4. Hukuk Dairesi 2019/3024 E. , 2020/1164 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 05/02/2016 gününde verilen dilekçe ile internet yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı ... yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalı şirket yönünden davanın reddine dair verilen 18/06/2019 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1)Davacının davalı ...’ne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Mahkemece davalı şirket yönünden davanın kabulüne yönelik 14/07/2016 tarihinde verilen ilk hüküm, davalı şirket tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 22/10/2018 gün, 2016/13753 esas, 2018/6374 karar sayılı ilamı ile temyiz eden davalı şirket yararına davanın tümden reddi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, adı geçen davalı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma gereğince karar verilmiş olmasına ve bozma lehine olan davalı şirket yararına usuli kazanılmış hak oluşmasına, usuli kazanılmış hakkın gerçekleşmesine engel olacak istisnai bir durumun da bulunmamasına göre davacının davalı şirkete yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.
2) Davacının davalı ...’a yönelik temyiz itirazına gelince;
Dava, internet yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı ... yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece davalı ... yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair 14/07/2016 tarihinde verilen ilk karar, taraflarca temyiz edilmediğinden bozma öncesi kesinleşmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak verilen 18/06/2019 tarihli ikinci kararda, davalı ... yönünden daha önce verilen karar kesinleşmiş olduğundan, bu davalıya yönelik istem hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması gerekirken, bozma öncesi verilen hükmün yeniden kurulması ve vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya uygun olmamıştır. Ne var ki, belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, mahkeme kararının, 6217 sayılı Kanun"un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle hüküm fıkrasının 2. bendinde yer alan “davalı ...’a karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine” şeklindeki cümlenin tamamen silinerek, yerine “davalı ... yönünden evvelce verilen hüküm kesinleşmiş olduğundan yeniden hüküm tesisine yer olmadığına” şeklindeki cümlenin yazılmasına, hüküm fıkrasının yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin 3. bendinin son kısmında yer alan “davalı ... vekili için takdir edilen 2.725,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı ...’a verilmesine” şeklindeki cümlenin silinerek hüküm fıkrasından çıkarılmasına, davacının davalı şirkete yönelik temyiz itirazlarının yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle reddiyle kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09/03/2020 gününde oy çokluğu ile karar verildi.
Somut olayda, her ne kadar az yukarıda açıklanan gerekçe ile ilk derece mahkemesi kararı bozulmuş ve bu kere yapılan incelemede, dava konusu haberin Danıştay 16. Dairesinin 21/04/2015 gün ve 2015/9697 esas, 2015/1941 karar sayılı ilamına istinaden yapıldığı savunulmuş ve kabul edilmişse de; haber içeriğinde söz konusu Danıştay kararından bahsedilmeden, yeni bir olaymış gibi arşivdeki haberin aynen tekrar yayınlandığı, haberde davacının adı belirtilmese de ... adliyesinde görev yaptığı, olaydan sonra Ağrı"ya gönderildiği hususunun belirtildiği, dosya kapsamında bulunan ve davacı ile dava dışı zabıt katibi ve hâkim hakkında yapılan ceza dosyasında beyanları bulunan dava dışı zabıt kâtibinin eşinin dinlenmesine dair hayali bir soruşturma numarasıyla müzekkereleri düzenleyerek diğer evrakların içine koyarak içeriğinden haberdar olmayan davacı savcıya imzalattığına dair beyanları ve bu eylemi nedeniyle Adalet Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunca dava dışı zabıt katibi hakkında devlet memurluğundan çıkarma kararı verildiği, zabıt katibi tarafından memuriyetten çıkarılma cezasının iptali istemiyle açılan davada işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı yönünde verilen kararın Danıştay tarafından onanarak kesinleştiği tüm bu gelişmeler neticesinde mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu ve onanması gerektiği halde bozulduğu anlaşıldığından davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan ayrıca Dairemizin 2019/254 esas 2019/3647 karar sayılı kararı ile aynı kişi ve konu hakkında aksine karar verildiğinden hukuki istikrarın sağlanması bakımından da sayın çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılmıyorum. 09/03/2020