17. Hukuk Dairesi 2014/8223 E. , 2016/4408 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalı ... A.Ş vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacılar vekili, davacılardan ... ve ...’in oğlu diğer davacıların kardeşi ..."e, davalıların maliki, sürücüsü, trafik sgorta şirketi olduğu aracın çarpması neticesinde, ...’in vefat ettiğini, davacıların maddi ve manevi açıdan zarar gördüğünü belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak davacılardan anne, baba ve altı kardeş için ayrı ayrı 3.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve anne,baba için 20.000,00 TL, altı kardeş için ayrı ayrı 8.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davacı vekili, 11/04/2011 tarihli dilekçesi ile araç işletenin adına çalıştırdığı taşeron şirket ... Ltd.Şti. ile taşeron şirketin bağlı bulunduğu ... A.Ş"nin davaya katılmaları talebini bildirmiştir.
Davalı .... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, müvekkillerinin kazaya karışan araç sürücüsü ..."ın araç kullanmaya uygun fiziki, mesleki, ahlaki nitelik ve bilgi olarak seçiminde ve denetim
görevinde, talimat vermede yükümlülüklerini yerine getirdiğini bu nedenle kusurunun bulunmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Dahili davalı ... Ltd.Şti. vekili, müvekkillerinin kusurlu olmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Dahili davalı ... A.Ş vekili, kazaya karışan araç sürücüsü ..."ın ... Ltd. Şti."nin personeli olduğu, ... ile müvekkilleri arasında alt işveren üst işveren ilişkisi bulunduğu, müvekkil şirketin üst işveren sıfatına sahip olduğu, meydana gelen kazada müteveffanın kusurunun bulunduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile; A)Maddi tazminat yönünden davacılardan ..."in talebinin kısmen kabulü ile 1.157,32 TL, ..."in talebinin kısmen kabulü ile; 1.324,77 TL’nin yasal faizi ile birlikte (davalı .... açısından poliçe limiti dahilinde sorumlu olmak üzere), davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine, maddi tazminata uygulanacak yasal faizin davalılar ..., ..., ... Ltd.Şti, ... A.Ş"den olay tarihi olan 27.08.2010 tarihinden itibaren, davalı .... açısından dava tarihi olan 12.10.2010 tarihinden itibaren yürütülmesine, B)Manevi tazminat yönünden; davacılardan ... ve ... için ayrı ayrı 4.000,00 TL manevi tazminatın, davacılardan ..., ..., ..., ..., ..., ... için ayrı ayrı 1.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 27.08.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ..., ..., ... A.Ş., ... Ltd. Şti"nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine, karar verilmiş;hüküm, davacılar vekili ve davalı ... A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1)Davacılar vekilinin temyiz itirazları yönünden;
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki 2) ve 3) nolu bentler dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2)Hükme esas alınan destekten yoksun kalma hesap raporunda 2026 ve 2027 yılları için 4.250,83 TL toplam gelirin esas alınması ve 2040 yılı için toplam gelirin 2.524,73 TL olması ve aynı yıl için anneye ayrılan paya karşılık 25,25
gelirin belirtilmesinin nedeni anlaşılamamış olup rapor denetime elverişli olmadığından mahkemece Yargıtayın yerleşik içtihatlarına uygun gerekçeleri gösterilen denetlenebilir yeni bir rapor alınmadan eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3)Manevi tazminat, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat, bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan miktar kadar olması gerekir. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut olayda, davacılardan ... ve ...’in çocuğu, diğer davacıların kardeşinin vefat etmiş olması nedeniyle akrabalık derecesi, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, olay tarihine göre paranın alım gücü gibi nedenler dikkate alındığında, davacılar için hükmedilen manevi tazminat miktarı az olup, daha fazla manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
4)Davalı ... AŞ vekili’nin temyiz itirazları yönünden ise;
Kararı temyiz eden ... A.Ş, dava açıldıktan sonra, dahili dava dilekçesinin tebliği suretiyle, davaya dahil edilmiş, mahkemece mümeyyizin sorumluluğuna karar verilmiş olup, hakkında hüküm kurulmuş olmakla, kararı temyiz etmede hukuki yararı bulunduğu kuşkusuzdur.
Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, somut olayda olduğu gibi, ihtiyari dava arkadaşlığının bulunduğu hallerde, bir dava açıldıktan sonra davalı tarafı değiştirmek ya da mevcut davalı taraf yanına bir başka davalı taraf ilave etmek, ıslahla dahi mümkün değildir. Usul yasamızda davanın nasıl açılacağı gösterilmiştir. Sorumlu olanlardan biri hakkında dava açıldıktan sonra diğer bir sorumlunun dahili dava edilmesi ve hakkında hüküm tesis edilmesi olanağı bulunmamaktadır.
Bu durumda, mümeyyiz hakkında usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı gözetilmeden, mahkemece, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
SONUÇ : Yukarıda 1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine ,2) ve 3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin,4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... A.Ş. vekilinin
temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalı ... A.Ş."ye geri verilmesine 07/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.