8. Hukuk Dairesi 2012/1763 E. , 2012/8146 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile Hazine ve katılan ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Orta (Kapatılan) Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 27.06.2011 gün ve 80/42 sayılı hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş ise de; duruşma talebinin değer yönünden reddine karar verilerek, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, satıcılarının miras bırakanları adına 21.06.1289 tarihli tapu kaydı ile tapuya kayıtlı bulunan taşınmazın haricen satın ve zilyetliğinin devralındığını açıklayarak, kadastro çalışmalarında 113 ada 89 parsel numarasıyla tespit edilen taşınmaza ilişkin tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Katılan ... vekili, uyuşmazlık konusu taşınmazın mera olduğunu açıklayarak sınırlandırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının daha önce Orta Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı dava üzerine hükmolunan 1998/93 Esas, 2003/77 Karar sayılı ilamın kesin hüküm teşkil ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı ... 22.10.1998 tarihinde Hazine, Yuva köyü tüzelkişiliği ve bir kısım gerçek kişilere yönelttiği Orta Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/93 Esas sayılı davada; satın alma ve zilyetlik nedeniyle tasarrufunda bulunan taşınmaz bölümünün adına tescili ile mera iddiasıyla idari men kararı verildiğinden bahisle elatmanın önlenilmesini talep etmiş; birleşen davada ise köy halkından bir kısım gerçek kişiler köyün ortak alanı ve meraya elatıldığı iddiasıyla elatmanın önlenilmesi ile yıkıma karar verilmesini istemiştir. Yargılama üzerine 13.05.2003 tarih ve 2003/77 Karar sayılı ilamla Ahmet’in açtığı tescil davasının reddine, kadimden beri köylünün ortak kullandığı hayvan otlatılan yerlerden olduğu gerekçesiyle birleşen davanın kabulüyle teknik bilirkişinin 09.01.2001 tarihli rapor ve krokisinde gösterilen 1818,61 m2 mera vasfında taşınmaza Ahmet’in elatmasının önlenilmesine ve ahır, baraka, ev temeli ve eklentilerinin yıkımına karar verilmiş, hüküm yasal yollardan geçmek suretiyle 28.02.2005 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacı ... 4.4.2005 tarihinde yukarıda esas ve karar numarası yazılı tescil davasının reddine ilişkin dosya davalılarını taraf göstererek Orta Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/22 Esasına kaydedilen dava dilekçesinde; yapılan inceleme sonucu niza konusu taşınmazın satıcılarının miras bırakanları adına 21.06.1289 tarihli tapu kaydı kapsamında bulunduğunun belirlendiğini açıklayarak, yargılamanın yenilenmesi isteğinde bulunmuş, davanın kabulüne ilişkin hükmün Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 4.12.2006 tarih 7460 Esas, 7536 Karar sayılı ilamıyla ibraz edilen tapu kaydının tescil davası sırasında davalıların eylemi sonucu elde edilemeyen nitelikte belge olmadığından davanın reddi gerektiğinden bahisle bozulmasıyla, bozma ilamına uyulmakla Orta Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/22 Esas, 47 Karar ve 24.07.2007 günlü kararıyla yargılamanın yenilenmesine ilişkin davanın reddine karar verilmiş ve bu hüküm de yasal yollardan geçerek 12.9.2008 tarihinde kesinleşmiştir.
Ne var ki, yukarıda açıklanan yargılamanın yenilenmesine ilişkin davanın devamı sırasında yapılan kadastro çalışmalarında uyuşmazlık konusu taşınmaz 1818,61 m2 yüzölçümüyle, senetsizden, nitelik kısmı boş bırakılarak Orta Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/22 Esas sayılı dosyasıyla davalı olduğu belirtilerek 21.06.2007 tarihinde davalı olarak tespit edilmiş ve tutanak Orta Kadastro Mahkemesine gönderilmiştir. Kadastro Mahkemesi ise 24.12.2008 tarih ve 2008/7 Muhabere sayılı yazıyla nizalı parselin kadastro tutanağında belirtilen davanın kesinleştiğini bildirerek, kadastro tutanağını Tapu Sicil Müdürlüğüne iade etmiştir. Dosya arasında mevcut temyiz incelemesine konu dava nedeniyle gönderilen Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlüklerinin karşılık yazılarında kadastro tutanağında belirtilen yargılamanın yenilenmesi davasının hüküm fıkrasında nizalı parselin tesciline ilişkin olarak kurulmuş bir hüküm bulunmadığından işlem yapılmadığı bildirilmiştir. Başka bir anlatımla uyuşmazlık konusu 113 ada 89 parsele ilişkin kadastro tutanağı eldeki dava tarihi itibariyle kesinleşmemiş, sicil oluşmamış haldedir.
T.C.Anayasasının 142. ve 6100 sayılı HMK.nun 1. (1086 sayılı HUMK.nun 1.) maddesi hükmüne göre mahkemelerin görevleri kanunla belirlenir. Görev kuralları kamu düzeniyle ilgilidir. Taraflar yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilecekleri gibi, bu husus mahkemelerce de resen göz önünde tutulur. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 27/1. maddesinde “Mahalli hukuk mahkemelerinde görülmekte olan kadastro ile ilgili ve henüz kesinleşmemiş bulunan taşınmaz mala ilişkin davalar hakkında o taşınmaz mal için kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte bu mahkemelerin görevi sona erer....”, aynı kanunun 26/son maddesinde ise “ Kadastro Mahkemesinin yetkisi her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar..” denilmek suretiyle tutanağı henüz kesinleşmeyen taşınmaz mallar hakkındaki mülkiyet uyuşmazlıklarına ilişkin davalara genel mahkemelerde bakılamayacağı hükme bağlanmıştır. Somut olayda dava konusu 113 ada 89 parsele ilişkin kadastro tutanağı kesinleşmemiştir. Mahkemece, açıklanan kanun hükümleri uyarınca nizalı taşınmaz bakımından görevsizlik kararı verilerek, dava dosyasının görevli Kadastro Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası hakkında inceleme yapılarak hüküm kurulması doğru değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK.nun geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4.
(HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 27.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.