3. Hukuk Dairesi 2020/9798 E. , 2021/9722 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 1989 yılında Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye’ye geldiğini, Devlet bakanlığınca hazırlanan göçmen evleri projesi kapsamında borçlandırılarak konut satın aldığını, bu bağlamda 10 TL peşinat ödediğini, bu ödemenin konut maliyetinden düşülmediğini ileri sürerek; ödemenin güncelleştirilerek şimdilik 7.000.00 TL’nın yasal faizi ile davalıdan tahsilini istemiş, ıslah ile talebini 17.438.19 TL’ye çıkartmıştır.
Davalı; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacının yaptığı peşin ödemenin borcundan mahsup edilmediği, 10 TL ödemenin güncellenmiş değerinin 17.438.19 TL olduğu gerekçesiyle bu meblağın davalıdan tahsiline dair verilen karar, davalının temyizi üzerine Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 30.12.2011 tarihli ve 2011/7533 E. 21623 K. sayılı kararıyla; “ ... Mahkemece, alınan bilirkişi raporunda soyut ifadelerle ödenen peşinatın mahsup edilmediğine ilişkin düşünce esas alınarak peşinatın güncelleştirilmiş değerinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Yukarda açıklandığı üzere davalı mahsup işleminin yapıldığını ve peşin ödemenin mahsup edildiğini savunmaktadır. Taraflar arasındaki borçlanma sözleşmesine göre davacının kullandığı kredi üzerinden borçlandığı anlaşılmaktadır. Buna karşılık yapılan maliyet hesaplarında göçmen konutlarının şerefiyelendirmesi de gözetildiğinde maliyetlerin davacı borçlanmasının üzerinde kaldığı görülmektedir. Bu durumda mahkemece taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak, borçlandırma işleminin başlangıcında mahsuplaşma yapılıp yapılmadığı, konutun maliyet bedeli, borçlandırma bedelinden yüksek olduğu takdirde davacının maliyet bedelinden borçlanmayı kabul ettiği halde daha düşük miktarda borçlandırılmasının kabul edilebilir açıklaması yaptırılmalı, ödenmesi gereken taksitlerden mahsup işlemi yapılıp yapılmadığı dosya içindeki ve emsal dosyalardaki listeler ve yazışmalar değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davalı idare tarafından, davacının peşin yatırdığı bedelin mahsuplaşma işleminin yapılmadığı, davalı tarafından mahsuplaşmaya ilişkin herhangi bir belge ve delil sunulmadığı gibi yapılan araştırma sonucunda da böyle bir belgeye rastlanmadığı, bu nedenle davalının mahsup savunmasına itibar edilmesinin mümkün olmadığı, öte yandan borçlanılan bedelin maliyet bedelinin üzerinde olduğu, sonuç olarak davacının hüküm fıkrasında belirtilen uyarlanmış bedeli yasal faizi ile birlikte davalıdan talep etmeye hakkı bulunduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile toplam 17.438,19 TL alacağın, bu miktarın 7,000 TL"lik kısmına dava tarihinden, geri kalan kısmının ıslah tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; mahkemece hükme esas alınan 17.10.2012 tarihli bilirkişi raporunda her ne kadar ikinci bir borçlanma olarak 218.000.000 TL’lik bir sözleşme olduğu belirtilmiş ise de dosya kapsamında böyle bir sözleşmeye rastlanmadığı gibi Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 10/03/2020 tarih ve 2019/6298 esas, 2020/3099 karar sayılı geri çevirme kararıyla davacı ile banka arasında yapılan ikinci bir borçlandırma sözleşmesi olup olmadığı varsa bir örneği ile davacının borçlandığı miktara ilişkin bilgi ve belgelerin ilgili yerlerden celbi ile birlikte gönderilmesi istenmiş; ancak taraflar arasındaki ikinci bir borçlanma sözleşmesine ilişkin bilgi veya belge gönderilmemiştir.
Davacı ile dava dışı banka arasında imzalanan borçlanma sözleşmesinin 1. maddesinde; "...borçlu, yukarıda belirtilen miktarın kullandırılmış krediye göre saptanmış olduğunu, borçlanmaya esas kesin maliyetin, inşaatın tamamlanması aşamasından sonra yapılacak kesin hesaplardan sonra tespit edileceğini ve kesin hesap sonucu bulunacak maliyete göre borç miktarının artması halinde, artan miktar için de işbu borçlanma sözleşmesinin aynen takbik edileceğini, bankaca kesin hesap şekline herhangi bir itirazı olmayacağını peşinatın ve taksit tutarlarının artış oranına göre yeniden belirlenecek bu sözleşme hükümlerine göre ödeneceğini, kabul ve beyan eder." şeklinde düzenlenmeye yer verildiği, dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacının dava dışı bankadan kredi kullanıp borçlanma sözleşmesi ile 284.041.457 TL( eski para ) kredi kullanıp ödeme yaptığı, ancak maliyet hesabı çıkarıldığında arada oluşacak farkı da aynı koşullarda ödemeyi taahhüt ettiği, borçlanma sözleşmelerinin ileride doğacak ilave maliyeti de kapsayacak şekilde düzenlendiği, Devlet Bakanlığınca konutun kesin maliyet hesabının her bir daire için 490.000.000 TL ( eski para ) olarak belirlendiği, kesin maliyet hesabının resmi verilere göre hazırlanması ve o tarihte taraflar arasında herhangi bir husumet bulunmaması nedeniyle bu kesin maliyet hesabına itibar edilmesi gerektiği ve böylece davacının kullandığı kredi miktarı tutarında borçlandığı anlaşılmaktadır. Buna karşılık yapılan maliyet hesaplarında göçmen konutlarının şerefiyelendirmesi de gözetildiğinde maliyetlerin davacı borçlanmasının üzerinde kaldığı görülmektedir.
Bu durumda mahkemece; davacı tarafından yatırılan peşinatın borçtan mahsup edildiği kabul edilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün HUMK"nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.10.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi