2. Hukuk Dairesi 2020/1614 E. , 2020/2711 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından ortak çocuklar yararına hükmedilen nafakaların miktarı, yoksulluk nafakası talebinin reddi, davacı erkek yararına hükmedilen manevi tazminat, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden; davacı erkek tarafından ise katılma yoluyla tedbir nafakası, davalı kadın yararına hükmedilen manevi tazminat ve velayet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Davacı erkeğin katılma yoluyla temyiz dilekçesinin incelenmesinde;
6100 sayılı HMK’nın 20/7/2017 tarihli ve 7035 sayılı Kanun"un geçici 1. maddesi; “Bu Kanunla, 5271 sayılı Kanunun 291 inci maddesi ile 6100 sayılı Kanun"un 361 inci maddesinde temyiz sürelerine ilişkin olarak yapılan değişiklikler, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte ve sonrasında verilen kararlar hakkında uygulanır.” şeklindedir. O halde, 1086 sayılı HUMK’un yürülükte olduğu dönemde verilen kararlara karşı anılan kanunun temyize ilişkin hükümleri uygulanmaya devam edilecektir.
Somut uyuşmazlıkta, yerel mahkmece 08.03.2016 tarihinde verilen karar, 1086 sayılı HUMK’un yürülükte olduğu dönemde verildiği için bu kanunun temyize ilişkin hükümleri uygulanmaya devam edecektir. Davalı kadının temyiz dilekçesi, davacı erkeğe 16.02.2020’de tebliğ edilmiş olup, davacı erkek tarafından temyize cevap ve katılma yoluyla temyiz süresi olan 10 gün geçtikten sonra 29.02.2020 tarihinde katılma yoluyla temyiz talebinde bulunulmuştur. HUMK 432/4. maddesine göre yasal süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01/03/1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da bu konuda karar verebileceğinden, davacı erkeğin katılma yoluyla temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalı kadının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yersizdir.
b-Mahkemece tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle davalı kadının yoksulluk nafakası (TMK m. 175) talebinin reddine karar verilmiş ise de; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. (TMK m. 175) Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, asgari ücretin de altında bir geliri olduğu, asgari ücret seviyesindeki gelirin dahi kişiyi yoksulluktan kurtarmayacağı (HGK 24.12.2014 tarih 2013/2-1364 Esas - 2014/1082 Karar sayılı kararı) hususları birlikte dikkate alındığında, yoksulluk nafakası koşulları davalı kadın yararına gerçekleşmiş olup, davacı erkeğin sosyal ekonomik durumu da göz önüne alınarak davalı kadın lehine uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken yazılı gerekçe ile bu talebin reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
c-Türk Medeni Kanunu’nun 174/2. maddesi, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. O halde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyenin ağır ya da eşit kusurlu olmaması, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği hallerde manevi tazminata hükmedilebilir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında taraflar eşit kusurlu olup, eşit kusurlu taraf yaranna da manevi tazminata hükmedilemez. Bu husus gözetilmeksizin davalı erkek yararına manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiş ve kararın bu yönüyle de bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
d-Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebi ile açılmış boşanma davasında, yerel mahkeme tarafından verilen 08.03.2016 tarih, 2014/391 esas - 2016/63 karar sayılı ilam ile tarafların boşanmalarına ve fer"ilerine ilişkin kararın, davalı kadın tarafından temyiz edilmesi üzerine, kararın kusur belirlemesi, nafakalar, tazminatlar ve velayet yönlerinden bozulmasına, diğer yönlerden onanmasına karar verilmiştir. O halde tarafların boşanmalarına ilişkin hüküm ve buna bağlı olarak hükmedilen yargılama giderleri ile vekalet ücretine ilişkin kısımlar, bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmiştir. Yargılama boşanmanın fer"i hükümleri üzerinden devam ettiğine göre bozma sonrasında ikinci kez davacı yararına yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemez. Karar, bu yönüyle de hatalı olup, kararın bu nedenle de bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda l. bentte gösterilen sebeplerle davacı erkeğin temyiz dilekçesinin REDDİNE, temyiz edilen hükmün yukarıda 2/b, 2/c ve 2/d bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 2/a bendinde gösterilen sebeplerle ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 08.06.2020 (Pzt.)