14. Hukuk Dairesi 2019/2792 E. , 2020/3122 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 01.10.2014 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.01.2019 günlü karar ve asıl karar karşı davalı vekili tarafından verilen tashih talebinin kabulüne yönelik 01.03.2019 tarihli ek kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, 7 parsel sayılı taşınmazda 1/4 oranında paydaş olduğunu, paydaş olan kardeşlerinin paylarını davalı ..."ya 22.12.2009 tarihli 40144 yevmiye nolu taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile 100.000 TL bedelle temlik ettiklerini, 100.000 TL bedel üzerinden açılan ifa davası sonucu 08.09.2014 tarihinde kesinleşen hüküm ile 01.10.2014 tarihinde davalı ... adına 3/4 payın tescil edildiğini, söz konusu satıştan yeni haberi olduğunu, bu nedenle önalım hakkına dayanarak tapunun iptaline, adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiş, ancak tapu kaydı incelendiğinde davalı ..."nın 01.10.2014 tarihinde payını devrettiği görülmüştür.
Birleştirilen 2017/498 E. sayılı dosyada davacı vekili 17.10.2014 tarihli dilekçesi ile davalı ..."nın satın aldığı payı aynı gün yani 01.10.2014 tarihinde birleştirilen dosyanın davalısı Avukat ..."a sattığını, bu nedenle süresi içerisinde ... ile ilgili önalım hakkını kullandıklarını, ancak ilk tescil bedeli 100.000TL üzerinden davanın yürütülmesini, olmadığı takdirde ikinci devir bedeli 150.000 TL miktarı geçmemek üzere keşfen saptanacak değer üzerinden önalım bedeli depo edilmek suretiyle tapunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., davayı 156.187,50 TL üzerinden kabul ettiğini, dava dilekçesini tebellüğ etmeden önce davacıya 31.10.2014 tarihinde tapudaki satış bedeli ile masrafların ödenmesi halinde önalım hakkına binaen dava konusu payı kendisine devredeceğine dair çekmiş olduğu ihtarnamenin 06.11.2014 tarihinde davacıya tebliğ edildiğini, önalım hakkı bedeli depo edilerek, davacıya önalım hakkı tanınmasını, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu olmadığını beyan etmiştir.
Mahkemece, ..."ın kabulü de göz önünde tutularak, asıl davada davalı ... aleyhine açılan davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davada davacının açmış olduğu davanın kabulü ile, 2157 ada, 7 parsel sayılı taşınmazda 3/4 payı olan davalı ..."ın bu payının iptali ile, davacı ... adına tesciline, davacı tarafın depo ettiği 150.000,00 TL satış bedeli, 187,50 TL döner sermaye, 6.000,00 TL tapu harcı olmak üzere toplam 156.187,50 TL"nin karar kesinleştiğinde davalı ..."a ödenmesine, yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, birleştirilen 2014/498 Esas- 2014/387 Karar sayılı dosyada, alınması gerekli 10.669,17 TL ilam harcının peşin alınan 85,40 TL "den mahsubu ile, bakiye 10.583,77 TL harcın daha HMK 327/1 maddesi gereğince davacıdan alınıp Hazineye irat kaydına, HMK 327/1 maddesi gereğince davacı vekiline vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ... vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 10.10.2017 tarihli 2016/15793 E., 2017/7402 K. sayılı ilamı ile “Mahkemece, tapu satış ve harç bedellerinin toplamı olan 156.187,50 TL üzerinden hesaplanan karar ve ilam harcının bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamayan davacıya yükletilmesine karar verilmiştir. Ancak, yargılama sonucu davacı, sonuçta davasını kazanmış ve davalı adına kayıtlı payın adına tescilini sağlamıştır. İki tarafın da kısmen haklı çıkması halinde yargılama giderlerinin tarafların haklılık oranına göre paylaştırılacağına ilişkin HMK"nın 326. maddesinin 2. bendi yargılama harçları için uygulanmaz. Çünkü, davanın reddi hariç harç daima davalıya yükletilir. Bir başka deyişle harç zaten haksız çıkılan oranda ve mahkum edilen miktara göre hükmedilir. Bu durumda mahkemece karar ve ilam harcının tümünün davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davacıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Bozma ilamına karşı davacı ve davalı vekili ayrı ayrı verdikleri dilekçeler ile karar düzeltme isteminde bulunmuşlardır. Dairemizin 12.11.2018 tarihli 2018/1065 Esas – 7591 Karar sayılı ilamıyla tarafların karar düzeltme istemlerinin reddine karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda birleştirilen dava dosyası yönünden harç, yargılama gider ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Davalı ... tarafından verilen 26.02.2019 tarihli dilekçe ile yargılama gider ve vekalet ücretleri yönünden bozma ilamında hüküm bulunmadığı belirtilerek karardan çıkarılması talep edilmiştir.
Mahkemece 01.03.2019 tarihli ek karar ile davalı ... talebinin kabulüne, harç, yargılama gider ve vekalet ücretine yönelik hükümlerin çıkarılarak hükmün tashihine karar verilmiştir.
Ek kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Somut olaya gelince; mahkemece davanın esasına ilişkin hüküm kurulduktan sonra taraflara usulen tebliğ etmeden davalı vekilinin talebi üzerine yasal koşulları oluşmadığı halde HMK’nın 305. maddesine aykırı olacak şekilde taraflara tanınan hak ve borçları değiştiren ek karar kurulmaz. Bu hususlar ancak temyiz konusu yapılabileceğinden mahkemece davalı vekilinin hüküm fıkrasına yönelik düzeltme talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, talebin kabulü ile ek karar verilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından, mahkemece verilen 01.03.2019 tarihli ek kararın bozulmak suretiyle kaldırılmasına karar verilmiştir. Mahkemece esas hükme yönelik verdiği tavzih kararı ile taraflar yanıltıldığından, asıl kararın taraflara tebliği ile yasal temyiz süresinin beklenmesi ve sonucuna göre işlem yapılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan ek kararın BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine,
12.03.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.