
Esas No: 2020/218
Karar No: 2020/496
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/218 Esas 2020/496 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 14. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Sayısı : 1737-1572
Sanık ... hakkında beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı organ sokmak suretiyle nitelikli cinsel saldırı suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılamasında eyleminin basit cinsel saldırı suçunu oluşturduğu kabul edilerek sanığın TCK’nın 102/1-birinci cümle, 102/3-a, 43/1, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 26.03.2018 tarihli ve 246-117 sayılı resen istinafa tabi hükmün sanık müdafisi tarafından da istinaf edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesince 01.10.2018 tarih ve 1737-1572 sayı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, bu kararın da sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 10.09.2019 tarih, 730-10726 sayı ve oy çokluğu ile onanmasına karar verilmiş,
Daire Üyeleri S. Aker ve Y. Gezgin;
"Sanık hakkında katılan mağdureyi istismar ettiğinden bahisle açılan kamu davasının yapılan yargılması neticesinde sanığın TCK"nın 102/1-1. cümle,102/3-a ve 43. maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir. Bu kararın istinafı üzerine istinaf istemi reddedilmiştir. İstinaf isteminin reddi kararının da temyizi üzerine dairemizce yapılan incelemede sayın Daire çoğunluğu ile ihtilafımız suçun sübut bulup bulmadığı hususundadır.
Bir sanığı mahkûm edebilmek için tam bir kanıya ulaşılması, bu kanının kesin delillerle desteklenmesi gerekmektedir. Görülen davada üvey baba olan sanık tüm aşamalarda suçlamaları kabul etmemiştir. Katılan mağdurenin annesi olan tanık da bazı ifadelerinde olayı gördüğünü, bazılarında ise görmediğini beyan ederek çelişkili beyanlarda bulunmaktadır.
Katılan mağdurede orta ile hafif derece sınırında zekâ geriliği bulunmaktadır. Beyanlarına ana hatlarıyla itibar edilebilir olduğu Adli Tıp Kurumu raporuyla belirlenmiştir.
Sayın Daire çoğunluğu, ilk derece ve istinaf mahkemesine, sanığın suçu işlediğini kabule götüren katılan mağdurenin beyanlarıdır. Katılan mağdure yargılama aşamasında okuldan geldiği zamanını hatırlayamadığı bir gün sanığın kendisini eğerek arkadan cinsel organını soktuğunu, 22.03.2016 tarihli ifadesinde de ayrıca değişik zamanlarda yatağına gelip arkadan yaptığını, dudaklarından öptüğünü, genital bölgesine parmak soktuğunu ve okşadığını söylemiştir. Bu ifade sırasında bulunan psikolog da katılan mağdurenin kullanılmaya ve yönlendirilmeye açık olduğu görüşünü belirtmiştir. Dosyada bulunan raporlara göre katılan mağdurenin cinsel saldırıya uğradığına dair hiçbir bulguya ulaşılamamıştır. Dinlenen tanık ..."un beyanlarına göre katılan mağdurenin annesinin tanık..."ya "Sanık benim borçlarımı ödesin. Ödemez ise kızıma yaptıklarından dolayı şikâyetçi olurum." demesi üzerine sanığın katılan mağdurenin annesi katılan ... hakkında Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunduğu, aralarında husumet oluştuktan sonra katılan ..."nin sanıktan şikâyetçi olduğu da sabittir.
Katılan mağdurenin beyanlarına itibar edilip edilmeyeceği hususunda şüphe vardır. Kaldı ki itibar edilse dahi katılan mağdurenin, sanığın çeşitli zamanlarda birden çok kez anal yoldan yaptığını beyan etmesi karşısında yapılan muayenede buna dair bulguların bulunması gerekmektedir. Böyle bir bulgu bulunmadığından katılan mağdurenin beyanı bölünerek nitelikli cinsel istismar olmadığı kabul edilip mağdurenin bu yöndeki beyanlarına itibar edilmemiş, ancak cinsel istismar yönündeki beyanlarına itibar edilmek suretiyle çelişkiye düşülmüştür. Katılan mağdurenin beyanlarına yan delilerle desteklenmek suretiyle ya itibar edilir ya da hiç itibar edilemez. Dosyada katılan mağdurenin beyanı dışında sanığı mahkûm etmeye yarayacak delil bulunmadığından sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği," düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 25.10.2019 tarih ve 105659 sayı ile;
"...Katılan mağdure yargılama aşamasında dayısının öldüğü tarihlerde bir gün sanığın kendisini eğerek arkadan cinsel organını soktuğunu, ayrıca değişik zamanlarda yatağına gelip arkadan yaptığını, dudaklarından öptüğünü, genital bölgesine parmak soktuğunu ve okşadığını iddia etmiş, bu iddiaya istinaden açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda sanığın suçu sabit görülerek mahkûmiyetine karar verilmiştir.
Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunca düzenlenen adli raporda katılan mağdurenin zekâ seviyesinin (IQ) 65 olduğu, orta ve hafif derecede zekâ geriliği sınırında bulunduğu, fiile ruhsal yönden mukavemet edemeyeceğinin, beyanlarına ana hatları ile itibar edilebileceğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
Sanığa atılı eylemlerin tanığının bulunmadığı, sanığın da aşamalarda atılı suçu inkar ettiği anlaşılmaktadır.
Eyleme ilişkin tıbbi delil de bulunmamaktadır.
Sanığın eylemine dair katılan mağdurenin beyanının dışında somut bir delil bulunmadığı, bu beyana ise ana hatları ile itibar edilebileceği gözetildiğinde, sanığın atılı suçtan mahkûmiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği, " görüşüyle itiraz kanun yoluna müracaat etmiştir.
CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 14. Ceza Dairesince 10.03.2020 tarih, 7134-1849 sayı ve oy çokluğu ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı zincirleme biçimde basit cinsel saldırı suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
23.03.2016 tarihli tutanağa göre; katılan ...’yle yapılan görüşmede; katılan mağdure ...’in yüzde 70 oranında engelli olduğunu, 22.03.2016 tarihinde katılan mağdure okuldan gelince ona ne olduğunu sorduğunu, katılan mağdurenin kahvaltı yaptıkları gün sanığın kendisini göğsünden öptüğünü, cinsel organını ellediğini söylediğini, katılan mağdureye başka bir şey olup olmadığını sorduğunu, katılan mağdurenin, sanığın 4 yıl önce pantolonunu çıkardığını, cinsel organını arkadan soktuğunu söylediğini, sonraki zamanlardan 22.03.2016 tarihine kadar ise sanığın önden ve arkadan cinsel organına parmak attığını, bunu sürekli yaptığını ifade ettiğini belirttiği, konuyla ilgili katılan mağdureyle vekil ve avukat huzurunda yapılan görüşmede; katılan mağdurenin, sanığın iki hafta önce odasına geldiğini, kendisinin kazağını açtığını, göğüslerini öptüğünü, parmağını genital bölgesine soktuğunu, çok eski tarihlerden beri kendisini arkadan yaptığını, pipisini arkadan soktuğunu, her defasında kendisini korkutarak "Bunları kimseye anlatma. Yoksa seni döverim." dediğini, konuyla ilgili katılan ...’yle yapılan şifahi görüşmede; beş yıldır birlikte yaşadıkları sanığın tır şoförü olduğunu, tır garajında olabileceğini beyan ettiği, bunun üzerine...’nin söylediği yere intikal edildiği, sanığın bir tır içerisinde uyumakta olduğunun görüldüğü, sanığın göz altına alındığı,
Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesi Psikolojik Tetkikler Şubesinin 21.11.2016 tarihli raporuna göre; katılan mağdurenin "Kent E.G.Y." testinde IQ seviyesinin 64 olduğunun belirtildiği,
Ege Üniversitesi Hastanesince düzenlenen 11.03.2014 tarihli raporda; zihinsel, ruhsal bozukluk kategorisi altında katılan mağdurede motor becerilerde gerilik, sosyal becerilerde gerilik, dürtü kontrol bozukluğu bulunduğu, sözel IQ seviyesinin 52, performans IQ seviyesinin 48, toplam IQ seviyesinin 45 olduğu, orta düzeyde gelişim geriliği teşhisinin konulduğu, ağır engelli olduğu ve engel oranın ise yüzde 70 olarak belirlendiği, raporun süresiz geçerliliğinin bulunduğu,
Psikolog tarafından düzenlenen 22.03.2016 tarihli rapora göre; katılan mağdurenin fiziksel gelişiminin normal, zekâ kapasitesinin yaşıtlarının altında, beden dilinin şaşkın ve gergin yapıda olduğu, ifade tarzı ve konuşma bozukluğunun bulunduğu, ancak sözel aktarımın yeterli olduğu, samimi ve tutarlı davrandığı, içinde bulunduğu mental kapasite darlığına bağlı olarak soyut kavram ve analiz yetisinin gelişmediği, zaman kurgulamalarında hataların bulunduğu, ancak katılan mağdurenin temel fiilin aktarımı ve detaylandırılmasında gayet iyi olduğu ve beden diliyle tarif ederek ifadesini destekleyebildiği, detaylandırma yaptığı esnada post-travma bulguları gözlendiği, ayrıca anksiyete ve kaçınma hâlinin mevcut olduğu, sonuç olarak katılan mağdurenin yaşanan süreci uygun şekilde değerlendirebilecek mental-zekâ kapasiteye sahip olmadığı, temel fiilin aktarımını gerçekleştirebilmesine karşın psikolojik anlamda etkilenme bulgusu sergilemediğinin belirtildiği,
İzmir Ege Doğumevi ve Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 23.03.2016 tarihli geçici rapora göre; katılan mağdurede herhangi bir lezyon saptanmadığı, yapılan kızlık zarı muayenesinde hymenin anuler yapıda ve intakt olduğu, yapılan rektal muayenede herhangi bir lezyon saptanmadığının mütalaa edildiği,
Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 23.03.2016 tarihli rapora göre; hymenin anuler yapıda ve intakt olduğu, vulva ve anüs çevresinde herhangi bir hemongi, fissür ve lezyon saptanmadığı,
Adli Tıp Kurumu 6. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 20.02.2017 ve Adli Tıp Genel Kurulunun 14.12.2017 tarihli raporlarına göre; katılan mağdureyle yapılan görüşmede; İzmir Karabağlar’dan geldiğini, annesi ve babasının ayrı olduğunu, annesiyle birlikte yaşadığını, sanık ...’in kendisine tecavüz ettiğini, 1 kez yaptığını, onun için Adli Tıp Kurumuna annesiyle geldiğini ifade ettiği, katılan ...’yle yapılan görüşmede; katılan mağdurenin ev işi ve yemek yapamadığını, onun banyosuna yardım ettiğini, katılan mağdurenin hesap yapamadığını ifade ettiği, katılan mağdurede saptanmış olan ve hayatının ilk yıllarından başlayıp ömrü boyunca sürecek olan zekâ geriliğinin mağduru bulunduğu olaydan kaynaklanmadığı, bu duruma göre katılan mağdurenin 06.03.2016 tarihinde mağduru bulunduğu olaya ruhsal yönden mukavemete muktedir olamayacağı, kendisinde mevcut olan zekâ geriliğinin hekim olmayanlarca anlaşılamayabileceği, ancak yakın çevresinde tanıyanlarca ve tekrarlayan görüşmelerle anlaşılmasının mümkün olduğu, beyanlarına ana hatlarıyla itibar edilebileceği,
UYAP kayıtlarında yapılan inceleme neticesinde; sanık ...’ın İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına 10.03.2016 tarihinde verdiği şikâyet dilekçesinde, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/22323 sayılı soruşturma dosyasında; katılan ...’yle 25.02.2011 yılında gayri resmî nikâhlı olarak yaşamaya başladıklarını, 2016 yılına kadar sorunsuz bir şekilde yaşamaya devam ettiklerini, katılan mağdureyi çocuğundan ayrı görmediğini, katılan ...’nin ikinci eşine iftirada bulunduğunu, kendisinin de aynı duruma maruz bırakılmak istenildiğini, şantaja maruz kaldığını, katılan mağdurenin katılan ... tarafından öğütleneceğini ve katılan tarafından öğütlenen cümlelerin katılan mağdure tarafından dile getirileceğini belirterek suç duyurusunda bulunduğu,
Sanık ... İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/22323 sayılı soruşturma dosyasında müşteki sıfatıyla alınan ifadesinde; daha önce hiçbir sorun yaşamadıkları katılan ...’nin 3-4 gün önce kendisine katılan mağdureye cinsel taciz eyleminde bulunduğu iddiasıyla ithamda bulunduğunu, katılan mağdurenin üzerini örtme bahanesiyle odasına girerek onun vücudunu ellediği iddiasını dile getirdiğini, "Seni mahkemelerde süründüreceğim. Şerefinle, onurunla oynayacağım. İnsan içerisine çıkamayacak hâle geleceksin." diyerek kendisini tehdit ettiğini, katılan ...’nin daha önceki kendi eşine de benzer şekilde iftira atıp cezaevine girmesine neden olduğunu bildiğini, bu yüzden tedirgin olduğunu, şikâyet edilmesi durumunda önceden verdiği bir dilekçenin bulunmasını istediğini,
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/22323 soruşturma sayılı dosyasında; müşteki sanık ... şüphelinin ise katılan ... olduğu ve... hakkında delil yetersizliğinden 15.06.2016 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, kararın ...’a tebliğ edildiği,
İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.07.2012 tarihli ve 382-252 sayılı dosyasında; katılan ...’nin ikinci eşi ... hakkında kızı ...’e cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla 22.09.2010 tarihinde şikâyette bulunduğu, kolluk ifadesinde pazara gidip geldiğini, ... ve ...’in evde olduklarını, 10 dakika oturup markete gitmek için dışarı çıktığını, yarım saat sonra eve geldiğini, eve girdiğinde ...’in şortunu çekerek giyindiğini, ...’nin giyinik vaziyette olduğunu, ...’e "Ne yapıyorsun?" dediğini, ...’in "Hiçbir şey yapmıyorum." şeklinde cevap verdiğini, ...’nin kendisine "Saçmalıyor. Bana bacağındaki çatlakları gösteriyor." dediğini, ardından kendisinin odaya geçip üzerini değiştirdiğini, ...’nin evden çıktığını, bu esnada ...’in dudağında morluk gördüğünü, ona ne olduğunu sorduğunu, ...’in "Babam yaptı. Beni öptü. Göğüslerimi elledi. Kilodumu çıkardı. Kendisi de kilodunu çıkardı. Beni geriye doğru çevirdi. Arkama geçti. Cinsel organını benim arkamdan cinsel organına soktu. Cinsel organım ağrıyor." dediğini, "Babam hep benimle arkadan ilişkiye giriyor. Önden değil." dediğini, ...’nin "Sakın annene söyleme." şeklinde kendisini tembihlediğini, kovuşturma aşamasında; kuşkulandığını ...’le konuştuğunda ...’in, ...’nin kendisiyle 3 kez livata yoluyla ilişkiye girdiğini söylediğini, ancak şikâyetçi olmadığını, ...’in kolluk ifadesinde; ... pazara gittikten sonra "... ağzıma ve arka tarafıma yani büyük kakamı, göğüslerimi ve boynumu dişleriyle emdi. Bu sırada annem pazardaydı. Babam ile ben yalnızdım. Babam kollarıyla tutarak alt tarafımı, şortumu çıkardı. Ancak iç çamaşırımı çıkarmadı. Kendisi de tamamen soyundu." dediği, ...’nin kendisine ne yaptığı sorulduğunda ...’in oturduğu yerden ileri geri hareket yaptığı "Arkamdan yaptı. Bunu yaparken göğüslerimden ve dudağımdan öptü. Göğüslerime kıyafetim üzerinden dokundu. Babam benim arkama pipisini soktuğunda benim canım acıdı. İmdat şeklinde bağırdım. Babam bunları daha önce de yaptı. Bunları yaptıktan sonra pipisinden sıvı geldiğini görmedim. Babamın bana yaptıkları kötü bir şeydir. Ceza almasını isterim." dediğini, kovuşturmada; benzer şekilde beyanda bulunduğu, Mahkemece ...’in yönlendirmeye çok açık olduğu ve açık bir şekilde zekâ özürlü olduğu hususlarının zapta geçirildiği, ...’nin kolluk ifadesinde; ...’in insanlara karşı öpme hastalığı bulunduğunu, çoğu zaman kendisini öpmemesi için onu iteklediğini ve ona kızdığını, olay günü...’nin alışveriş için evden dışarı çıktığını, ...’le yalnız kaldıklarını, ...’in okul servisinin geç kaldığını, ...’in gelerek kendisinin yanaklarından öptüğünü, ona kızdığını, ancak sert bir harekette bulunmadığını, ... ve annesinin alışverişten döndüklerini, o esnada kendisini sürekli öptüğü için ...’e kızmaya devam ettiğini, ...’nin "Ne oluyor?" şeklinde soru sorduğunu, ...’ye "... sürekli beni öpmeye çalışıyor. Ben de ona bağırıyordum." dediğini, bunun üzerine...’nin ...’e kızıp eliyle yüzüne vurduğunu, ...’in dudağında morluk oluştuğunu, kendisinin işe gitmek için dışarı çıktığını, ardından...’nin kendisini telefonla arayıp "Sen ...’i öpmüşsün. Çabuk buraya gel. Ben karakola gidiyorum." dediğini, ...’nin savcılık ifadesinde ek olarak; olay günü... ve ...’le kavga etmediklerini, ancak yaklaşık 20-25 gün önce...’nin bir borcundan dolayı eve haciz geldiğini, o nedenle ufak bir tartışma yaşadıklarını, o olay dışında hiçbir tartışma ya da kavgalarının bulunmadığını, ...’nin Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği 15.10.2010 tarihli dilekçede özetle; sürekli yakınlarını öpme eğiliminde olan ...’e olay günü tokat attığını, dudağındaki kızarıklığın bu nedenle olabileceğini, ...’in olaydan sonraki ilk anlatımlarında cinsel istismar suçu işlenmiş gibi beyanlar verdiğini, ancak daha sonra çelişkili anlatımlarda bulunduğunu, ...’nin kendisine karşı bir eylemi olmadığını ifade ettiğini, ...’nin ...’ye 08.11.2010 tarihinde gönderdiği dilekçede özetle; çok pişman olduğunu, ...’in o şekilde konuşmasından sonra annesinin de kendisini telaşa verdiğini, annesinin bire bin katan bir insan olduğunu, ...’in okulundaki psikoloğuna söz konusu cinsel eylemleri televizyonda gördüğünü söylediğini, ayrıca psikoloğa "Babam bana bir şey yapmadı. Annemle babamı kıskandığın için yalan söyledim." dediğini öğrendiğini, ...’in de sürekli kendisini sorup özlediğini belirttiği, dilekçenin ekinde ...’in çizdiği bir resim bulunduğu, ayrıca ...’in gönderdiği kâğıtta "Baba bana boncuk yap. Seni çok öptüm. Özür dilerim baba çık. Kızın ..." yazdığı, ...’nin mahkemeye gönderdiği 12.05.2011 tarihli dilekçede; ...’nin son zamanlarda kendisinden habersiz eşyalar alıp onları sattığını ve parasını kullandığını, haberinin olmadığı borçlar nedeniyle gelen icralardan rahatsız olduğunu, bu nedenle aralarının açıldığını, ayrıca resmî nikâhlı eşinden ayrılıp kendisiyle evlenmesi için...’nin baskı yaptığını, kardeşinin evinde kalıp sonra eve geldiği bir gün...’nin "Sana yapacaklarımdan dolayı köpekler bile sana ağlayacak." dediğini, en son gün işe giderken de şiddetli bir şekilde kavga ettiklerini, kendisine ait maaşı...’nin çekip telefon aldığını öğrendiğini, o sırada ...’in okul servis şoförünün arayıp servisin gelmeyeceğini söylediğini, ...’in bunu duyunca sevinçle kendisine sarıldığını, kendisini çok aşırı sıktığını, ...’i ittirip bağırdığını, ...’nin de gelerek "Ne yapıyorsun?" diyerek tepki gösterdiğini, olayı..."ye anlattığını, ...’nin ...’e vurmaya başladığını, İzmir Adli Tıp Kurumu Şube Müdürlüğünün 23.09.2010 tarihli raporuna göre; ...’in anüs ve sfinkterinin pek hafif, gevşek olduğu, akut ve kronik livatanın maddi bulgularına emare olabilecek anüs çevresinde ekimoz, ödem, yırtık ve fissür gibi tıbbi bulguların görülmediği, alt dudağında pek hafif ekimoz ve sol ön kolunda 1x1 cm uzunluğunda hafif ekimoz görüldüğü, yetişkin insanlarda anal yolla rıza ve itina ile yapılan cinsel eylemlerde livatanın kesin maddi bulgularına rastlanılmayacağı, Adli Tıp Kurumu İzmir Biyoloji İhtisas Dairesinin 27.10.2010 tarihli raporunda; ...’in külotundan alınan örnekler ve ...’den alınan anal sürüntü örneğinde herhangi bir sperm hücresi görülmediği, bu dosyanın sanığı ... hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün Yargıtay 14. Ceza Dairesince 26.03.2013 tarihli ve 56-3318 sayılı kararıyla onanmak suretiyle kesinleştiği,
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 04.06.2020 tarihli ve 15170-2083 sayılı iddianamesi ile; 1969 doğumlu Ayhan Kocabay isimli kişinin mağdurenin üvey babası olduğu, 10.01.2019 tarihinden önce bir çok kez...’nin olmadığı zamanlarda sanığın, orta düzeyde gelişim geriliği olduğu için kendisini savunamayan mağdureye karşı iş yerinde ve ikametinde vücuduna organ sokmak suretiyle bir çok kez cinsel saldırıda bulunduğu, mağdurenin alınan doktor raporunda hymende eski yırtık ve anal bölgede ekimoz olduğunun belirtildiği iddiasıyla TCK’nın 102/2, 102/3.a, 102/3.c, 43/2 ve 53. maddeleri uyarınca dava açıldığı,
Anlaşılmaktadır.
Katılan mağdure Kollukta; iki hafta önce Pazar günü sabah uyandığını, annesi katılan ... ve sanıkla birlikte kahvaltı yaptıklarını, kendisinin tablet oynamak için oturma odasına geçtiğini, sanığın biraz sonra yanına geldiğini, kazağının önünün hafifçe açık olduğunu, sanığın orayı öptüğünü, "…..’na kurban olayım." dediğini, (Katılan mağdurenin eliyle parmak hareketi yaparak "Parmağını böyle içine sokuyor." dediği belirtilmiştir.), bir yandan da sanığın kendisini öptüğünü, (Katılan mağdurenin sol kalçasını gösterip sanığın orayı öptüğünü ifade ettiği belirtilmiştir.) sonra sanığın, yanından ayrılıp odasına gittiğini, annesiyle sanığın bir akşam önce kavga ettiklerini öğrendiğini, ancak kendisinin bunu görmediğini, ardından sanığın bir daha eve gelmediğini, psikolog tarafından sanıkla akrabalık bağının sorulması üzerine; sanığın, babası olduğunu, sanığın çok eskiden beri yatağına gelip kendisini arkadan yaptığını, psikolog tarafından sanığın kendisine ne yaptığının ve sanığın cinsel organını görüp görmediğinin sorulması üzerine; sanığın cinsel organını arkasına soktuğunu, sanığın pipisini gördüğünü, sanığın sürekli kendisini yanına çağırdığını, dudağından öptüğünü, odada giyindiği esnada sanığın geldiğini, sanıktan ellememesini istemesine rağmen sanığın, bacağını sıkmadan okşadığını, çok okşadığını ve gittiğini, daha önce arabada sanığın parmağını soktuğunu, sanığın "Bunları kimseye, annene anlatma. Döverim." dediğini, kendisinin de korktuğunu, ancak sanığın daha önce kendisini saçından tutup sürüklediğini, bazen de tokat attığını, sanığın her gelmesinde kumbarasına para attığını, kendisinin susması için telefon kontörü de aldığını, bir hafta önce sanığın kendisini telefonla aradığını, "Alo, alo." dediğini, sanıkla konuşmadığını, sonra sanığın kendisine telefonla mesaj gönderdiğini, "Kimsin?" yazdığını, bu hususları tanık... öğretmene anlattığını, onun da sanığa kızdığını ("Sanık çok ceza alsın. Hapse girsin." şeklinde beyanda bulunduğu belirtilmiştir.),
Mahkemede; sanığın, üvey babası olduğunu, tam olarak hatırlamadığı bir tarihte annesinin cenazeye gittiğini, kendisinin odasında olduğunu, okuldan çıkıp eve gittiğini, kıyafetlerini değiştirdiğini, iç çamaşırlarının üzerinde bulunduğunu, üstüne ve altına kıyafet giydiğini, ev kıyafetlerini giymeden sanığın odaya girdiğini, kendisine "Eğil." dediğini, kendisinin eğildiğini, sanığın, arkasından cinsel organını sokup vajinasını okşadığını, bu eylemi bir kez yaptığını, başka zamanlarda yapmadığını (Yerel Mahkemece yapılan gözlemde katılan mağdurenin ifade vermekte zorlandığı, sürekli ellerini salladığı, sorulan sorulara yanıt veremediği, mahkemenin ısrarı ile cevap verebildiği, mevcut hâliyle akli yönden engelli olduğunun anlaşıldığı belirtilmiştir.),
Bilirkişiden sorulması üzerine; katılan mağdurenin bazı sorulara amacına uygun cevaplar verebilmekle birlikte tam olarak olayların kronolojik sırasını ifade etmekte zorlandığını, görüşme sırasında duruşmada anlattıklarına benzer şekilde tutarlı ifadelerde bulunduğunun gözlemlediğini,
Katılan ... Gül 22.03.2016 tarihinde Kollukta; katılan mağdure okuldan geldiğinde ona ne olduğunu sorduğunu, katılan mağdurenin kahvaltı yaptıkları gün sanığın, göğsünden öptüğünü, cinsel organını ellediğini söylediğini, ona "Sonra ne yaptı?" şeklinde soru yönelttiğini, katılan mağdurenin "Dayım öldüğü zaman yapmıştı." şeklinde cevap verdiğini, sanığın kendisine ne yaptığını katılan mağdureye sorduğunu, katılan mağdurenin, 4 yıl önce evde mayosunu çıkardığı esnada sanığın odaya girdiğini, "Yatağın üzerine uzan. Acımayacak." demesi üzerine yatağın üzerine uzandığını, sanığın pantolonunu çıkarıp cinsel organını arkadan soktuğunu, sanığa "Acıdı." dediğini, sanığın "Sus acımayacak." şeklinde cevap verdiğini, ardından giyinerek evden çıktıklarını belirttiğini, "Bu şekilde önden veya arkadan başka bir olay yapmadı." şeklinde konuştuğunu, başka zamanlarda ise sanığın sürekli gece odasına geldiğini, uyandırıp önden ve arkadan parmak attığını söylediğini, ancak en son ne zaman yaptığını katılan mağdurenin bilemediğini, ayrıca katılan mağdurenin, sanığın kendi cinsel organını çıkarıp "Elle." dediğini aktardığını, katılan mağdureye sanığın kendisine cinsel organını soktuğunda bir şey akıp akmadığını, kan gelip gelmediğini sorduğunu, katılan mağdurenin "Bilmiyorum." şeklinde cevap verdiğini, bir diğer zamanda ise sanığın odasına gelerek iç çamaşırını çıkarıp poposunu öptüğünü, ayrıca mutfakta da öptüğünü ve göğüslerini de sıktığını, arabada da sanığın, cinsel organını ellediğini, "Senin …’na kurban olayım." dediğini katılan mağdureden öğrendiğini, gece uyudukları esnada sanığın yanından kalktığını, tekrar yatağa döndüğünde ona nereye gittiğini sorduğunu, sanığın kendisine "...’in üzeri açılmış. Üzerini örttüm." şeklinde cevap verdiğini, sanıktan şüphelenmediğini, olayı öğrendiğinde başkalarının duymasını istememesi ve rezil olup sanığın kendilerine zarar vereceğini düşünmesi nedenleriyle polise bilgi vermediğini,
Mahkemede; 2016 yılının Şubat ayında evde olduklarını, kendisinin mutfakta hazırlık yaptığını, katılan mağdurenin oturma odasında tabletle oynadığını, sanığın oturma odasında olduğunu, bir ara mutfaktan oturma odasına geçtiğini, sanığın koltukta oturmakta olan katılan mağdurenin üzerine doğru eğildiğini gördüğünü, ancak cinsel yönden bir davranışını görmediğini, kendisini gören sanığın yan tarafa kaydığını, o esnada sanığın ve katılan mağdurenin giyinik olduklarını, ancak katılan mağdurenin tişörtünün göğüs kısmının biraz açık olduğunu, o sırada sanığın ne yaptığını bilmediğini, ancak sanığın cinsel yönden hiçbir davranışını görmediğini, akşam baş başa kalınca sanığa "Ne olur kızım ..."e dokunma." dediğini, sanığın "Ben kendisine hiç bir şey yapmadım. Bana iftira atıyorsunuz." şeklinde cevap verdiğini, bu konuşmanın ardından sanığın artık eve gelmeyeceğini, evin ihtiyaçlarını ise karşılamaya devam edeceğini söylediğini, sabah olunca da evi terk ettiğini, özel eğitim alan katılan mağdurenin eğitim sırasında sanığın yaptığı cinsel saldırıları okul görevlilerine anlattığını onlardan öğrendiğini, ardından katılan mağdurenin okuldan geldiğini, katılan mağdureye sanığın kendisine ne yaptığını sorması üzerine katılan mağdurenin, cenazenin olduğu zamanda sanıkla evde yalnız kaldıklarını, kıyafetini değiştirirken sanığın, kendisine soyunmasını söylediğini, yatağın üzerine doğru eğip cinsel organını arkadan soktuğunu anlattığını, katılan mağdureden bu olayı duyunca ne yapacağını şaşırdığını, bu olayın borçlarla hiçbir ilgisinin bulunmadığını, sanığın savunmasında geçtiği şekilde ikinci eşinin de katılan mağdureye karşı cinsel saldırıda bulunduğunu, o olayı gözüyle gördüğünü, polisteki ifadesinin daha doğru ve ayrıntılı olduğunu, aradan süre geçtiği için bir kısmını unuttuğunu,
Tanık ... 23.03.2016 tarihinde Kollukta; 3-4 gün önce katılan ...’nin kendisini telefonla aradığını, "Borçlarını ödesin. Tüm her suçlamayı kapatır, Allah’a havale ederim." dediğini, daha önce katılan ...’nin kendisini telefonla aradığında ise katılan mağdurenin tacize uğradığından şüphelendiğini, 06.03.2016 tarihinde evin salon kısmında sanığın katılan mağdureyi öptüğünü gördüğünü ifade ettiğini,
Mahkemede; cinsel saldırı eylemini görmediğini, ara sıra sanık, katılan ve katılan mağdurenin ailece evlerine gelip gittiğini, sanığın katılan mağdureye öz babası gibi davrandığını, bir sorun ya da şikâyet olduğunu duymadığını, bu olaydan sonra katılan ..."yi telefonla aradığını, aralarını bulmak istediğini, ...’nin telefonda kendisine "Çok borcum var. Borçların hepsini temizlesin. Ben de şikâyetçi olmam." dediğini, kendisinin sağır ve dilsiz bir kız kardeşinin olduğunu ve birlikte kaldıklarını, katılan ...’ye "Eğer benim eşim kız kardeşime karşı böyle bir eylemde bulunsaydı bana trilyonları verse vazgeçmezdim. Sen nasıl vazgeçersin eğer böyle bir şey varsa?" dediğini, katılan ...’nin kendisine "Ben çok mağdurum. Borcum çok." şeklinde cevap verdiğini, ancak iftira ettiğine dair bir şey söylemediğini, fakat bu konuşma üzerine katılan ...’nin sanığa iftira attığını düşündüğünü, soruşturma aşamasındaki beyanının doğru olduğunu, sürekli birbirlerini aramaları nedeniyle kimin ilk önce aradığını karıştırmış olabileceğini, sanık müdafisinin talebiyle sorulması üzerine; katılan ...’nin telefon konuşmaları esnasında sanığın katılan mağdureyi salonda öptüğünü gördüğünü söylediğini,
Tanık ... Mahkemede; Batı Anadolu Zihinsel Engelliler Özel Eğitim Okulunda psikolog olarak çalıştığını, tam olarak hatırlamadığı bir zamanda katılan mağdurenin annesi katılan ...’nin okul müdürü tanık ..."yi telefonla arayıp olayı anlattığını öğrendiğini, ertesi gün katılan mağdure okula geldiğinde kendisi, okul müdürü tanık ... ve okulda öğretmen olan tanık ... Ecer’in katılan mağdureyle görüşmek üzere bir odaya geçtiklerini, katılan mağdureye doğrudan sorular sormadan ondan olayı anlatmasını istediklerini, sanıkla aralarında ne yaşandığını sorduklarını, katılan mağdurenin, zaman zaman akşamları annesi... uyuduktan sonra sanığın odasına geldiğini, arkadan kendisine sarılıp cinsel organını poposuna değdirdiğini, ayrıca salonda bir defasında oturduğu sırada sanığın göğüslerine dokunduğunu ve dudağından öptüğünü söylediğini, o gün annesi... mutfaktayken kendisi ve sanığın odada oturduklarını, o esnada bu olayın olduğunu anlattığını, bir defasında da annesi...’nin bir cenazeye gittiğini, evde sanıkla yalnız kaldıklarını, sanığın kendisiyle anal yoldan ilişkiye girdiğini, cinsel organını soktuğunu ifade ettiğini, katılan mağdurenin daha önce de cinsel tacize maruz kalması nedeniyle bu olayın anlamını bildiğini, bunun bilinciyle kendilerine olayı anlattığını, tanıktan sorulması üzerine; göğse dokunma olayının bir defa yaşandığını katılan mağdurenin anlattığını, olayı anlattığı gün katılan mağdurenin ağladığını, bu yüzden onun üzerine gitmek istemediklerini, olayın ayrıntılarını sormadıklarını, ayrıca katılan mağdurenin bu olayı korktuğu için annesi katılan ...’ye söyleyemediğini de kendilerine ifade ettiğini, sanık müdafisinin talebi üzerine tanıktan sorulması üzerine; kendisinin psikolog olduğunu, bu nedenle mesleği gereği işini objektif olarak yaptığını, objektifliğini kaybetmediğini, olay nasıl olmuşsa o şekilde anlattığını, katılan mağdureyle yaptıkları görüşmede onun yönlendirildiğini hissetmediğini, ayrıca kendilerine bu olayı anlatmadan önce katılan mağdurenin zaman zaman okulda krizler geçirdiğini, hatta bir defasında el kemiğini kırdığını, bunu kullandığı ilaçlara bağladıklarını, ancak sonradan istismar olaylarını anlatması üzerine söz konusu krizleri bu olaylara bağladıklarını, katılan ... aramadan önce bu olayı katılan mağdureden duymadıklarını ve hissetmediklerini, tanığa sorulması üzerine; katılan mağdurenin daha önce yaşamış olduğu cinsel tacizi kendilerine anlatmadığını, o olayı kendilerine katılan ...’nin anlattığını, bu nedenle o olayın ayrıntısını bilmediğini,
Tanık ... Mahkemede; katılan mağdurenin öğretmeni olduğunu, okul müdürü tanık ...’nin gelerek katılan ...’nin akşam telefon ettiğini, katılan mağdureyle ilgili bazı sorunlar yaşandığını anlattığını, bunun üzerine katılan mağdureyi müdür odasına alıp onunla görüştüklerini, ona neler yaşandığını, sanığın kendisine ne yaptığını sorduklarını, katılan mağdurenin, babası olan sanığın gelerek göğüslerine dokunduğunu, dudağından öptüğünü, bir defasında kıyafetlerini çıkarırken kendisine yaklaşıp anal yoldan tecavüz ettiğini, yine bir defasında arabada vajinasına dokunduğunu anlattığını, ancak bunları anlatırken sürekli bir kriz hâlinde bulunduğunu, sürekli "Korkuyorum." dediğini, sanık müdafisinin talebiyle sorulması üzerine; katılan mağdureye olayı kendilerinin sorduğunu, onun anlatmaya başladığını, zaman zaman katılan mağdurenin durduğunu, o durdukça "Başka ne oldu?" diyerek soru sorduklarını, bu şekilde katılan mağdurenin olayları anlatmaya devam ettiğini, olayı katılan ... telefonla haber vermeden önce bilmediklerini, ancak katılan mağdurenin okuldayken kötü bir durumda olduğunu, sürekli ağladığını, hatta okulun şoförünü gördüğünde de kaçtığını, bir önceki okulunda da katılan mağdurenin öğretmeni olduğunu, katılan mağdurenin zihinsel engelli olup yönlendirmeye açık birisi olmadığını, birisi yönlendirse bile katılan mağdurenin bildiğini anlatacağını, olayı anlattığı gün kendisinde bir yönlendirme hissetmediklerini, daha önce katılan ...’den katılan mağdurenin, bir önceki üvey babasının da cinsel istismarına maruz kaldığını öğrendiklerini, ancak diğer olayın ayrıntısını bilmediğini,
Tanık ... Mahkemede; okul müdürü olduğunu, katılan ...’nin telefonla aramasıyla durumdan haberdar olduğunu, ...’nin, katılan mağdureyi sanıkla uygunsuz bir şekilde yakaladığını ve sanığın evden gittiğini söylediğini, "İçeri girdiğimde ... üzerini düzeltti. Ağzını sildi." dediğini, onlara "Ne yapıyorsunuz?" şeklinde soru yönelttiğini, katılan mağdure ve sanığın ise "Akvaryuma bakıyoruz." dediklerini anlattığını, ertesi gün katılan mağdureyle konuştuklarını, katılan mağdurenin kendileri sormadan "Babam evden gitti." dediğini, kendilerinin katılan mağdureye "Baban gitti mi?" şeklinde soru yönelttiklerini, "Akşam annen aradı." dediklerini, ardından katılan mağdurenin kendilerine daha önce yaşadıklarıyla ilgili her şeyi anlattığını, sanığın, geceleri katılan ... uyuduğunda, üzerini örtmek için geldiğini, göğsünü ellediğini, pijamasının içine elini soktuğunu, arkadan kendisine yaklaştığını ifade ettiğini, yine daha önce de mutfakta sanığın "Eğil." dediğini, arkadan kendisine yaklaştığını ifade ettiğini, çok daha önceki bir zamanda annesi katılan ...’nin cenazeye gittiğini, kendisinin okuldan gelip üzerini değiştirdiğini, o esnada sanığın yanına gelerek kendisiyle anal yoldan birlikte olduğunu ifade ettiğini, hatta cinsel organını poposuna soktuğunu söylediğini, sanığın "Canın acımaz." demesine rağmen canının çok acıdığını da ifade ettiğini, yine başka bir zaman ise sanığın bir arkadaşını araçla bıraktıktan sonra elini kendisinin pantolonunun içerisine soktuğunu söylediğini, ayrıca sanığın cinsel organını kendisine ellettiğini ifade ettiğini, fırsat bulduğunda ise sanığın, kendisini elle taciz ettiğini, öpmek istediğini, göğsüne dokunduğunu söylediğini, katılan mağdurenin zihinsel engelli olması nedeniyle yönlendirme üzerine beyanda bulunmasının mümkün olmadığını, zira konuşurken de devamlı "Babam." dediğini, kendilerinin katılan mağdureye "O baban değil." dediklerini, ancak katılan mağdurenin "Babam." demeye devam ettiğini, hatta sanığın evden gitmesi nedeniyle katılan mağdurenin üzgün olduğunu, katılan mağdurenin bazen problemli zamanlarının bulunduğunu, ... aramadan önce ara ara eve birilerinin gelerek kendilerini rahatsız edeceğini zanneden davranışlar sergilediğini,
Tanık Sezgin Çekener Mahkemede; sanığın, uzaktan akrabaları katılan mağdureye cinsel saldırıda bulunduğunu duyduğunu, ayrıntısını bilmediğini, babasının 11.08.2012 tarihinde vefat ettiğini, babasının öldüğü Cumartesi günü ve sonraki Pazar günleri sanığın taziye evinde olduğunu, bu iki gün içerisinde bir ara sanığın yaklaşık 30-40 dakika kaybolduğunu, ancak bunun hangi gün olduğunu anımsayamadığını, sanığın cenaze evinde hangi saatler arasında kaldığını bilmediğini, sanığın öğleden sonra akşama yakın bir vakitte geldiğini, saat kaçta ayrıldığına ise dikkat etmediğini, Pazar günü öğle sıralarında cenazeyi defnettiklerini, öğleden sonra 15.00-15.30’a kadar yanlarında olduğunu hatırladığını,
Tanık ... Mahkemede; sanıkla ailecek görüştüklerini, sanığın katılan mağdureyi öz kızı gibi sevdiğini, katılan mağdurenin de sanığı öz babasından daha fazla sevdiğini, sanığın sürekli katılan mağdureyle ilgilendiğini, ona baba şefkati gösterdiğini, katılan ...’nin katılan mağdureye kızdığı veya onunla tartıştıkları zamanlarda "Seni babana göndereceğim." diyerek tehdit ettiğini, iddiaları sanıktan duyduğunu, ayrıntısını bilmediğini, sanığın iftiraya maruz kaldığını kendisine ifade ettiğini, onun tecavüzle suçlandığını söylediğine inanamadığını, sanıkla nakliye şirketinde birlikte çalıştıklarını, 2013 yılının 10-20 Ağustos tarihleri arasında bir gün sanığın işe gelmediğini, telefonla arayıp sorduğunda eşinin dayısının vefat etmesi nedeniyle cenazede olduğunu söylediğini, o gün sanığın işe gelmediğini,
Tanık ... Mahkemede; sanıkla eşi tanık ... vasıtasıyla tanıştıklarını, daha sonra ailecek görüşmeye başladıklarını, hâlâ da görüştüklerini, sanığın katılan mağdureye babası gibi davrandığını, sanığı katılan mağdurenin babası zannettiğini, bir yıl önce hatırlayamadığı bir zaman hep birlikte pikniğe gittiklerini, katılan ...’nin, katılan mağdureye "Seni babana göndereceğim." dediğini, bunun üzerine kendisinin ...’ye "Niye böyle söylüyor?" şeklinde soru sorduğunu, ...’nin "Behçet ..."in üvey babası. O nedenle öyle söylüyor." şeklinde cevap verdiğini, sanığın katılan mağdureye karşı cinsel saldırı teşkil edecek hiçbir eylemine tanık olmadığını, ayrıca ondan şüphelenmediğini,
Beyan etmişlerdir.
Sanık Kollukta; şoför olarak çalıştığını, 2010 yılında resmî nikâhlı eşinden ayrıldığını, katılan ...’yle bir arkadaşı aracılığıyla tanıştığını, ...’nin kızıyla birlikte kaldığını söylediğini, ...’nin evine gidip onunla konuştuğunu, sonra ayrı bir ev tutup birlikte yaşamaya başladıklarını, ...’den öğrendiğine göre; katılan mağdurenin 18-19 yaşlarında olduğunu, fıtık ameliyatında narkozun katılan mağdureye fazla verildiğini, bu yüzden beyninin gelişmediğini, katılan mağdureyi ilk gördüğünde onun normal bir insan gibi konuştuğunu fark ettiğini, bir süre sonra hep birlikte farklı bir eve taşındıklarını, evin masraflarını kendisinin karşıladığını, ...’den kendisiyle yaptığı evliliğin üçüncü evlilik olduğunu öğrendiğini, katılan mağdurenin öz babasının aşırı alkol tüketmesi nedeniyle ondan boşandığını, ikinci eşinin ise katılan mağdureye tecavüz etmesi nedeniyle ikinci eşinin tutuklandığını ve ayrıldıklarını...’nin anlattığını, ...’nin ev hanımı olduğunu, katılan mağdure evde olduğu sürece...’nin onun yanından ayrılmadığını, katılan mağdurenin dayısının 4 yıl önce öldüğünü, ailecek denize gitmeleri dışında katılan mağdureyi mayolu görmediğini, işten geldiği zamanlarda montunu katılan mağdurenin odasındaki askıya astığını, 4 yıl önce katılan mağdureye karşı herhangi bir cinsel davranışta bulunmadığını, iki hafta önce...’ye sadece buzdolabı almasını söylemesine rağmen...’nin ayrıca televizyon ve mobilya da alarak gereksiz harcama yaptığını, bu sebeple iki hafta önce tartıştıklarını, tartışma olayının sabahında... ve katılan mağdureyle birlikte kahvaltı yaptıklarını, sonra katılan mağdurenin tabletle oynamak için salona geçtiğini, katılan mağdurenin salonda oturduğu yerin yanında akvaryum olduğunu, kendisinin akvaryuma bakmaya gittiğini, katılan mağdurenin tablete bakarak güldüğünü, katılan mağdurenin neye baktığını görmek için eğildiği esnada...’nin içeri girdiğini, katılan mağdurenin kıyafetlerinin üst kısmının biraz açık olduğunu, ...’nin "Sen benim kızımın göğüslerine nasıl bakarsın?" diyerek bağırmaya başladığını, ...’ye tablete baktığını söylediğini, ancak...’nin "Sen kızıma baktın." dediğini, biraz daha tartıştıktan sonra evden ayrıldığını ve tekrar eve uğramadığını, ... odaya girmeden önce katılan mağdurenin göğüslerini öpmediğini, "….’na kurban olayım." şeklinde bir cümle sarf etmediğini, onu ve kalçasını öpmediğini, cinsel organına parmak sokmadığını, bazen katılan mağdurenin kendisini arabayla gezdirmesini istediğini, kendisinin genelde bir arkadaşını arabayla evine bıraktığını, katılan mağdurenin de yanlarında olduğunu, yolculuklarının sadece 10 dakika sürdüğünü, ardından katılan mağdureyle eve döndüklerini, yalnız kaldıkları bu zamanlarda katılan mağdureye tacizde ve cinsel saldırıda bulunmadığını, onu dövmediğini, saçından tutup sürüklemediğini, ona tokat atmadığını, işten geldiği her gün katılan mağdureye bozuk para verdiğini, katılan mağdurenin de bozuk paraları kumbarasına attığını, ara sıra da katılann mağdurenin telefonuna kontör aldığını, ancak bunları yapmasının sebebinin katılan mağdurenin susmasını sağlamak olmadığını, arkadaşı ...’un evine gittiğinde onun eşi tanık ...’un kendisine "... borçlar ödenirse şikâyetten vazgeçeceğini söyledi." dediğini, bu nedenle 09.03.2016 tarihinde savcılığa giderek... hakkında şikâyette bulunduğunu, iftiraya maruz kaldığını,
Tutuklanması istemiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hâkimliğinde; katılan ...’yle birlikte yaşadığını, katılan mağdurenin de kendileriyle birlikte kaldığını, katılan ...’nin kendisini suçladığı günden sonra, yani 06.03.2016 tarihinden itibaren katılan ve katılan mağdureden ayrı yaşadığını, katılan ...’nin kendisini dinlemeyerek eve eşya aldığını, borçları ödemekte zorlandıklarını, evde sadece kendisinin çalıştığını, katılan ...’nin sadece babasından kalan maaşı aldığını, borç nedeniyle iftiraya uğradığını düşündüğünü,
Mahkemede; katılan ...’yle 4 yıl evli kaldıklarını, bu süre içerisinde...’nin 2010 yılının son aylarında bankadan 5.000 TL kredi çektiğini, ona kefil olduğunu, parayı evin ihtiyaçları için kullandıklarını, fakat taksitleri ödeyemediklerini, daha sonra katılan ...’nin eve eşya aldığını, kredi borcunu ve eşya taksitlerini ödeyememesi nedeniyle katılan ...’nin kendisi hakkında iftirada bulunduğunu, katılan mağdureye karşı cinsel saldırıda bulunmadığını, katılan ...’nin ikinci kocasına da aynı şekilde iftira atmış olduğunu, katılan mağdurenin kendisini savunamayacak derecede zihinsel engelinin bulunduğunu, katılan ... kendisine ne öğüt verirse katılan mağdurenin onu yaptığını, sürekli annesinin sözünü dinlediğini, başkalarının sözlerini ise dinlemediğini, cenazenin olduğu gün katılan mağdureyle baş başa kalmadıklarını, kendisinin işte olduğunu, işten çıktıktan sonra cenaze evine gittiğini, Pazar günü saat 18.00’a kadar cenaze evinde olduğunu,
Savunmuştur.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun "Cinsel saldırı" başlığını taşıyan 102. maddesi;
"1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda, yedi yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı,
d) Silâhla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
4) Suçun işlenmesi sırasında mağdurun direncinin kırılmasını sağlayacak ölçünün ötesinde cebir kullanılması durumunda kişi ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılır.
5) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, on yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur." şeklinde iken, 28.06.2014 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"un 58. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu;
"(1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
(3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,
d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
e) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(5) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur." hâlini almıştır.
Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan maddenin ilk fıkrasında cinsel saldırı suçunun temel şekli düzenlenmiş, ikinci fıkrasında ise vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi, suçun temel şekline nazaran daha ağır cezayı gerektiren nitelikli bir hâl olarak yaptırıma bağlanmıştır.
Korunan hukukî değerin, kişilerin cinsel özgürlüğü ve dokunulmazlığı olduğu cinsel saldırı suçunda failin ve mağdurun, kadın ya da erkek, evli veya bekâr olması mümkündür. Fail ile mağdurun farklı ya da aynı cinsiyetten olması da önemli değildir. Ancak, TCK’nın 102. maddesinde düzenlenen cinsel saldırı suçunun mağdurunun on sekiz yaşını tamamlamış olması gerekir.
Öte yandan, amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" şeklinde, Latince"de ise "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Katılan mağdurenin Kollukta; Pazar günü sabah annesi katılan ... ve sanıkla birlikte kahvaltı yaptıklarını, kendisinin tablet oynamak için oturma odasına geçtiğini, sanığın biraz sonra yanına geldiğini, kazağının önünün hafifçe açık olduğunu, sanığın orayı öptüğünü, "...’na kurban olayım." dediğini, sanığın kendisine parmağını soktuğunu, bir yandan da, sol kalçasını öptüğünü, sonra sanığın yanından ayrılıp odasına gittiğini, sanığın çok eskiden beri yatağına gelip kendisini arkadan yaptığını, cinsel organını arkasına soktuğunu, sanığın pipisini gördüğünü, sanığın sürekli kendisini yanına çağırdığını, dudağından öptüğünü, odada giyindiği esnada sanığın geldiğini, sanıktan ellememesini istemesine rağmen sanığın, bacağını sıkmaksızın çokça okşadığını ve gittiğini, daha önce arabada bulundukları esnada sanığın parmağını soktuğunu, kendisine "Bunları kimseye, annene anlatma. Döverim." dediğini, kendisinin de korktuğunu, sanığın eve her gelmesinde kumbarasına para attığını, kendisinin susması için telefon kontörü de aldığını, Mahkemede; tam olarak hatırlamadığı bir tarihte annesinin cenazeye gittiğini, kendisinin okuldan çıkıp eve gittiğini, odada kıyafetlerini değiştirdiğini, iç çamaşırlarının üzerinde bulunduğunu, üstüne ve altına kıyafet giydiği esnada sanığın odaya girdiğini, kendisine "Eğil." dediğini, kendisinin eğildiğini, sanığın, arkasından cinsel organını sokup vajinasını okşadığını, bu eylemi bir kez yaptığını, başka zamanlarda yapmadığını iddia ettiği, sanığın, hep birlikte denize gitmeleri dışında katılan mağdureyi mayolu görmediğini, kendisinin şikâyet edilmesinden iki hafta önce...’yle aralarında harcamalar konusunda tartışma çıktığını, tartışma olayının sabahında... ve katılan mağdureyle birlikte kahvaltı yaptıklarını, sonra katılan mağdurenin tabletle oynamak için salona geçtiğini, katılan mağdurenin salonda oturduğu yerin yanında akvaryum olduğunu, kendisinin akvaryuma bakmaya gittiğini, katılan mağdurenin tablete bakarak güldüğünü, katılan mağdurenin neye baktığını görmek için eğildiği esnada...’nin içeri girdiğini, katılan mağdurenin kıyafetlerinin üst kısmının biraz açık olduğunu, ...’nin kendisine hitaben "Sen benim kızımın göğüslerine nasıl bakarsın?" diyerek bağırmaya başladığını, ..."ye tablete baktığını söylemesine rağmen..."nin "Sen kızıma baktın." dediğini, biraz tartıştıktan sonra evden ayrıldığını, tekrar eve uğramadığını, bazen katılan mağdurenin kendisini arabayla gezdirmesini istediğini, kendisinin genelde katılan mağdure de arabadayken arkadaşını evine bıraktığını, 10 dakika süren yolculuktan sonra katılan mağdureyle eve döndüklerini, yalnız kaldıkları bu zamanlarda katılan mağdureye taciz veya cinsel saldırıda bulunmadığını, işten geldiği her gün katılan mağdureye bozuk para verdiğini, katılan mağdurenin de bozuk paraları kumbarasına attığını, ara sıra da katılan mağdurenin telefonuna kontör aldığını ancak bunları katılan mağdurenin susması için yapmadığını, katılan mağdurenin, katılan ... kendisine ne öğüt verirse onu yaptığını, başkalarının sözlerini dinlemediğini, cenazenin olduğu gün katılan mağdureyle baş başa kalmadıklarını, kendisinin işte olduğunu, işten çıktıktan sonra cenaze evine gittiğini, Pazar günü saat 18.00’a kadar cenaze evinde olduğunu savunduğu anlaşılan olayda;
Uzun süredir katılan ve katılan mağdureyle birlikte yaşayan sanığın, kendi bilgisi dışında katılanın eşya satın alarak borçlandığını, bu yüzden tartıştıklarını, ertesi gün kahvaltı yaptıktan sonra salonda bulunan katılan mağdurenin tabletine baktığı esnada katılanın gelerek kendisine "Sen benim kızımın göğsüne nasıl bakarsın?" şeklinde tepki gösterdiğini, ardından kendisinin evi terk ederek katılan hakkında 10.03.2016 tarihinde suç duyurusunda bulunduğunu ifade etmesi, söz konusu ifadesinde katılanın kendisine "Seni mahkemelerde süründüreceğim. Şerefinle, onurunla oynayacağım. İnsan içine çıkamayacak hâle geleceksin." şeklinde sözler söylediğini belirtmesi, sanığın, katılanla borç meseleleri yüzünden tartıştıkları yönündeki beyanının, tanık...’nın, katılan ..."yle konuştuğunu, ..."nin, sanığın borçları ödemesini istediğini ifade ettiği yönündeki beyanıyla da uyumlu olması, katılan ..."nin Kollukta, katılan mağdureyle görüştüğünde katılan mağdurenin, sanığın gelerek göğsünden öptüğünü ifade ettiğini belirtirken, tanık...’yla konuşmasında sanığın katılan mağdureyi öptüğünü gördüğünü, Mahkemede ise sanığın katılan mağdurenin üzerine eğildiğini ancak cinsel bir eylemini görmediğini ifade ederek aynı hususa ilişkin çelişkili ve tutarsız açıklamalarda bulunması, katılan mağdurenin soruşturma aşamasında sanığın parmağını cinsel organına soktuğunu belirtmesine karşın alınan raporlarda hymenin anuler yapıda ve intakt olduğunun mütalaa edilmesi, adli tıp raporunda zekâ geriliği bulunan katılan mağdurenin beyanlarına ana hatlarıyla itibar edilebileceğinin belirtilmesi, katılan mağdurenin soruşturma aşamasında ifadesinin alınması sırasında hazır bulunan psikoloğun, katılan mağdurenin kullanılmaya ve yönlendirilmeye açık olduğunu ifade etmesi, katılan mağdurenin kovuşturma aşamasındaki ifadesinde ve öğretmenleri olan tanıklar..., ... ve ...’le görüşmesindeki beyanında, annesi..."nin cenazeye gittiği bir gün kendisinin okuldan geldiğini, kıyafetlerini değiştirdiği esnada sanığın gelerek kendisiyle anal yoldan cinsel ilişkiye girdiğini beyan etmesine rağmen, cenazenin 11.08.2012 tarihinde olması, söz konusu tarihte okulun olmadığı, Cumartesi günü olması nedeniyle çelişkinin hasıl olması, tanıklar ... ve ...’ün sanığın, katılan mağdureyle ilişkilerinin baba-kız şeklinde olduğunu ifade etmeleri, tanık...’nın kovuşturma aşamasında katılanın, sanığa iftira attığı yönünde kendisinde kanaat oluştuğunu ifade etmesi, sanığın katılan hakkında suç duyurusunda bulunması nedeniyle aralarında husumet oluşması ve katılanın sanık hakkındaki iddialarını suç duyurusundan sonra adli mercilere intikal ettirmesi, sanığın istikrarlı bir şekilde aşamalarda suçlamaları kabul etmemesi, hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın katılan mağdureye karşı cinsel saldırı eylemlerini gerçekleştirdiğini gösteren kesin ve inandırıcı kanıt bulunmayıp, iddiaların şüphede kalması ve bu şüphenin de sanık lehine yorumlanması gerektiğinden, sanığa atılı zincirleme biçimde basit cinsel saldırı suçunun sabit olmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan yedi Ceza Genel Kurulu Üyesi; Sanığa atılı suçun sabit olduğu gerekçesiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 10.09.2019 tarihli ve 730-10726 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesinin 01.10.2018 tarihli ve 1737-1572 sayılı istinaf isteminin esastan reddine dair kararının, sanık ..."a atılı zincirleme biçimde basit cinsel saldırı suçunun sabit olmadığının gözetilmemesi nedeniyle istinaf isteminin kabulü yerine esastan reddedilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabul edilip, Özel Daire onama kararının kaldırılarak Bölge Adliye Mahkemesinin hükmünün bozulmasına karar verilmesi nedeniyle cezanın İNFAZININ DURDURULMASINA ve sanık ..."ın TAHLİYESİNE, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde derhal salıverilmesi için YAZI YAZILMASINA,
5- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 24.11.2020 tarihinde yapılan birinci müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından, 01.12.2020 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla, ulaşılan sonuca göre infazın durdurulması, sanığın tahliyesi bakımından ise oy birliğiyle karar verildi.