14. Hukuk Dairesi 2014/163 E. , 2014/3687 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/10/2012
NUMARASI : 2003/619-2012/503
Davacı M.. D.. vekili tarafından, davalılar A.. D.. vd. aleyhine 11.12.2003 gününde verilen dilekçe ile inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil; araç trafik kaydının iptali olmazsa tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.10.2012 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 18.03.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Av. R.. G.. ile karşı taraf davacı vekili Av. J.. B.. A.. geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafların sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Dava, inanç sözleşmesine dayalı olarak dava konusu 304 parsel numaralı taşınmazın 1/2 hissesi ile ... plakalı aracın trafik kaydının iptali ile davacı adına tescili, ikinci kademede tazminat istemlerine ilişkindir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulü ile 3.. parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissesi ile .... plakalı aracın trafik kaydının iptaline ve davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.
İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.
İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir.
İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır.
İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.
İnanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı HMK’nın 202. maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; Davacının dosyaya sunduğu; Bodrum 1. Noterliğinin 19.07.1999 tarihli taahhütnamesi, 20.10.2003 vade tarihli senet ve Ege Ordu Komutanlığına yazılan yazı yukarıdaki içtihadı birleştirme kararında belirtilen nitelikte inanç sözleşmesini kanıtlamaya yeterli yazılı delil veya delil başlangıcı niteliğinde belgeler olmadığından, dolayısıyla davacı tarafından inanç sözleşmesi kanıtlanamadığından davacının dava konusu taşınmazın mülkiyet aktarımı ile ..... plakalı araç üzerinde hak sahibi bulunduğuna ilişkin istemlerinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi,
Ayrıca, davacının ikinci kademede tazminat istemi de bulunduğundan davacının bu hususta dayandığı deliller değerlendirilerek sonucuna göre olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 18.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.