13. Hukuk Dairesi 2016/27791 E. , 2019/4135 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı ile 21.10.2013 tarihinde 75.000,00 TL. tutarında bireysel kredi sözleşmesi imzaladıklarını, ödemelerin süresinde yapılmaması sebebiyle davalıya muacceliyet ihtarnamesi gönderildiğini ve borçluya bu ihtarnamenin 12.05.2015 tarihinde bizzat tebliğ edildiğini, borçlunun borcunu ödememede ısrarcı olması nedeniyle ... 10. Tüketici Mahkemesi’nin 2015/23 Değ. İş. Sayılı Kararı ile borçlu aleyhine ihtiyati haciz kararı alındığını, 15.07.2015 tarihinde ... 30. İcra Müdürlüğü’nün 2015/15673 Sayılı Dosyası ile ihtiyati haciz kararının uygulanarak borçlu aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak borçlu tarafından yetkiye ve borca itiraz edildiğini, ... 30. İcra Müdürlüğü’nün 2015/15673 Sayılı Dosyasına yapılan itirazın iptali ile borçlu aleyhine alacağın en az %20"si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacı bankadan kullandığı bir kredinin mevcut olduğunu, ancak banka tarafından borç miktarı ve faiz miktarlarının fazla hesap edildiğini belirterek, haksız davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davalı tarafından ... 30. İcra Dairesi’nin 2015/15673 Sayılı dosyası’na yönelik itirazın kısmen iptaliyle, 5.959,37.-TL asıl alacak, 7.513,84.-TL faiz (muaccel hale gelen taksitlerin faizi) 484,37.-TL işlemiş temerrüt faizi, 1.167,18.-TL fon, 413,28.-TL gider vergisi ve 77,40.-TL ihtiyati haciz masrafı olmak üzere toplam 15.615,44.-TL üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, kabul edilen 5.959,37.-TL asıl alacak miktarı üzerinden İİK"nun 67. maddesi hükmü gereğince %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkemede, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını, ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, Baki/ Arslan, .../ Yılmaz, Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, ... 2011, s.472).
Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Yine HMK.nun 27.maddesinin 2. bendi c bölümünde de, hukuki dinlenilme hakkının “Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini” içerdiği açıklanarak bu husus vurgulanmıştır. Nitekim, 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece; gerekçeli kararın hüküm kısmında “fazlaya ilişkin talebin reddine" şeklinde hüküm kurulmuş ise de, davacının davalıdan tahsilini istediği ihtiyati haciz vekalet ücreti alacağı isteminin hangi hukuki nedenlerle reddedildiği hususunda her hangi bir açıklama ve gerekçe bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, yasanın aradığı anlamda ve denetime uygun gerekçeli bir kararın mevcut olmaması nedeniyle, mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.