Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2018/579
Karar No: 2020/489

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/579 Esas 2020/489 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2018/579 E.  ,  2020/489 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 10. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Sayısı : 121-150

    Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık ..."nın, 5237 sayılı TCK"nın 188/3-4, 31/3, 62, 52 ve 63. maddeleri gereğince 8 yıl 4 ay hapis ve 500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve mahsuba ilişkin Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 18.09.2014 tarihli ve 322-311 sayılı hükmün, sanık ve müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 13.02.2015 tarih ve 14669-6696 sayı ile;
    "Sanığın üzerinde ele geçirilen 4 paketçik halindeki 0,33 gramdan ibaret suç konusu eroini, savunmasının aksine, satacağına veya başkasına devredeceğine ilişkin kuşkuyu aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı gözetilmeden, sanık hakkında "kullanmak için uyarıcı madde bulundurma" yerine, suç niteliği yanlış belirlenerek "uyuşturucu madde ticareti yapma" suçundan hüküm kurulması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel Mahkeme ise 10.04.2015 tarih ve 121-150 sayı ile;
    "...Yargıtay bozma ilamında suça sürüklenen çocuğun eylemi kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçu olarak nitelendirilmiş ise de, suça sürüklenen çocuk bozma kararı sonrası alınan beyanı dahil aşamalardaki tüm savunmalarında uyuşturucu kullanmadığını beyan etmiştir. Suç tarihi itibarıyla uyuşturucu madde ticareti suçunun cezasının asgari 10 yıl olması nedeni ile hapis cezasının fazla olduğu düşünülebilir. Ancak uyuşturucu madde kullanımı ilkokul çağına kadar düşmüştür. Torbacı denen sokak satıcıları köşe başlarını tutarak uyuşturucu kullanan kişilerin kolaylıkla teminini sağlamaktadırlar. Diğer bir anlatımla alt sınırı 5 yıl hapis cezası olan suçun cezası 28.06.2015 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasa"nın 66. maddesi ile 10 yıla çıkarılmıştır. Hatta 04.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren 6638 sayılı Yasa"nın 11. maddesi ile TCK 188/4. maddesinde yapılan değişikliğe göre göre okul, yurt, hastane, kışla, ibadethane gibi yerlerde ve bunların 200 metre yakınında uyuşturucu madde satışında cezanın yarı oranında artırılması öngörülmüştür. Mahkememize yansıyan dosyalardan bilindiği üzere uyuşturucu madde satışı yapan sokak satıcılarının hiçbirisi üzerinde yüklü miktarda uyuşturucu taşıyarak bu işi yapmamaktadırlar. Kendilerine belirledikleri satış mahallinin yakınlarına satış için hazır hâle getirilmiş uyuşturucuları saklamakta, üzerlerine 1-2 paket uyuşturucu alarak veya hiç almayarak müşterileri beklemekte ve müşteri ile anlaştıktan sonra da sakladıkları yerden uyuşturucuyu alıp getirerek müşteriye vermektedirler. Ayrıca satış için hazırlanmış uyuşturucu da hiçbir zaman 1 gramı da geçmemektedir ve esrarın bir içimliği 10 TL"ye, eroinin bir içimliği de 20 TL"ye satılmaktadır. Ayrıca bu işin ticaretini yapanlar maddi imkansızlığı olan çocukları ve gençleri kullanmaktadırlar. Hiçbiri de yakalandığında kendilerine bu işi yaptıranları ifşa etmemektedir. Bu manada sanığın arkasında birilerinin olması kuvvetle muhtemeldir. Ancak kim ya da kimler olduğu hususunda bilgi verilmediğinden bunların tespiti de mümkün olmamaktadır. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında tüm aşamalarda uyuşturucu kullanmadığını beyan eden sanığın gece vakti sokakta 4 paket uyuşturucu ile yakalanması gözetildiğinde, uyuşturucu maddeleri satmak için bulundurduğu değerlendirilerek mahkememizin önceki kararında olduğu gibi sanığın uyuşturucu madde ticareti suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir." şeklindeki gerekçeyle bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
    Bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.06.2018 tarihli ve 179192 sayılı "Bozma" istekli tebliğnamesiyle dosya, 6763 sayılı Kanun"un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 10. Ceza Dairesince 10.10.2018 tarih ve 3529-6950 sayı ile; hükmün yargılama giderleri yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 01.11.2018 tarih ve 179192 sayı ile;
    "...Suça sürüklenen çocuk aşamalardaki savunmalarında suçlamayı kabul etmemiştir. Suça konu uyuşturucunun satış hâlinde ele geçirilmediği olay tutanağı ve tüm dosya kapsamına göre sabit olup, 4 paketçik hâlindeki 0,33 gramdan ibaret eroin miktar itibarıyla kullanma sınırları içerisindedir. Yüksek Dairenin 13.02.2015 tarihli bozma kararında da vurgulandığı üzere, suça sürüklenen çocuğun ele geçen uyuşturucuyu satacağına veya başkasına devredeceğine ilişkin kuşkuyu aşan yeterli ve kesin bir delil tüm dosya kapsamına göre bulunmamaktadır.
    Suçlamayı temelde kabul etmeyen suça sürüklenen çocuğun aşamalardaki değişen savunmaları, olayın meydana geldiği saat ile son dönemde benzer yöntemlere ilişkin mahkeme gerekçesinde yer alan hususlar, atılı suça ilişkin mevcut kuşkuyu ortadan kaldıracak mahiyet ve yeterlilikte değildir.
    Ele geçen suç eşyasının miktarı ve olay tutanağı içeriğine göre, kanıtlanan eylemin "uyuşturucu madde bulundurma" suçu olarak kabul edilmesi gerektiği ve bu nedenle Yüksek Dairenizin 10.10.2018 tarih ve 2018/3529 esas, 2018/6950 karar sayılı kararına yönelik olarak suça sürüklenen çocuk lehine itiraz yasa yoluna başvurulması gerektiği değerlendirilmiştir." görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 10. Dairesince 21.11.2018 tarih ve 5255-8234 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin "uyuşturucu madde ticareti yapma" suçunu mu yoksa "kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma" suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    05.07.2014 tarihli olay tutanağına göre; Mersin Emniyet Müdürlüğü Önleyici Hizmetler Şube Müdürlüğüne Bağlı Yunus ekiplerince, Mersin 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 2014/574 değişik iş sayılı önleme araması kararına istinaden 05.07.2014 tarihinde saat 19.00 sıralarında, Alsancak Mahallesi ara sokaklarında şüpheli araç ve şahıslara yönelik gerçekleştirilen çalışmalar esnasında, 76056. Sokak ile Soğuksu Caddesinin kesiştiği yerde görülen ve durumundan şüphelenilen şahsın yanına yaklaşıldığı, görevlileri fark eden şahsın yere parlak bir şeyler atıp elini pantolonunun sağ cebine soktuğu, görevlilerce durdurulan şahsın eli cebinden çıkarılıp kontrol edildiğinde, avucunun içinde her birinin daralı ağırlığı 0,5 gram olan, alüminyum folyoya sarılı, toplam (2) paket hâlinde eroin bulunduğunun görüldüğü, görevlilerce söz konusu uyuşturucu maddeler muhafaza altına alındıktan sonra şahsın yere attığı maddelerin kontrol edildiği ve söz konusu maddelerin de, her birinin daralı ağırlığı 0,5 gram gelen, alüminyum folyoya sarılı, toplam (2) paket hâlinde eroin olduklarının anlaşıldığı, sanık ... olduğu tespit edilen şahsın, önleme arama kararı uyarınca yapılan üst aramasında pantolonunun sol cebinde (3) adet 20 TL olmak üzere toplam 60 TL"nin ele geçirildiği, konu hakkında Cumhuriyet savcısına bilgi verildiğinde sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan işlem yapılması talimatının alındığı,
    Mersin 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 03.07.2014 tarihli ve 574 sayılı önleme araması kararının olay tarihini ve yerini kapsadığı,
    Antalya Kriminal Polis Laboratuvarınca düzenlenen 21.08.2014 tarihli rapora göre; sanıktan ele geçirilen toplam 0,6 gram ağırlığındaki maddenin (% 55 oranında) net 0,33 gram eroin içerdiği,
    Mersin Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğü Vücut İzi Geliştirme Laboratuvarı Büro Amirliğinin 15.07.2014 tarihli raporuna göre; suç konusu uyuşturucu maddelerin içerisinde bulunduğu materyaller üzerinde yapılan incelemede herhangi bir vücut izine rastlanılmadığı,
    Anlaşılmaktadır.
    Tutanak düzenleyici tanık ...; olay tarihinde uyuşturucu madde satışının yapıldığı adreslerde yunus ekipleri olarak devriye görevi gerçekleştirdiklerini, Soğuksu Caddesinden geçerken sanığı gördüklerini, kendilerini fark eden sanığın tedirgin davranışlar sergilemesi üzerine yanına yaklaştıklarını, görevlilerden tanık ...’in sanığın üzerini aramak için motordan indiğini, eli cebinde olan sanık elini dışarı çıkardığında avucundaki iki paket hâlindeki eroini ele geçirdiklerini, sanığın arkasını kontrol ettiklerinde ise yerde iki paket daha eroin bulduklarını, sanığın üst aramasında ayrıca 60 TL ele geçirdiklerini, olay tutanağının doğru olduğunu,
    Tutanak düzenleyicisi tanık ... ...; olay tarihinde devriye görevini gerçekleştirdikleri sırada sanığı gördüklerini, kendilerini fark eden sanığın yere bir şeyler atıp elini cebine soktuğunu, bunun üzerine sanığın yanına gittiklerini, sanıktan elini cebinden çıkarmasını ve açmasını istediğini, elini açan sanığın avucunun içinde alüminyum folyoya sarılı hâlde iki paket eroin bulunduğunu gördüğünü, ardından sanığın yere attığı şeyleri alıp incelediklerini ve bunlarında eroin olduğunu tespit ettiklerini, olay esnasında çevrede kaçan herhangi bir kimseyi görmediklerini, olay tutanağının doğru olduğunu, sanığın tedirgin davranışlar sergilemesi üzerine yanına gittiklerini,
    İfade etmişlerdir.
    Sanık savcılıkta; uyuşturucu madde kullanmadığını, olay günü saat 19.00 sıralarında karpuz almak için evden çıktığını, üzerinde annesinin verdiği 60 TL bulunduğunu, bu paranın 10 TL"si ile karpuz alıp geri kalan 50 TL ile de dişini çektireceğini, diş hekiminin verdiği ilaçları bitirdiği için dişini çektiremediğini, sokakta yürürken yanından tanımadığı bir şahsın geçtiğini, söz konusu şahsın polisleri fark etmesi üzerine cebinden çıkardığı paketleri önüne atıp kaçtığını, görevlilerin ise kaçan bu kişinin peşinden gitmeyip kendisini yakaladıklarını, atılı suçlamayı kabul etmediğini,
    Sorguda; suç tarihinde dişini çektirmek için doktora gittiğini, dişindeki iltihap ve şeker hastası olması nedeniyle diş hekiminin dişini çekmediğini, ilaç kullanması gerektiğini söylediğini, eve giderken yanından tanımadığı bir çocuğun geçtiğini, polisleri fark eden bu şahsın ne olduğunu bilmediği bir şeyleri önüne atıp kaçtığını, görevlilerin ise kaçan şahıs yerine kendisini yakaladıklarını, ceplerini boşaltmasını istediklerini, ceplerini dışarıya çıkarıp bir şey olmadığını söylediğini, görevlilerin “Tamam” deyip motosiklete binmesini istediklerini, polislerin kaçan şahsı görmelerine rağmen bu durumu olay tutanağına yazmadıklarını,
    Mahkemede ise; olay tarihinden bir hafta önce diş hekimine gittiğini, şeker hastası olduğu için doktorun dişini çekmeyip ilaç yazdığını, suç tarihinde ise ilaçlarını almak için dışarı çıktığını, üzerinde annesinden aldığı 60 TL"nin bulunduğunu, bu paranın 10 TL"si ile karpuz alıp geri kalan 50 TL ile de dişini çektireceğini, dişçinin kapalı olması nedeniyle eve dönmeye karar verdiğini, yolda giderken tanımadığı bir şahsın koşarak üzerine doğru geldiğini fark ettiğini, şahsın önüne iki madde atıp kaçtığını, söz konusu şeylerin ne olduğu merak edip eline aldığı esnada polislerin geldiğini, suç konusu uyuşturucu maddelerin kendisine ait olmadığını, görevlilerin uyuşturucu maddeler kendisine aitmiş gibi tutanak düzenlediklerini, olay tutanağını kabul etmediğini, uyuşturucu madde kullanmadığını,
    Savunmuştur.
    5237 sayılı TCK"nın “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” başlıklı 188. maddesinin 3. fıkrası; “Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması hâlinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezası on beş yıldan az olamaz.” biçiminde olup madde gerekçesinde de vurgulandığı gibi üçüncü fıkrada, uyuşturucu ve uyarıcı madde ticaretine ilişkin çeşitli fiiller, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.
    Buna göre; uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satışı, satışa arzı, başkalarına verilmesi, sevk edilmesi, nakli, depolanması ya da kazanç amacıyla satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması, bir ve ikinci fıkralara göre ayrı bir suç oluşturmaktadır.
    Aynı Kanunun “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak” başlıklı 191. maddesinin 1. fıkrası ise; “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiş olup, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da kullanmak fiilleri suç olarak tanımlanmıştır.
    Uyuşturucu madde bulundurma eyleminin, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçunu mu yoksa uyuşturucu madde ticareti suçunu mu oluşturduğunun tespitinde belirgin rol oynayan husus, bulundurmanın amacıdır. Ceza Genel Kurulunun 15.06.2004 tarihli ve 107-136 ile 06.03.2012 tarihli ve 387-75 sayılı kararları başta olmak üzere bir çok kararında da belirtildiği üzere, uyuşturucu madde bulundurmanın, kullanma maksadına matuf olduğunun belirlenmesinde dikkate alınması gereken ve öğreti ile uygulamada da kabul görmüş olan bazı kriterler bulunmaktadır.
    Bunlardan ilki; failin bulundurduğu uyuşturucu maddeyi başkasına satma, devir veya tedarik etmek hususunda herhangi bir davranış içine girip girmediğidir.
    İkinci kriter, uyuşturucu maddenin bulundurulduğu yer ve bulunduruluş biçimidir. Kişisel kullanım için uyuşturucu madde bulunduran kimse, bunu her zaman kolaylıkla erişebileceği bir yerde, örneğin genellikle evinde veya iş yerinde bulundurmaktadır. Buna karşın uyuşturucunun ev veya iş yerine uzakta, çıkarılıp alınması güç ve zaman gerektiren depo, mağara, samanlık gibi bir yere gizlemesi kullanma dışında bir amaçla bulundurulduğunu gösterebilir. Yine, uyuşturucunun çok sayıda özenli olarak hazırlanmış küçük paketçikler halinde olması, her paketçiğin içine hassas biçimde yapılan tartım sonucu aynı miktarda uyuşturucu madde konulmuş olması, uyuşturucu maddenin ele geçirildiği yerde veya yakınında, hassas terazi ve paketlemede kullanılan ambalaj malzemelerinin bulunması, kullanım dışında bir amaçla bulundurulduğu hususunda önemli bir belirtidir.
    Üçüncü kriter de, bulundurulan uyuşturucu maddenin çeşit ve miktardır. Uyuşturucu madde kullanan kimse genelde bir ya da benzer etki gösteren iki değişik uyuşturucu maddeyi bulundurur. Bu nedenle değişik nitelikte ve farklı etkileri olan eroin, kokain, esrar ve amfetamin içeren tabletleri birlikte bulunduran sanığın bunları satmak amacıyla bulundurduğu kabul edilebilir. Kişisel kullanım için kabul edilebilecek miktar, kişinin fiziksel ve ruhsal yapısı ile uyuşturucu veya uyarıcı maddenin niteliğine, cinsine ve kalitesine göre değişiklik göstermekle birlikte, Adli Tıp Kurumunun mütalaalarında esrar kullananların her defasında 1-1,5 gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebildikleri bildirilmektedir. Esrar kullanma alışkanlığı olanların bunları göz önüne alarak, birkaç aylık ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda esrar maddesini ihtiyaten yanlarında veya ulaşabilecekleri bir yerde bulundurabildikleri de adli dosyalara yansıyan ve bilinen bir husustur. Buna göre, esrar kullanan faillerin olağan sayılan bu süre içinde kişisel olarak kullanıp tüketebilecekleri miktarın üzerinde esrar maddesi bulundurmaları halinde, bulundurmanın kişisel kullanım amacına yönelik olmadığı kabul edilmelidir.
    Öte yandan, Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo” yani “kuşkudan sanık yararlanır” ilkesi uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, bir suçun gerçekten işlenip işlenmediği veya işlenmiş ise gerçekleştirme biçimi konusunda kuşku belirmesi halinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde ceza yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilebilmesinin başka bir yolu da bulunmamaktadır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Mersin Emniyet Müdürlüğü Önleyici Hizmetler Şube Müdürlüğüne Bağlı Yunus ekiplerince, 05.07.2014 tarihinde saat 19.00 sıralarında, Alsancak Mahallesi ara sokaklarında gerçekleştirilen çalışmalar esnasında, 76056. Sokak ile Soğuksu Caddesinin kesiştiği yerde görülen ve durumundan şüphelenilen sanığın yanına yaklaşıldığı, görevlileri fark eden sanığın yere parlak bir şeyler atıp elini pantolonunun sağ cebine soktuğu, görevlilerce durdurulan sanığın eli cebinden çıkarılıp kontrol edildiğinde, avucunun içinde alüminyum folyoya sarılı hâlde (2) paket eroin bulunduğunun görüldüğü, görevlilerce söz konusu uyuşturucu maddeler muhafaza altına alındıktan sonra sanığın yere attığı maddelerin kontrol edildiği ve söz konusu maddelerin de alüminyum folyoya sarılı, (2) paket hâlinde eroin olduklarının anlaşıldığı, ardından sanığın üst aramasının yapıldığı ve pantolonunun sol cebinde (3) adet 20 TL olmak üzere toplam 60 TL"nın ele geçirildiği olayda;
    Ele geçirilen (4) paket hâlinde toplam net 0,33 gram ağırlığındaki eroinin miktar itibarıyla kişisel kullanım sınırları içinde kalması, gerek olay tutanağı içeriğinde gerekse kovuşturma evresinde tanık olarak dinlenen tutanak düzenleyicilerinin beyanlarında, sanığın suç konusu uyuşturucu maddeleri kullanma dışında bir amaçla bulundurduğunu ya da taşıdığını gösterir herhangi bir davranış içine girdiğine ilişkin bir anlatıma yer verilmemesi, yine dosya kapsamı itibarıyla ele geçirilen suç konusu uyuşturucu madde dışında sanığın atılı suçu işlediğine ilişkin hassas terazi ya da paketlemede kullanılan ambalaj malzemeleri gibi materyallerin ya da başkaca herhangi bir somut delilin elde edilememesi, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünde yer verdiği “...Mahkememize yansıyan dosyalardan bilindiği üzere uyuşturucu madde satışı yapan sokak satıcılarının hiçbirisi üzerlerinde yüklü miktarda uyuşturucu taşıyarak bu işi yapmamaktadırlar. Kendilerine belirledikleri satış mahallinin yakınlarına satış için hazır hale getirilmiş uyuşturucuları saklamakta, üzerlerine 1-2 paket uyuşturucu alarak veya hiç almayarak müşterileri beklemekte ve müşteri ile anlaştıktan sonra da sakladıkları yerden uyuşturucuyu alıp getirerek müşteriye vermektedirler. Ayrıca satış için hazırlanmış uyuşturucu da hiçbir zaman 1 gramı da geçmemektedir ve esrarın bir içimliği 10 TL"ye, eroinin bir içimliği de 20 TL"ye satılmaktadır. Ayrıca bu işin ticaretini yapanlar maddi imkansızlığı olan çocukları ve gençleri kullanmaktadırlar. Hiçbiri de yakalandığında kendilerine bu işi yaptıranları ifşa etmemektedir. Bu manada sanığın arkasında birilerinin olması kuvvetle muhtemeldir. Ancak kim ya da kimler olduğu hususunda bilgi verilmediğinden bunların tespiti de mümkün olmamaktadır...” şeklindeki suçun sübutuna ilişkin gerekçenin dosyada yer alan kanıtlarla desteklenmeyen, varsayıma dayalı bir değerlendirme olması, tüm aşamalarda atılı suçlamayı kabul etmeyen sanığın uyuşturucu madde kullanmadığını belirtmesinin suç konusu uyuşturucu maddeleri kullanma dışında bir amaç için temin edip bulundurduğu şeklinde yorumlanamayacağı, aksinin kabulü hâlinde ikrarda bulunulmamasının cezalandırılması anlamında bir uygulamaya yol açacağı hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanığın savunmasının aksine, suç konusu uyuşturucu maddeleri satacağına, başkasına vereceğine veya kullanma dışında başka bir amaçla bulundurduğuna ilişkin, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, sabit olan eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin düzeltilerek onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün, sanığın sabit olan eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç niteliğinin hatalı değerlendirilmesi suretiyle uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ...;
    "Somut olayda, Genel Kurulun sayın çoğunluğu ile aramızdaki görüş farklılığı, suça sürüklenen çocuk ..."ya yüklenen eylemin uyuşturucu madde ticareti suçunu oluşturacağı yönündeki düşüncemize dayanmaktadır.
    Oluşa ve dosya kapsamına göre;
    Suç tarihinde devriye görevini yerine getiren kolluk görevlilerinin, akşam saat 19.00 sıralarında iki sokağın kesişme noktası üzerinde bekleyen suça sürüklenen çocuğun tedirgin ve kuşku uyandıran davranışlarını fark etmeleriyle onun yanına yaklaştıkları, bu sırada suça sürüklenen çocuğun elinde bulundurduğu içinde uyuşturucu nitelikteki eroin bulunduğu anlaşılan iki folyo kağıdını yere attığı, bunun yanında suça sürüklenen çocuğun elini sağ cebine götürmesi üzerine, görevlilerce cebindeki elini çıkartması istenerek yapılan kontrolünde avucunun içinde iki paket hâlinde eroin daha bulunduğunun tespit edildiği, bu şekilde elde edilen ayrı ayrı dört paketçikten oluşan eroinin net toplam ağırlığının 0,33 gram olduğu, suça sürüklenen çocuğun savunmalarında uyuşturucu madde kullanmadığını, ele geçen uyuşturucu maddenin kendisine ait olmadığını, gittiği dişçiden eve döndüğü sırada tanımadığı bir kişinin üzerine doğru koşarak önüne parlak iki cisim attığını, kendisinin de merak edip bunları eline aldığı sırada görevli polislerce yakalandığını ifade ettiği olayda;
    Olayın gerçekleştiği yer ve zaman, suça sürüklenen çocuğun yakalanış biçimi, elde edilen uyuşturucu maddenin niteliği ve hazırlanış tarzı ile suça sürüklenen çocuğun uyuşturucu madde kullanmadığına ilişkin aşamalardaki anlatımları bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde, suça sürüklenen çocuğun sübut bulan eyleminin TCK’nın 188/3. maddesinde düzenlenen ve yaptırıma bağlanan uyuşturucu madde ticareti suçunu oluşturduğu görüşünde olduğumdan, sayın çoğunluğun eylemin TCK’nın 191/1. maddesindeki kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğuna ilişkin düşüncesine katılmıyorum." görüşüyle,
    Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi de; itirazın reddine karar verilmesi gerektiği düşünceleriyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 10.10.2018 tarihli ve 3529-6950 sayılı düzeltilerek onama kararının KALDIRILMASINA,
    3- Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.04.2015 tarih ve 121-150 sayılı hükmünün, sanığın sabit olan eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç niteliğinin hatalı değerlendirilmesi suretiyle uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 01.12.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi