10. Hukuk Dairesi 2016/1702 E. , 2016/10132 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücûan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
11.02.2009 günü tuğla imalatı olan davalı ... işyerinde fabrikanın çatısının kaplamalarının değiştirilmesi sırasında işyeri sigortalısı ..."nun çatı üzerindeki 4 metre uzunluğundaki kaplamayı söktüğü sırada binanın üzerinden geçen yüksek gerilim hattına temas etmesi sonucu elektrik akımına kapılarak vefat ettiği olaya ilişkin alınan bilirkişi raporunda, işverenin %60 kusurlu olduğu (bu kusurun %5 oranında ceza davasında cezalandırılan işveren yetkilileri ....ın kusurlu olduğu), kazalı İşçi ...nun %40 kusurlu olduğunun belirtildiği, Mahkemece, bu kusur oranları üzerinden davalıların Kurum zararından müşterek ve müteselsil sorumlu olduğuna karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 21. maddesinin 1. fıkrasında, iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir davranışı sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamının, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirileceği, 4. fıkrasında, iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle gerçekleşmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısının, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edileceği belirtilmiştir.
Öte yandan, 5510 sayılı Kanunun 12. maddesi, "4"üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentlerine göre sigortalı sayılan kişileri çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar işverendir. İşveren adına ve hesabına, işin veya
görülen hizmetin bütününün yönetim görevini yapan kimse, işveren vekilidir. Bu Kanunda geçen işveren deyimi, işveren vekilini de kapsar. İşveren vekili ve 4857 sayılı İş Kanununda tanımlanan geçici iş ilişkisi kurulan işveren, bu Kanunda belirtilen yükümlülüklerinden dolayı işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur" hükmüne amirdir.
Eldeki davada da, davaya konu olayla ilgili olarak, ceza verilen davalılar ...kusur verilmesi isebetli ise de, Mahkemece, bu davalılar hakkında uygulanması gereken yasal dayanağın 5510 sayılı Yasa"nın 21/1’ncı maddesinin olduğuna dair kabul ile hüküm verilmesi, öte yandan, bu davalıların olayda işveren vekili konumunda bulunup bulunmadığı, şayet işveren vekili değil ise sorumluluğunun 5510 sayılı Yasa"nın 21/1’ncı maddesinin dışına çıkarak 21/4’ncı maddenin kapsamına girip girmediği hususunun irdelenmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular karşısında, davalılardan ..."ın şirket adına vermiş olduğu vekaletnamede şirket müdürü olduğu hususu dikkate alınarak öncelikle adı geçen davalıların olaydaki yetkileri ve konumları net olarak belirlendikten sonra, işveren adına ve hesabına, işin veya görülen hizmetin bütününün yönetim görevini yapıp yapmadıkları, işveren vekili olup olmadıkları yöntemince araştırılmalı, işveren vekili değil iseler iş kazasının meydana geldiği iş kolunda ve iş güvenliğinde uzman bilirkişi kurulundan, oluşa ve hukuka uygun şekilde bir kusur raporu aldırılarak ve davalılara kusur verilerek Kurum alacağı bu kapsamda yeniden belirlenmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davalılara iadesine, 20.6.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.