştur.
Dosya arasındaki mirasçılık belgelerine göre bir kısım davacılar 21.5.2010 tarihinde ölen ... bir kısım davacılar ise 11.2.1990 tarihinde ölen ... mirasçılarıdır. Dava, TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddelerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların uyuşmazlık konusu taşınmazın öncesinde tarafların yakın miras bırakanlarının ortak miras bırakanı olan İlyas Çakır zilyetliğinde bulunduğunu, dip murisin ölümüyle taksimen davacıların yakın miras bırakanlarına, onların da ölümü üzerine davacılara intikal ettiğini, fındıklık niteliğiyle tasarruf edilmekte iken 10-15 yıl kadar evvel yol yapımı çalışmalarında tahrip edildiğini, halen davacıların yeniden fındık ve kivi fidanları dikmek suretiyle zilyet olduklarını bildirmesi, ziraatçı bilirkişinin 15 yaşlarında fındık ağaçları dikilmiş kadim tarım arazisi, ormancı bilirkişinin orman sayılmayan yerlerden olduğunu açıklaması üzerine yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Bir taşınmazın kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilebilmesi için diğer koşulların yanısıra öncelikle taşınmazın nitelik itibariyle kazanıma elverişli yerlerden olması gerekir. Her ne kadar ziraatçı bilirkişi raporunda niza konusu taşınmazın tarım arazisi niteliğinde olduğu bildirilmiş ise de, kadastro tutanağında belirlenen vasfı itibariyle tereddüt hasıl olmuştur.
Bir arazinin kullanım süresi ve niteliğinin en iyi belirlenme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının kadastro tespit tarihinden en az yirmi yıl öncesine ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için kadastro tespit tarihi olan 2006 tarihinden 20 – 25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerekir. Ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelenirse arazinin üç boyutlu görüleceği, taşınmazın sınırlarının belirlenebileceği ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabileceği bilinmelidir. Mahkemece uyuşmazlığın net bir biçimde çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli bulunan hava fotoğrafları üzerinde gerekli şekilde inceleme yapılmamıştır. Mahkemece yapılacak iş; ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi veya fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle kadastro tespit tarihine göre 20 – 25 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının getirtilip stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın niteliğinin ve kullanım süresinin ne zaman başladığının belirlenmesine çalışılmasıdır. Şahit ve bilirkişi sözleri ilmi esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi belirlendikten sonra iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirilme yapılarak karar verilmelidir.
Öte yandan, uyuşmazlık konusu parselin 1713,73 m2 lik bölümü üzerinde Tedaş lehine irtifak hakkı kurulu olduğu kadastro tutanağında açıklandığına göre, buna ilişkin belgeler ile varsa hüküm dosyasının getirtilerek, iddiaya konu zilyetlik süresi ve taşınmazın niteliğine ilişkin belirleme yapılıp yapılmadığı da denetlenmemiştir.
Ayrıca, dava konusu parsel içinde yer alan dava dışı 175 ada 8 parselin dayanak 29.4.2008 tarih 28 sayılı tapu kaydına istinaden pilon yeri vasfıyla Tedaş adına tespit edildiği, dayanak tapu kaydının Araklı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/ 282 Esas, 316 Karar sayılı ilamıyla oluştuğu anlaşılmaktadır. Söz konusu dosyanın da getirtilerek davanın çözümünde nazara alınması gerekir.
Bundan başka, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi hükmüne göre; zilyetliğin bu kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilmeyen hallerde, zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği miktar sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçmeyecektir. Anılan hüküm gözönünde tutularak 26.07.1972 tarihinden sonra davacılar ve miras bırakanları adına kadastro yolu ile veya açılan dava sonunda tescil edilmiş taşınmaz veya taşınmazlar var ise bunların miktarları, çalışma alanları, tescil tarihleri Tapu Sicil Müdürlüğü ile Kadastro Müdürlüğünden, açılmış dava olup olmadığı o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup belirlenmelidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulüyle, usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 27.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.