4. Hukuk Dairesi 2019/2680 E. , 2020/1150 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ...tarafından, davalı ... Hazinesine izafeten ... ... Müdürlüğü aleyhine 04/03/2011 gününde verilen dilekçe ile haksız el koyma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; açılan davanın kısmen kabulüne dair verilen 31/12/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi taraflar vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava tarihi 04/03/2011 olarak yazılması gerekirken, 14/04/2015 olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak görülmekle bozma sebebi yapılmamıştır.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız el koyma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, kendisine ait çekici aracına, kaçak akaryakıt taşıdığı gerekçesi ile el konulduğunu, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/409 esas ve 2009/241 karar sayılı ilamı ile aracın iadesine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, davalı idare tarafından bu süreçte aracın parkta çürümeye bırakıldığını, araçta maddi zarar oluştuğunu, ayrıca 2004 yılından itibaren aracın çalıştırılamaması nedeniyle kazanç kaybı oluştuğunu belirterek, uğranılan zararın davalı idareden tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalı, dava konusu araca el konulmasında idarenin bir kusurunun bulunmadığını belirterek, açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, yerel mahkeme ilamı Dairemizin 19/01/2020 gün, 2014/3436 esas ve 2015/363 karar sayılı ilamı ile davacının zarar kapsamı belirlenmek üzere bozulmuş ve yerel mahkeme tarafından Dairemiz bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.’un 27. maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve ... İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının) ihlâlidir.
HMK.’nun 297. maddesinde de verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı vekilinin maddi tazminat taleplerini aracın muhafaza altında kaldığı süreçte araçta oluşan hasar ve mahrum kalınan kazanç olarak açıklamış olmasına rağmen mahkemece davacının kazanç kaybına yönelik talebi yönünden gerekçeli kararda uyulan bozma ilamı da gözetilerek bir açıklama yapılmaması, gerekçesiz karar yazılması, Anayasa’ nın 138 ve 141. maddeleri ile HMK. nun 297. maddesine aykırı olmuş, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09/03/2010 gününde oy birliğiyle karar verildi.