14. Hukuk Dairesi 2013/13575 E. , 2014/3637 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Dikili Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/05/2010
NUMARASI : 2006/148-2010/157
Davacılar-davalılar vekili tarafından, davalılar-davacılar aleyhine 23.08.2002 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve kal, birleştirilen dava ile de temliken tescil istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan muhakeme sonunda; asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davanın reddine dair verilen 13.05.2010 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı-davacı A.. İ.. vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 18.03.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı-davacı A.. İ.. vekili Av. İ.. Ç.. ile karşı taraftan davalı A.. N.. H.. geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, maliki oldukları 889 parsel sayılı taşınmaza komşu 881 parsel maliklerinin bina, bahçe ve duvar yapmak suretiyle taşınmazlarına elattığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ile yapıların kal’ini istemişlerdir.
Birleştirilen Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/10 Esas sayılı davasında davacı A.. İ.., davalılara ait 889 parsel sayılı taşınmaza komşu 8.. parsel sayılı taşınmazın 120/625 payını satın aldığını, taşınmazdaki özel parselizasyona uygun olarak yazlık yaptığını, davalılara ait taşınmaza elatmadığını, taşkınlığı bulunduğunun anlaşılması halinde taşan bölümün adına tescilini veya irtifak hakkı kurulmasını istemiştir.
Mahkemece, birleştirilen temliken tescil davasının reddine; asıl davada ise, davalılar Yalçın ve D.. V.. hakkındaki davanın vazgeçme nedeniyle, davalı Sabahattin’in dava açılmadan önce öldüğü ve davalı İbrahim’in de taşkınlığı bulunmadığı gerekçesiyle haklarındaki davanın reddine, davalı A.. İ.. ile E.. K.. hakkındaki istemin kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm temliken tescil davasının davacısı A.. İ.. vekili tarafından temyiz edilmiş, mahkemece, elatmanın önlenmesi istemli davanın davalısı Y.. S.. mirasçısı A.. S.. hakkında temyiz gideri verilmediği gerekçesiyle ek karar ile temyiz istemi reddedilmiştir.
Hükmü, temliken tescil davasının davacısı A.. İ.. vekili temyiz etmiş,
Birleştirilen temliken tescil davasında davacı A.. İ.., davasını 889 parsel sayılı taşınmaz maliklerine yöneltmiştir. Bu davalılar arasında 881 parsel paydaşı olan Y.. S.. bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacının bu davalı hakkındaki hükmün giderlerini ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Kaldı ki, elatmanın önlenmesi istemli dava davacıları Y.. S.. mirasçısı A.. S..’ı davaya dahil etmemişler, bozmadan sonra da Ayşe hakkındaki davadan vazgeçmişlerdir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddi kararı kaldırılarak davacı A.. İ.. vekilinin temyiz itirazlarının incelemesine geçildi.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre temliken tescil davasının davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Asıl dava, elatmanın önlenmesi ve kal; birleştirilen dava temliken tescil istemine ilişkindir.
Alacağın devri ve borcun üstlenilmesi Türk Borçlar Kanununun 183 ila 204. maddelerinde düzenlenmiştir. Alacağın devri, alacağın ona bağlı bütün (yan ve öncelik) hakları ile birlikte devralana geçmesini sağlar ve bu işlem yapılırken borçlunun rızasının alınması gerekmez. Alacağın devri, hatta borçlunun muhalefetine rağmen geçerli olarak doğar ve hükümlerin hasıl eder. Borçlunun alacağın devrinden sonraki asıl muhatabı artık alacağı devralan kişidir. Bu itibarla borçlunun borçtan kurtulabilmesi için alacağın devri işleminden sonra borcunu, alacağı devralan kimseye ifa etmesi gerekir.
Bir dava açıldıktan sonra da sahip olunan tasarruf yetkisi gereği dava konusu olan hak veya malın üçüncü kişilere devri mümkündür. Bu durumda bir dava şartı olan davayı takip yetkisi ortadan kalkmış olduğundan, davanın açıldığı haliyle devam etmesi düşünülemez.
Mahkemece, dava konusunun üçüncü kişiye temliki re’sen dikkate alınacaktır. Ancak hakim, dava şartının ortadan kalkması nedeniyle davayı reddetmeyip davayı veya savunmayı değiştirme yasağının bir istisnası olan 6100 sayılı HMK’nun 125. maddesi uyarınca seçimlik hakkını kullanmak üzere diğer tarafa önel verecektir.
Anılan maddeye göre,
1-Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:
a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür.
Somut uyuşmazlıkta, davacılar 23.08.2002 günlü dava dilekçesi ile 881 parsel sayılı taşınmaz maliki davalıların maliki oldukları 889 parsel sayılı taşınmaza elatmalarının önlenmesi ve yapıların kal’ini talep etmişlerdir. Dava tarihinde dava konusu 881 parsel sayılı taşınmazda davalı E.. K.. paydaş iken, yargılama sırasında payını dava dışı H.. Y.. Ç..’ye devrettiği anlaşılmaktadır. Anılan yeni malik davada yer almamış, payı devreden davalı E.. hakkında hüküm kurulmuştur. Dava konusu taşınmaz payı yargılama sırasında dava dışı üçüncü kişiye devredilmiş olduğundan davacılara HMK’nın 125. Maddesindeki seçimlik haklarını kullanmak üzere süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Mahkemece, açıklanan bu husus gözden kaçırılarak yazılı gerekçeyle elatmanın önlenmesi ve kal davasının kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle davalı A.. İ.. vekili diğer temyiz itirazlarının reddine; (2.) bentte açıklanan nedenlerle davalı A.. İ.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin temliken tescil davalılarından alınarak davacı A.. İ..’a verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 18.03.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.