Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/8672
Karar No: 2016/10170
Karar Tarihi: 20.06.2016

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/8672 Esas 2016/10170 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2016/8672 E.  ,  2016/10170 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi


    Dava, hizmet ve sigorta primine esas kazanç (ücret) tutarının tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Davalı işveren tarafından işletilen işyerinde 10/05/2009-12/08/2013 tarihleri arasında son olarak aylık 4.000,00 TL ücretle hizmet akdine tabi olarak geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitine ilişkin davada, ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanun’un 86. maddesi olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır. Yargılama sırasında resmi belge veya yazılı delil esas ise de; somut bilgilere dayanması ve inandırıcı olmaları koşuluyla tanık beyanları ile de ispatı mümkündür.
    5510 sayılı Yasa’nın 12. maddesinde ise, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentlerine göre sigortalı sayılan kişileri çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar işveren olarak tanımlanmıştır. 4857 sayılı İş Kanununda ise, “bir iş sözleşmesine dayanarak …… işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren denilmektedir.
    Eldeki davada; Mahkemece, yukarıda belirtilen gerekçelerle istemin reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli görünmemektedir. Dosyada mevcut belgelere göre, davalıya ait Kurum’da tescilli bir işyeri bulunmadığı ancak davalının ortak olduğu dava dışı bu şirkete ait ticaret sicil kayıtlarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacının çalıştığını iddia ettiği Adalar’da bulunan Beach Club’un kime ait olduğunun araştırılmadığı belirgindir.
    Buna göre öncelikle davalıya ait olduğu iddia edilen (Adalar- Beach Club) işyerine ait ticaret sicil kayıtlarının ve Kurumda mevcut işyeri dosyalarının, bu işyerlerinin ticaret sicil kayıtlarında ve Kurum’da yer alan ortak/işveren bilgileri ve dava konusu dönem bordroları getirtilmeli, işverenin bu işyerine ait vergi kayıtları celbedilmeli, ilgili Emniyet Müdürlüğünden ve Belediye Başkanlığı’ndan davalıya ait bu işyerine ait işyeri açma ve çalıştırma belgeleri istenilmeli, sonuca göre de gerçek işveren belirlenmeli ayrıca, davacının çalışmalarının, süreklilik arz edip etmediğini, sezonluk nitelikte ise davacının tesbitini istediği dönemdeki çalışmasının sezonluk mu yoksa çalıştığı bölüm itibarı ile tüm senelik mi olduğunun, günde kaç saat çalışıldığının belirlenmesi, bordro ve komşu işyeri tanıklarının araştırılarak, dinlenen tanık ifadeleri arasındaki çelişkilerin giderilmesi, işyerindeki çalışmaların mevsimlik ise sezonun başlama ve sona erme tarihlerinin, belediye, aynı işi yapan komşu iş yerleri ve zabıta aracılığı ile yapılan araştırma sonucu tespit edip tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 20.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi