Ceza Genel Kurulu 2018/87 E. , 2020/501 K.
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 99-235
Yalan tanıklık suçundan sanık ... hakkında açılan kamu davasında yapılan yargılama sırasında, Karapınar (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesince 04.10.2011 tarih ve 155-296 sayı ile sanığın eyleminin TCK"nın 272/2-3. maddesinde düzenlenen suçları oluşturabileceği gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği Karapınar Asliye Ceza Mahkemesince 14.06.2012 tarih ve 152-210 sayı ile sanığın beraatine karar verilmiştir.
Hükmün katılan tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 12.02.2014 tarih ve 434-1538 sayı ile;
"Karapınar Asliye Ceza Mahkemesinin 19.07.2010 tarihli talimat duruşmasında yeminli tanık olarak dinlenen sanığın gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suretiyle atılı suçu işlediği, sanığın kaçamaklı ikrarı ve tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, sübuta eren ve unsurları yönünden oluşan yalan tanıklık suçundan mahkûmiyeti yerine yazılı gerekçeyle beraatine karar verilmesi…” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 19.06.2014 tarih ve 99-235 sayı ile bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın beraatine karar vermiştir.
Bu hükmün de katılan tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.05.2017 tarihli ve 393451 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile dosya 6763 sayılı Kanun"un 36. maddesi ile değişik CMK’nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 16.02.2018 tarih ve 10-10 sayı ile direnme kararı yerinde görülmeyerek Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı yalan tanıklık suçunun unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği"nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Karapınar Cumhuriyet Başsavcılığınca 11.07.2011 tarihli ve 250-130 sayılı iddianame ile; sanık ...’in; 23.12.2009 tarihinde meydana gelen nitelikli cinsel saldırı, nitelikli yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma dosyasında tanık olduğu, bu konu hakkında Ereğli Ağır Ceza Mahkemesinde ... ... ile ... ..."nin sanık olarak yargılandıkları, sanığın suç tarihinde katılan ... ile ... ve ..."un geldikleri Yarenim Restoranda garson olarak çalıştığı, Ereğli Ağır Ceza Mahkemesinin dava dosyasında 19.07.2010 tarihinde Karapınar Asliye Ceza Mahkemesi tarafından istinabe yoluyla ifadesinin alındığı tanık ifadesinde, katılanın sanıklarla iş yerine geldiğinde masaya oturduklarını, katılanın alkol aldığını, ... ile dans ettiğini ve sigara içmek için birkaç kez dışarı çıktığını beyan ettiği ancak dosya kapsamında dinlenen diğer tanıklar ..., ... ve ..."nin ise katılan ..."nin alkol almadığını, dans etmediğini, sigara içmek için de dışarı çıkmadığını beyan ettikleri, sanık ..."in, nitelikli cinsel saldırı, nitelikli yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçlarından yargılanan ..."un dayısının oğlu olması sebebi ile ..."u cezadan kurtarmak amacıyla bu şekilde ifade verdiği belirtilerek 5237 sayılı TCK’nın 272/1 ve 53. maddeleri uyarınca yalan tanıklık suçundan cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı,
Yerel Mahkemece sanık ...’in sorgusunun 13.02.2012 tarihinde yapıldığı ve yargılama sonunda beraatine karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
5237 sayılı Kanun’un suç tarihi itibarıyla ve hâlen yürürlükte olan 272. maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları;
"(1) Hukuka aykırı bir fiil nedeniyle başlatılan bir soruşturma kapsamında tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye, dört aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Mahkeme huzurunda ya da yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Üç yıldan fazla hapis cezasını gerektiren bir suçun soruşturma veya kovuşturması kapsamında yalan tanıklık yapan kişi hakkında iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur..." hükmünü haizdir.
5237 sayılı TCK’nın "Dava zamanaşımı" başlıklı 66. maddesi;
"(1) Kanunda başka türlü yazılmış olan hâller dışında kamu davası;
a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,
b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmibeş yıl,
c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,
d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda onbeş yıl,
e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl,
Geçmesiyle düşer.
(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer.
(3) Dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri de göz önünde bulundurulur.
(4) Yukarıdaki fıkralarda yer alan sürelerin belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırı göz önünde bulundurulur; seçimlik cezaları gerektiren suçlarda zamanaşımı bakımından hapis cezası esas alınır…" şeklinde düzenlenmiştir.
TCK"nın 66. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkacağı düzenlenmiş, aynı maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda bu sürenin 8 yıl olacağı hüküm altına alınmıştır.
Zamanaşımını kesen sebepler ise TCK"nın 67/2. maddesinde sayılmıştır. Buna göre, bir suçla ilgili olarak;
a) Şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi,
b) Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi,
c) Suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi,
d) Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi,
Hâlinde, dava zamanaşımı kesilecektir.
TCK"nın 67. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince kesen bir nedenin bulunması hâlinde zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak, dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması hâlinde ise son kesme nedeninin gerçekleştiği tarih esas alınacak, dördüncü fıkrası uyarınca da kesilme hâlinde, zamanaşımı süresi ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik gösteren birçok kararında açıkça vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup davayı düşüren hâllerden biri olan zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi hâlinde, mahkeme ya da Yargıtay, resen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.
Bu açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;
Sanığa atılı 5237 sayılı TCK’nın 272/3. maddesinde düzenlenen yalan tanıklık suçunun yaptırımı 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası olup TCK"nın 66/1-e. maddesi uyarınca bu suçun asli dava zamanaşımı süresi sekiz yıl, 67/4. maddesi göz önüne alındığında ise kesintili dava zamanaşımı süresi on iki yıldır.
Daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan ve 19.07.2010 tarihinde gerçekleştirildiği iddia edilen eylemle ilgili olarak, sanık hakkında dava zamanaşımını kesen son işlem, 13.02.2012 tarihli sanığın sorgusu olup bu tarihten sonra dava zamanaşımını kesen veya durduran başkaca bir sebep bulunmadığı gözetildiğinde, 8 yıllık asli dava zamanaşımı süresi, Ceza Genel Kurulunun inceleme tarihinden önce 13.02.2020 tarihinde dolmuş bulunmaktadır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu beraat hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle bozulmasına, ancak yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CMUK"nın 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince uygulanması gereken 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Karapınar Asliye Ceza Mahkemesinin 19.06.2014 tarihli ve 99-235 sayılı direnme kararına konu sanık ... hakkında yalan tanıklık suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
Ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CMUK"nın, 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanıklaar hakkındaki kamu davasının TCK"nın 66/1-e, 67/4 ve 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 03.12.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.