
Esas No: 2017/665
Karar No: 2020/506
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/665 Esas 2020/506 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 15. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 102-128
Nitelikli dolandırıcılık suçuna teşebbüsten açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda sanık ..."ın, TCK"nın 158/1-e-k, 35/2, 62, 52/2-4 ve 51. maddeleri uyarınca 7 ay 15 gün hapis ve 1.860 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, ertelemeye ve taksitlendirmeye ilişkin Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 29.12.2011 tarihli ve 169-409 sayılı hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 15.02.2016 tarih ve 22661-1601 sayı ile;
"...Dosya kapsamı ile bilirkişi raporundan; canlı olan ineğin arka ve ön ayaklarının tamamen beyaz olduğu, boyun altı, kaburga üstü ve karın bölgesi üzerinde de beyazlıklarının mevcut olduğu, kesilmiş ineğin ise ayaklarının vücuda bağlanan kısımları ile kaburga üstü ve boyun altının tamamen siyah olduğu, bu durumda her iki inek arasında bariz farklılıklar bulunduğu, sanığın kesilmiş hayvanın görüntülerini sigorta şirketine göndermesi üzerine yapılan basit bir inceleme ile durumun ortaya çıktığı da göz önünde bulundurulduğunda, sanık tarafından yapılan hileli hareketlerin katılan şirketin denetim olanağını ortadan kaldırmamış olması nedeniyle basit yalan düzeyinde kaldığı ve bundan dolayı dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine, yazılı gerekçelerle mahkûmiyetine hükmolunması,
Kabule göre de;
Sanık tarafından yaptırılan devlet destekli sigortanın teşvik mahiyetinde olması ve sigorta şirketinin kamu kurum veya kuruluşu olmaması nedeniyle, sanığın yalnızca TCK"nın 158/k maddesi gereğince cezalandırılması yoluna gidilmesi gerekirken, aynı maddenin "e ve son" bentlerinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayin edilmesi," isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Kabule göre bozma nedenine uyan Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesi ise 04.04.2016 tarih ve 102-128 sayı ile;
"...Sanığın hayat sigortası yaptırdığı ineğin küpe numarasını başka bir ineğe takarak sigortada belirtilen şartlara uygun şekilde yetkili mezbahada kestirdiği, ayrıca hastalığına ilişkin yetkili veteriner hekimden rapor aldığı, evrakların tamamlanmasından sonra sigorta bedelini almak amacıyla müracaat ettiği, sanığın tüm hazırlık hareketlerini tamamladıktan sonra eylemi gerçekleştirmeye kalkıştığı, ancak sigorta şirketi tarafından sigortalanan inek ile kesilen ineğin fotoğrafları arasında farklılık olması nedeni ile sigorta bedelinin ödenmediği, sanığın yaptığı hazırlıklara bakıldığında sigorta şirketini aldatmaya yönelik davranışlarının basit bir yalan düzeyinde kaldığının kabul edilemeyeceği, sanığın aynı belgelerle sigorta bedelini tahsil etmiş olması hâlinde suçun tamamlandığının kabulü gerekeceği, dolandırıcılık suçuna teşebbüsün mümkün olduğu, teşebbüs hâlinde suçun unsurlarının oluşmadığı yönündeki gerekçenin yerinde olmadığı, sunulan belgelere göre ilgili şirketin suça konu belgeleri başka bir yerden teyit ettirme durumunun söz konusu olmadığı, bu belgelerle ödeme yapılabileceği, bu belgelerle başvuran sanığın hileli davranışlarının teşebbüs olarak kabulü ile cezalandırılması gerektiği," şeklindeki gerekçeyle bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02.06.2016 tarihli ve 208694 sayılı "Bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 893-1613 sayı ile; 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, Yargıtay 15. Ceza Dairesince 10.04.2017 tarih, 3845-8981 sayı ve oy çokluğu ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire çoğunluğu ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı suçun yasal unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Güneş Sigorta A.Ş. tarafından düzenlenen 25.05.2010 tarihli ve 1125435 numaralı "Tarsim Devlet Destekli Çiftlik Hayvanları Sigortaları Poliçesi"ne göre; sanık ..."a ait TR20181143, TR20381498, TR20404755 ve TR20275855 kulak küpe numaralı 4 adet büyükbaş hayvanın her biri 4.500 TL olmak üzere toplam 18.000 TL sigorta bedeli ile sigortalandığı, sigorta teminatının kapsamının "Ölüm-Mecburi Kesim, Yavru Atma-Yavru Ölümü", toplam prim tutarının 1.980 TL, devletin prim desteğinin 990 TL, sigorta ettirenin ödeyeceği primin 995 TL, sigorta ettirenin ölen veya kestirilen sigortalı hayvanın hasarı durumunda hayvanın ve kulak küpesinin görünür ve okunur şekilde hasar fotoğraflarının çektirilmesi ile yükümlü olduğu,
Ümit Veteriner Kliniği-...tarafından düzenlenen rapora göre; 25.09.2010 tarihinde Denizli ili Çivril İlçesi Yuva Köyü"nde sanığa ait TR20275855 kulak küpe numaralı ineğin yapılan muayenesinde arka sağ ile ön sol memesinde anemneze göre kuru dönemde rahatsızlandığı teşhisinin konulduğu ve ilaç tedavisi uygulandığı,
Katılan Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi (TARSİM) A.Ş. veteriner hekimi ...tarafından düzenlenen 26.10.2010 tarihli "Devlet Destekli Hayvan Hayat Sigortası Hasar Raporu"na göre; sanığa ait TR20275855 kulak küpe numaralı büyükbaş hayvanın hasar tarihinin 21.10.2010, hasar şeklinin zorunlu kesim, hasar nedeninin doğum-kronik mastitis olduğu, söz konusu raporun hasar nedeni açıklaması kısmında "Kronik mastit sonucu kesime sevk edilmiştir.", hastalığın başlangıç tarihi ve seyri kısmında ise "25.09.2010 hayvan kuru dönemdeyken sol ön memede ve sağ arka memede mastit şekillenmiştir." açıklamalarına yer verildiği, hasarda yetiştiricinin kusurunun olmadığı, hayvanın 21.10.2010 tarihinde görülerek yapılan muayene ve incelemeler sonucu raporun düzenlendiği, hasar raporu ekinde hayvanın kulak numarası okunacak şekilde tüm gövdesini gösterir fotoğraflar veya dijital olarak aktarıldığı CD çekimlerinin, mecburi kesime sevki söz konusu hayvanların ulusal veri tabanı kayıtlarından düşüldüğüne dair tarım il/ilçe müdürlüğünden hayvan pasaport belgesinin ve mezbahane kesim tutanağının yer alması gerektiği, eksiklik hâlinde raporun geçerlilik kazanmayacağı,
Amanoğlu Kasabı-Engin Taran işletmesi tarafından düzenlenen 24.10.2010 tarihli ve 19 numaralı müstahsil makbuzuna göre; sanığa ait bir adet ineğin toplam 1.287 TL karşılığında satın alındığı,
Han Et Mezbahası sorumlu veteriner hekimi Hale Yenal tarafından düzenlenen tarihsiz tutanağa göre; sanığa ait TR20275855 numaralı kulak küpeli, holstein, dişi, siyah alaca sığırın mezbahada 24.10.2010 tarihinde kesildiği,
"TürkVet Hayvan Düşüm Bilgileri" belgesine göre; kulak küpe numarasının TR200000275855, veteriner hekimin Hale Yenal, ölüm tarihinin 24.10.2010, ölüm tipinin kombinada kesim olduğu,
Katılan şirket veteriner hekimi ...tarafından düzenlenen 26.10.2010 tarihli tutanağa göre; 21.10.2010 tarihinde yapılan ihbar üzerine sanığa ait TR20275855 numaralı kulak küpe numaralı hayvanın incelenerek fotoğraflarının çekildiği, sanıktan hayvanı mezbahaya götürmesinin ve kesildikten sonra kulak küpeleri okunacak şekilde fotoğraflamasının istenildiği, ancak hayvanın mezbahada çekilen fotoğrafları ile kendisinin çektiği canlı fotoğraflar arasında uyuşmazlık olduğu,
14.04.2011 tarihli bilirkişi raporuna göre; canlı olan inek ile kesilmiş ineğin resim ve CD görüntülerinin incelenmesinde, canlı ineğin arka ve ön ayaklarının tamamen beyaz olduğu, beyazlıkların ineğin boyun altı, kaburga üstü ve karın bölgesinde de mevcut olduğu, kesilmiş ineğin ayaklarının vücuda bağlanan kısımlarının siyah olduğu, ayrıca kaburga üstü, karın bölgesi ve boyun altının tamamen siyah olduğu, bu nedenle canlı inek ile kesilmiş ineğin farklı inekler olduğu,
Çivril İlçe Tarım Müdürlüğünün 12.04.2011 tarihli yazısı ekindeki listenin incelenmesinde; sanığa ait işletmede 10 adet hayvan bulunduğu, küpe numaralarının zorunlu kesime sevkedilen ve kesilen hayvan ile aynı olmadığı,
Uşak İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün 21.11.2011 tarihli yazısı ekinde yer alan "Et ve Et Ürünleri Tesislerinde Yapılan Kesim Raporu"na göre; 24.10.2010 tarihinde aralarında sanığa ait olan TR200000275855 kulak küpe numaralı hayvanın da olduğu 7 adet dişi, 2 adet erkek hayvan kesildiği, "Kayıt Silindi Belgesi"ne göre ise; TR200000275855 kulak küpe numaralı hayvanın kaydının KKGM TÜRKVET kayıt sisteminden kombinada kesim sebebi ile düşüldüğü,
Anlaşılmaktadır.
Tanık ...; canlı hayvan ticareti yaptığını ve sanıktan bir adet canlı inek satın aldığını, muhtarlıktan temin ettiği menşei şahadetnamesi ile ilçe tarım müdürlüğünden kesim için rapor aldığını, raporla birlikte Uşak mezbahanesine gittiğini, hayvanı içeriye verdiğini, kulak küpe numarasını kontrol etmediğini, kesimin veteriner eşliğinde yapıldığını, kesim esnasında veteriner dışında kesim alanına girilmediğini, kesildikten sonra ineğin fotoğraflarını çekmesi için telefonunu mezbahanede çalışan görevliye verdiğini, fotoğrafları görevlinin çektiğini, fotoğrafta kesilmiş olarak görünen ineği sanıktan satın aldığını, belgeleri daha sonra sanığa teslim ettiğini, sanıktan satın aldığı hayvanı herhangi bir şekilde değiştirmediğini, sanığa ait hayvanı götürdüğünde mezbahanede çok sayıda hayvan kesim sırası olduğunu,
Kovuşturma evresinde farklı olarak; mezbahanede veteriner olup olmadığını bilmediğini, kesim yapan kişiye cep telefonunu verdiğini ve ineğin fotoğrafını çekmesini söylediğini, ek olarak ise; sanıktan satın aldığı ineğin alaca diye adlandırıldığını, siyah beyazlı olduğunu, ön ve arka bacaklarının beyaz olup beyazının fazla olduğunu, bir karışıklık olmuş olabileceğini, eğer bir karışıklık olmuşsa bunun mezbahaneden kaynaklandığını, satın aldığı ineğin kulak küpesinin üzerinde sağlam bir şekilde olduğunu ve kopuk olmadığını,
Tanık ...; sanığı köylüsü ve komşusu olması nedeniyle tanıdığını, olay tarihinde sanığın bir hayvanı rahatsızlandığı için veteriner..."i çağırdığını, veterinerin sanığa "Bu inek iyi olmaz sen en iyisi şirkete haber ver" dediğini duyduğunu, bunun üzerine sanığın şirkete haber verdiğini, eksperin de hayvanın iyi olmayacağını ve kesime sevk edilmesi gerektiğini söylediğini kendisine sanığın anlattığını, Çivril ilçesinde kasaplık yapan tanık ..."in kendi aracıyla köye geldiğini, eksperin "iyi olmaz" dediği hayvanı tanık..."un aracına yüklediklerini, yükledikleri hayvanın arka ve ön ayakları ile göğüs kısmının beyaz olduğunu, küçük boynuzu olduğunu, araca siyah tonu fazla olan bir hayvan yüklemediklerini, kulak küpe numarasına hiç bakmadığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık soruşturma evresinde; 2010 yılı Mayıs ayında 6 adet ineğinden 4 adedini Güneş Sigorta A.Ş"ye sigortalattığını, 25.09.2010 tarihinde TR20275855 kulak numaralı ineğin rahatsızlandığını, Çivril"de veterinerlik yapan..."i çağırdığını, veterinerin rapor verdiğini ve ineğin kesilmesi gerektiğini söylediğini, sonra sigorta görevlilerini aradığını, sigorta görevlisi olan veteriner hekim ..."nın 26.10.2010 tarihinde ineğin kesilmesine onay verdiğini, bunun üzerine ineği Çivril"de kasaplık yapan tanık..."a götürdüğünü, kasabın ineği kestirdiğini ve kesilmiş fotoğraflarını ve faturasını getirdiğini, fotoğrafları ve faturayı sigorta görevlisi olan ..."ya götürdüğünü, daha sonra sigorta bedelini almak için sigorta şirketini aradığını, kesili vaziyette yerde yatan inek ile sağlam vaziyette sigorta görevlilerinin çekmiş olduğu fotoğraflardaki ineğin aynı inek olduğunu, sadece yatış pozisyonları nedeniyle birbirlerine benzemiyor gibi gözükmekte olduklarını,
Kovuşturma evresinde ek olarak; kasabın kendi ineği yerine başka bir ineği kesmiş olabileceğini,
Savunmuştur.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için dolandırıcılık suçunun unsurlarının açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
Dolandırıcılık suçu 5237 sayılı TCK"nın 157. maddesinde; "Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir." şeklinde düzenlenmiş, 158. maddesinde ise suçun nitelikli hâlleri sayılmıştır.
Mal varlığının yanında irade özgürlüğünün de korunduğu dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
1) Failin bir takım hileli davranışlarda bulunması,
2) Hileli davranışların mağduru aldatabilecek nitelikte olması,
3) Failin hileli davranışlar sonucunda mağdurun veya başkasının aleyhine, kendisi veya başkası lehine haksız bir yarar sağlaması,
Şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Fail kendisi veya başkasına yarar sağlamak amacıyla bilerek ve isteyerek hileli davranışlar yapmalı, bu davranışlarla bir başkasına zarar vermeli, verilen zarar ile eylem arasında uygun nedensellik bağı bulunmalı ve zarar da, nesnel ölçüler göz önünde bulundurularak belirlenecek ekonomik bir zarar olmalıdır.
Görüldüğü gibi, dolandırıcılık suçunu diğer mal varlığına karşı işlenen suç tiplerinden farklı kılan husus, aldatma temeline dayanan bir suç olmasıdır. Birden çok hukuki konusu olan bu suç işlenirken, sadece mal varlığı zarar görmemekte, mağdurun veya suçtan zarar görenin iradesi de hileli davranışlarla yanıltılmaktadır. Madde gerekçesinde de, aldatıcı nitelik taşıyan hareketlerle, kişiler arasındaki ilişkilerde var olması gereken iyiniyet ve güvenin bozulduğu, bu suretle kişinin irade serbestisinin etkilendiği ve irade özgürlüğünün ihlâl edildiği vurgulanmıştır.
5237 sayılı TCK"nın 157. maddesinde yalnızca hileli davranıştan söz edilmiş olmasına göre, her türlü hileli davranışın dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağının belirlenmesi gerekmektedir.
Kanun koyucu anılan maddede hilenin tanımını yapmayarak suçun maddi konusunun hareket kısmını oluşturan hileli davranışların nelerden ibaret olduğunu belirtmemiş, bilinçli olarak bu hususu öğreti ve uygulamaya bırakmıştır.
"Hile", Türk Dili Kurumu sözlüğünde; "Birini aldatmak, yanıltmak için yapılan düzen, dolap, oyun, desise, entrika" (Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, s. 891.) şeklinde, uygulamadaki yerleşmiş kabule göre ise; "Hile nitelikli yalandır. Yalan belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun denetleme olanağını ortadan kaldırmalıdır. Kullanılan hile ile mağdur yanılgıya düşürülmeli ve yanıltma sonucu kandırıcı davranışlarla yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hileli davranışın aldatacak nitelikte olması gerekir. Basit bir yalan hileli hareket olarak kabul edilemez." biçiminde tanımlanmıştır.
Öğretide de hile ile ilgili olarak; "Olaylara ilişkin yalan açıklamaların ve sarf edilen sözlerin doğruluğunu kuvvetlendirecek ve böylece muhatabın inceleme eğilimini etkileyebilecek yoğunluk ve güçte olması ve bu bakımdan gerektiğinde bir takım dış hareketler ekleyerek veya böylece var olan halden ve koşullardan yararlanarak, almayacağı bir kararı bir kimseye verdirtmek suretiyle onu aldatması, bu suretle başkasının zihin, fikir ve eylemlerinde bir hata meydana getirmesidir." (Sulhi Dönmezer, Kişilere ve Mala Karşı Cürümler 2004, s. 453.), "Hile, oyun, aldatma, düzen demektir. Objektif olarak hataya düşürücü ve başkasının tasavvuru üzerinde etki doğurucu her davranış hiledir." (Nur Centel/Hamide Zafer/Özlem Çakmut, Kişilere Karşı Suçlar, İstanbul 2011, Beta Yayınevi, 2. Baskı, Cilt I, s. 456.) biçiminde tanımlara yer verilmiştir.
Yerleşmiş uygulamalar ve öğretideki baskın görüşlere göre ortaya konulan ilkeler göz önünde bulundurulduğunda; hile, maddi olmayan yollarla karşısındakini aldatan, hataya düşüren, düzen, dolap, oyun, entrika ve bunun gibi her türlü eylem olarak kabul edilebilir. Bu eylemler bir gösteriş biçiminde olabileceği gibi, gizli davranışlar olarak da ortaya çıkabilir. Gösterişte, fail sahip bulunmadığı imkânlara ve sıfata sahip olduğunu bildirmekte, gizli davranışta ise kendi durum veya sıfatını gizlemektedir. Ancak sadece yalan söylemek, dolandırıcılık suçunun hile unsurunun gerçekleşmesi bakımından yeterli değildir. Kanun koyucu yalanı belirli bir takım şekiller altında yapıldığı ve kamu düzenini bozacak nitelikte bulunduğu hallerde cezalandırmaktadır. Böyle olunca hukuki işlemlerde, sözleşmelerde bir kişi mücerret yalan söyleyerek diğerini aldatmış bulunuyorsa bu basit şekildeki aldatma, dolandırıcılık suçunun oluşumuna yetmeyecektir. Yapılan yalan açıklamaların dolandırıcılık suçunun hileli davranış unsurunu oluşturabilmesi için, bu açıklamaların doğruluğunu kabul ettirebilecek, böylece muhatabın inceleme eğilimini etkisiz bırakabilecek yoğunluk ve güçte olması ve gerektiğinde yalana bir takım dış hareketlerin eklenmiş bulunması gerekir.
Failin davranışlarının hileli olup olmadığının belirlenmesi noktasında öğretide şu görüşlere de yer verilmiştir: "Hangi hareketin aldatmaya elverişli olduğu somut olaya göre ve mağdurun içinde bulunduğu duruma göre belirlenmelidir. Bu konuda önceden bir kriter oluşturmak olanaklı değildir." (Veli Özer Özbek/Koray Doğan/Pınar Bacaksız/İlker Tepe, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara 2012, Seçkin Yayınevi, 4. Baskı, s. 650.), "Hileli davranışın anlamı birtakım sahte, suni hareketler ile gerçeğin çarpıtılması, gizlenmesi ve saklanmasıdır." (Doğan Soyaslan, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 6. Baskı, s. 343.), "Hilenin, mağduru hataya sürükleyecek nitelikte olması yeterlidir; ortalama bir insanı hataya sürükleyecek nitelikte olması aranmaz. Bu nedenle, davranışın hile teşkil edip etmediği muhataba ve olaya göre değerlendirilmelidir." (Nur Centel/Hamide Zafer/Özlem Çakmut, Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, İstanbul 2011, Beta Yayınevi, 2. Baskı, Cilt I, s. 462.).
Esasen, hangi davranışların hileli olup olmadığı konusunda genel bir kural koymak oldukça zor olmakla birlikte, bu konuda olaysal olarak değerlendirme yapılmalı, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmak suretiyle sonuca ulaşılmalıdır.
Uyuşmazlık konusunu ilgilendiren "sigorta bedelini almak maksadıyla dolandırıcılık" suçu da TCK"nın 158. maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde;
"Sigorta bedelini almak maksadıyla, işlenmesi hâlinde, iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur." şeklinde hüküm altına alınmıştır.
Maddenin bu bölümüne ilişkin gerekçesinde; "Failin sigorta edilen veya sigorta bedelini alacak kimse olması şart değildir. Keza sigorta edilen riskin türü de önemli değildir." açıklamalarına yer verilmiştir.
Dolandırıcılık suçunun bu nitelikli hali, hukuk sistemimize ilk defa 5237 sayılı TCK ile dahil olmamış, 765 sayılı TCK"nın 504/2. maddesinde de dolandırıcılığın sigorta bedelini almak maksadıyla işlenmesi nitelikli hal olarak kabul edilmiştir.
Görüldüğü üzere gerek 765 sayılı TCK, gerekse 5237 sayılı TCK bakımından kanun koyucu, sigorta şirketlerinin gelişmesi ve haksız yere zarara uğramalarını önlemek için sigorta bedelini almak maksadıyla gerçekleştirilen birtakım hileli davranışları nitelikli dolandırıcılık olarak düzenlemiş ve daha ağır bir yaptırıma tâbi tutmuştur.
Kanun koyucu hangi tür sigorta olursa olsun, ayrım yapmadan sigorta bedelinin alınması amacıyla dolandırıcılık yapılmasını nitelikli hal olarak kabul etmiştir. Bu nitelikli hâlin uygulanması için, sigorta şirketine hakkı olmayan bedeli almak için bir başvuru yapılmış olması ve hakkı olmayan bir sigorta bedelinin kısmen veya tamamen alınmış olması gerekir. Aksi halde sigorta bedelini almak için şirkete başvuruncaya kadar yapılan hareketler icrai hareket olmayıp, hazırlık hareketi niteliğinde olduğundan sigorta bedelini almak maksadıyla dolandırıcılık suçu oluşmayacaktır.
Öte yandan, amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" şeklinde, Latincede ise "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık ..."ın katılan Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi A.Ş"ye sigorta ettirdiği dört (4) adet büyükbaş hayvanından TR20275855 kulak küpe numaralı ineğin sigorta tarihinden sonra hastalanması üzerine sanığın veteriner çağırdığı ve muayene edilen ineğe ilaç tedavisi uygulandığı, ayrıca veterinerin sanıktan durumu katılan şirkete de haber vermesini istediği, katılan şirket veteriner hekiminin muayene edip resimlerini çektiği ineğin kesilmesi gerektiğini sanığa bildirdiği, sanığın da ineği kasaplık yapan tanık ..."e sattığı, sanıktan satın aldığı ineği mezbahada kestiren tanık..."un kesim esnasında içeriye alınmadığı için ineğin kesilmiş hâlinin fotoğraflarını çekmesi için cep telefonunu mezbaha görevlisine verdiği ve daha sonra bu fotoğrafları sanığa teslim ettiği, sanığın da çekilen fotoğraflar ve diğer belgeler ile birlikte sigorta bedelinin ödenmesi amacıyla katılan şirkete müracaatta bulunduğu, ancak katılan şirket veteriner hekiminin çektiği fotoğraflar ile sanığın teslim ettiği fotoğrafların aynı ineğe ait olmadığı gerekçesiyle sanığa ödeme yapılmadığı şeklinde gerçekleşen somut olayda;
Sanığın sigorta bedelinin ödenmesi için yapılacak işlemlere esas olmak üzere katılan şirkete teslim ettiği kesilen ineğe ait fotoğrafları bizzat kendisi çekmediği gibi tanık ..."in, sanığın kasaplık yapan tanık ..."e sattığı ve araca yükledikleri ineğin kesime sevkedilen inek ile aynı fiziki özelliklere sahip olduğunu ifade etmesi nedeniyle sanığın dolandırıcılık suçunu işleme kastı ile hareket ettiği hususunun şüphe boyutunda kaldığı, ayrıca sanığın teslim ettiği fotoğraflar ile ineği canlı iken muayene eden veterinerin çektiği fotoğraflar arasında 14.04.2011 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere gözle görülür şekilde bariz farklılıklar olması, kesilen ineğe ait fotoğrafların kesime sevkedilen ineğe ait olmadığının ilk bakışta hemen ve kolaylıkla farkedilmesi, katılan şirket vekilinin 31.01.2011 havale tarihli şikâyet dilekçesinde "kesime sevk edilen hayvanın fiziki özelliklerinin, kesilen hayvanın fiziki özelliklerinden farklı olduğunun tespit edildiği" iddiasıyla sanık hakkında şikâyetçi olması ve bu nedenle katılan şirket tarafından sanığa ödeme yapılmamış olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın basit bir yalandan ibaret olan eyleminin dolandırıcılık suçunun maddi konusunun hareket unsurunu oluşturan hileli davranış olarak nitelendirilemeyeceği anlaşıldığından, dolandırıcılık suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkeme direnme hükmünün sanığın atılı suçtan beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.04.2016 tarihli ve 102-128 sayılı direnme kararına konu sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün suçun yasal unsurları itibarıyla oluşmadığının gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 08.12.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.