Esas No: 2017/257
Karar No: 2021/252
Karar Tarihi: 11.03.2021
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/257 Esas 2021/252 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili ve katılma yoluyla davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili iş sahibi ile davalı arasında düzenlenen 06.01.2006 tarihli Dadaloğu/Kayseri sayısal harita üretimine ilişkin götürü bedel hizmet alım sözleşmesine ait damga vergisinin tek nüsha üzerinden hesaplanarak davalı tarafından ödendiğini, sözleşmenin 39. maddesinde yedi nüsha düzenlenmesinin kabul edildiğini, 8. maddesinde ise her türlü vergi, resim ve harçlar ile diğer giderlerden yüklenicinin sorumlu olacağının kararlaştırıldığını, Maliye Bakanlığı hesap uzmanlarının davacı banka nezdinde yaptığı vergi incelemeleri sonucunda sözleşmelerin iki veya daha fazla nüshada düzenlendiği hâlde, damga vergilerinin daha az sayıda tahsil ve beyan edildiğinin tespit edildiğini, davacı bankanın 10.03.2011 tarihli toplantısı ve yönetim kurulu kararı ile damga vergisi borçlarının banka tarafından yatırılarak yüklenicilerden tahsil edilmesinin uygun olacağının kararlaştırılması üzerine müvekkili bankanın damga vergisini ilgili vergi dairelerine bir defada peşin olarak ödediğini, ancak davalı adına yatırılan 5.646,74TL damga vergisinin müvekkiline ödenmediğini, bu nedenle davalı yüklenici aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötü niyetle takibe itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %40 icra-inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; sözleşmenin 8. maddesinin mevzuata uygun şekilde gerçekten bir vergi doğduysa yüklenicinin sorumlu olacağına yönelik kayıt içerdiğini, sözleşmenin yedi nüsha düzenleneceği ibaresinde birinin nüsha, altısının ise nüsha olmayıp suret anlamına geldiğini, davacı idarenin yanlış tespit ve tahakkuka dayalı söz konusu miktarı herhangi bir itiraz hakkı kullanmadan ve davalıya da savunma hakkı tanımadan "nasıl olsa, sözleşmelerden doğan tüm vergiler yükleniciye ait ve yükleniciden alacağız" düşüncesiyle ödeyip, sonra da davalıya rücu etmeye çalıştığını, bu durumun hem sözleşmeye, hem de doğruluk ve dürüstlük kuralları ile hakkaniyete aykırı olduğunu, davacının öncelikle maliye görevlilerinin bu yanlış işlemine karşı idari yargıda iptal davası açması gerektiğini, hesap uzmanları raporunun müvekkili davalıya tebliğ edilmediğini, tarafların sözleşmenin sadece ilk ve son sayfalarını imzaladıklarını, olayda nüsha koşulunun zaten gerçekleşmediğini, ayrıca kesin kabulden sonra beş yıl geçtiği için davada zamanaşımı süresinin de dolduğunu savunarak davanın reddi ile davacının %40 icra inkâr tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.03.2013 tarihli ve 2012/188 E., 2013/111 K. sayılı kararı ile; dava konusu sözleşmeye ilişkin 6 nüsha için davacının 6111 sayılı Kanun’dan yararlanarak 19.04.2011 tarihinde ödeme yaptığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun (VUK ) 114. maddesine göre sözleşme tarihini takip eden yılın başı ile tarh tarihi arasında beş yıllık süre dolmadığından zamanaşımı savunmasının yerinde görülmediği; tartışılması gerekenin davacının ödediği damga vergisinin yasaya uygun olup olmadığına ilişkin olup, davalıya vergi hukuku yönünden itiraz ve dava hakları tanınmadığından davalının bu yöndeki savunması üzerinde durulduğu, 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu (DVK) anlamında her nüshanın ayrı ayrı vergiye tabi tutulabilmesi için bunların herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilecek belge olması gerektiği, iki taraflı sözleşmede tarafların birinde birden fazla nüsha bulunmasının örnek anlamına geldiği, somut olayda davacının kendisinde kalan altı nüshadan bir adedini belediyeye, bir adedini ise SGK"ya verdiğini beyan ettiği ve ilgili kurumlara verilen nüshalar için bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilecek olan belge durumu gerçekleştiğinden artık kâğıt hâlini aldıkları, iç ilişkide kullanılmak üzere alınan tüm nüshaların DVK 1. maddesine göre her biri ayrı olarak bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilecek olan belge (kağıt) olmadığından tümünün bir nüsha, davalıda kalanın bir nüsha, belediyeye verilenin bir nüsha, SGK’ya verilenin bir nüsha olduğu ve sözleşmenin yasal anlamda toplam dört nüsha tanzim edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının takibe itirazının 2.823,37TL asıl alacak, 110TL işlemiş faiz üzerinden iptaline, asıl alacak tutarı olan 2.823,37TL’sine takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmek suretiyle takibin devamına, fazla istemin reddine, hükmedilen alacağın %40’ı üzerinden hesaplanan 1.129,34TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 08.05.2014 tarihli ve 2013/4100 E., 2014/3190 K. sayılı kararı ile;
“…Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak ile ilgili yapılan icra takibine itirazın iptâli takibin devamı talebine ilişkin olup mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacının temyiz itirazlarına gelince;
Davacı davasında, davalı ile aralarında 06.01.2006 tarihinde Dadaloğlu/Kayseri Götürü Bedel Hizmet Alım Sözleşmesi düzenlendiğini, davalının sözleşmeye ait damga vergisini tek nüsha üzerinden ödediğini, Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları tarafından yapılan vergi incelemeleri sonucunda damga vergilerinin eksik tahsil edildiğinin belirlenmesi üzerine tahakkuk eden vergi harçlarının davalı hesabına kendileri tarafından ödendiğini, ödenen bu bedellerin davalıdan talep edilmesine rağmen ödenmediğini, yapılan icra takibine de itiraz edildiğini belirterek davalının icra takibine itirazının iptâline, takibin devamına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece Damga Vergisi Kanunu"na göre nüshaların ayrı ayrı vergiye tâbi tutulabilmesi için bunların herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilecek belge olması gerektiği, buna göre sözleşmenin tümü birinci nüsha ile davalıda kalan, belediyeye verilen, SGK"ya verilen olmak üzere 4 nüshanın damga vergisine tâbi olduğu kabul edilerek bunlar için hesaplanan 2.823,17 TL asıl olarak üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında düzenlendiği, ihtilafsız olan sözleşmenin 39. maddesinde sözleşmenin 7 nüsha olarak düzenlenmesi kabul edilmiş yine sözleşmenin 8. maddesinde her türlü vergi, resim ve harçların davalı yükleniciye ait olacağı kararlaştırılmıştır. 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu"nun 5. maddesinde “bir nüshadan fazla olarak düzenlenen kağıtların her nüshası eksik ayrı ayrı miktar veya nispette Damga Vergisine tabiidir” hükmü bulunmaktadır. Kanundaki “nüsha” tanımlamasının belgenin birden çok aslından bir tanesi olarak kabulü gerekir. Suret ise nüshanın fotografik görünümü olup, kanıt değeri yoktur. Yine Damga Vergisi Kanunu"nun 1. maddesi gereği, damga vergisinden sorumluluk için vergiye tabi belgenin ibrazı da zorunlu değildir. Vergi sorumluluğu için bu belgenin herhangi bir hususu kanıtlamak veya belli etmek için ibraz edilebilecek olması yeterli olup ibraz edilmesi gerekli değildir. Somut olayda da mahkemece nüshaların ancak ispat için kullanılanları yönünden damga vergisi alınacağının kabulü ile belediyeye, SGK"ya verilen nüshalar ile davalıda kalan ve sözleşmenin kendisi olan nüsha olmak üzere 4 nüsha için damga vergisinin tahsili gerektiği kabul edilmiş ise de, düzenlenen ve tarafların ıslak imzası bulunan diğer nüshaların herhangi bir kuruma sunulmamış olması onların ispata elverişli belge olmadığı sonucunu ortaya çıkarmaz. Taraflar serbest iradeleri ile sözleşmenin 7 nüsha olarak düzenleneceğini kabul ettiklerine göre her nüshanın ispat kuvveti vardır.
Bu nedenle mahkemece, düzenlenen tüm nüshalarla ilgili olarak istirdat talebinin kabulü gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış bozulması gerekmiştir…’’ gerekçesiyle karar oy çokluğu ile bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19.11.2014 tarihli ve 2014/648 E., 2014/645 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçelerinin yanında davalı şirkete yönelik tarh ve tahakkuk işlemi yapılmadığı için davalının vergi mahkemesine ve dolayısı ile Danıştay"a başvuru imkânının bulunmadığı, davalı şirkete yargı yolu tanınmadan, davacının da vergi mahkemesine başvurmaksızın ödeme yaparak taraflar arasındaki sözleşmeye dayalı damga vergisini istemesinde davalı şirketin yasal hakkının kısıtlandığı, vergi mahkemesine başvurulmuş olma ihtimaline ve Danıştay kararına göre çözüm üreterek sonuca varıldığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı yasal süresi içinde davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasında imzalanan 06.01.2006 günlü eser sözleşmesinin 39. maddesine göre sözleşmenin yedi nüsha olarak düzenlendiği ve 8. maddesinde her türlü vergi, resim ve harçların davalı yükleniciye ait olacağının kararlaştırıldığı gözetildiğinde; davacı iş sahibi banka tarafından herhangi bir kuruma sunulmayan üç adet nüshanın suret (örnek) olarak kabulünün mümkün olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre bu nüshalara ait damga vergisini dava dışı vergi dairesine ödeyen davacının ödediği bu bedeli davalı yükleniciden talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
A) Davalı vekilinin katılma yolu ile başvurduğu temyiz itirazlarının incelenmesinde;
12. Bilindiği üzere, hukuki yarar dava şartı olduğu kadar, temyiz istemi için de aranan bir şarttır. Yerel mahkemenin ilk kararında davanın kısmen kabulü ile kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanan icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Özel Dairenin 08.05.2014 tarihli ve 2013/4100 E., 2014/3190 K. sayılı kararı ile birinci bentte davalı yüklenici vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar verildiği anlaşılmakla, mahkemece sözleşmenin tümü birinci nüsha ile davalıda kalan, belediyeye verilen, SGK"ya verilen olmak üzere dört nüshanın damga vergisine tâbi olduğu gerekçesiyle verilen kısmen kabul kararı ve hükmedilen asıl alacak üzerinden hesaplanan icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline yönelik hüküm kesinleşmiş olmakla uyuşmazlık konusu olmaktan çıkmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin kesinleşen bu yönlere ilişkin olarak direnme kararını temyizde hukuki yararı bulunmadığından, temyiz itirazının hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.
B) Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
13. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuyla ilgili kavram ve yasal düzenlemelerin irdelenmesi gereklidir.
14. 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun (DVK) ‘‘Birinci Bölüm, Mükellefiyet ve İstisnalar, Konu’’ başlıklı 1. maddesinde ‘‘Bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtlar Damga Vergisine tabidir. Bu kanundaki kağıtlar terimi, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeleri ifade eder.’’ denilmiş; bu fıkrada yer alan ‘‘belgeleri ifade eder.’’ ibaresi, 16.7.2004 kabul tarihli, 5228 sayılı Bazı Kanunlarda ve 178 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 59. maddesi ile ‘‘belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade eder.’’ şeklinde değiştirilmiştir.
15. DVK’nın ‘‘Kağıt nüshalarının birden fazla olması’’ başlıklı 5. maddesinde ‘‘Bir nüshadan fazla olarak düzenlenen kağıtların her nüshası ayrı ayrı aynı miktar veya nispette Damga Vergisine tabidir. Şu kadar ki, poliçe ve emre yazılı ticari senetlerin yalnız tedavüle çıkarılan nüshaları vergiye tabi tutulur.’’ düzenlemesine yer verilmiş iken; bu madde 15.07.2016 tarihli, 6728 sayılı Kanun’un 23. maddesi ile ‘‘Bir nüshadan fazla olarak düzenlenen kâğıtlardan, maktu vergiye tabi olanların her bir nüshası ayrı ayrı aynı miktarda; nispi vergiye tabi olanların ise sadece bir nüshası damga vergisine tabidir. Şu kadar ki, poliçe ve emre yazılı ticari senetlerin yalnız tedavüle çıkarılan nüshaları vergiye tabi tutulur.’’ şeklinde değiştirilerek yeniden düzenlenmiştir.
16. DVK’nın ‘‘Vergi ve cezada sorumluluk’’ başlığı altında yer alan 24. maddesinde ‘‘Vergiye tabi kağıtların Damga Vergisinin ödenmemesinden veya noksan ödenmesinden dolayı alınması lazım gelen vergi ve cezadan, mükelleflere rücu hakkı olmak üzere, kağıtları ibraz edenler sorumludur. Birden fazla kişi tarafından imza edilen kağıtlara ait vergi ve cezanın tamamından imza edenler müteselsilen sorumludurlar. Bunlar arasında vergiden müstesna olanların bulunması Damga Vergisinin noksan ödenmesini gerektirmez. Damga Vergisinden muaf kuruluşlarca kişilerin (1) sayılı tabloda yer alan işlemleriyle ilgili olarak düzenlenen ve sadece bu kurumların imzasını taşıyan kağıtlara ait verginin tamamı kişiler tarafından ödenir. Ancak bu kağıtlara ait verginin hiç ödenmemesi veya noksan ödenmesi halinde vergi ve cezanın tamamından kişilerle birlikte kurumlar müteselsilen sorumludurlar. Resmi daireler veya noterlerce düzenlenerek kişilere verilen veya dairede bırakılan ve Damga Vergisi hiç alınmayan veya noksan alınan kağıtların vergisi mükelleflere, cezası düzenleyenlere aittir. Vergi ve ceza, vergi için mükelleflere rücu hakkı olmak üzere, kağıtları düzenleyenlerden alınır.’’ hükmü bulunmaktadır.
17. Bu yasal düzenlemelerden sonra ‘‘nüsha’’ ve ‘‘suret’’ kavramlarının tanımını yapmakta yarar vardır.
18. DVK uygulamasında aynı hüküm ve kuvveti haiz olmak üzere birden fazla düzenlenmiş ve taraf/taraflarınca ayrıca imzalanmış olan kâğıtların her biri nüshadır. Bu kapsamda nüshalar, belli bir hususu ispat ve belli etmek üzere müstakilen ve aynı zamanda farklı mekanlarda ibraz edilebilir mahiyette olan kağıtlardır.
19. Suret (örnek) ise; aslında bulunan ibarelerin aynısını taşıyan, fakat aslında bulunan imzaları taşımayıp aslına uygun olduğuna ilişkin onaylayanın imzasını veya kaşesini ihtiva eden kâğıtları ifade etmektedir. Taraf/taraflarınca düzenlenerek imzalanmış, diğer bir ifadeyle hukuken tekemmül etmiş bir kâğıdın usulüne uygun olarak çıkarılmış, ancak taraflarınca ayrıca imzalanmamış örnekleri surettir.
20. Kâğıtların fotokopi ile çoğaltılmış örneklerinin de "Aslına uygundur" ya da "Aslı gibidir" şerhi ile onaylayanın imzası veya kaşesini ihtiva etmesi hâlinde mahiyeti itibarıyla suret; kâğıdın taraflarınca ayrıca imzalanması hâlinde ise nüsha olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
21. Şu hâlde nüshaların ayrı ayrı damga vergisine tabi tutulmasının nedeni, her nüshanın herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için müstakilen ibraz edilebilecek belge olmasından kaynaklanmaktadır. Bir kağıdın usulüne uygun çıkarılmış örneği olan suret amacıyla düzenlenen ve kullanılan kağıtlar vergilendirmede esas alınmaz.
22. Bu genel açıklamalardan sonra davacı iş sahibi banka ile davalı yüklenici şirket arasında imzalanan 06.01.2006 tarihli, Dadaloğu/Kayseri sayısal harita üretimine ilişkin eser sözleşmesinin uyuşmazlıkla ilgili hükümlerine değinmek gerekir.
23. Sözleşmenin ‘‘Vergi, Resim ve Harçlar ile Sözleşmeyle İlgili Diğer Giderler’’ başlıklı 8. maddesinde ‘‘Sözleşmenin düzenlemesine ilişkin her türlü vergi, resim, harçlar ile diğer giderler yükleniciye aittir.’’ denilerek her türlü vergi, resim ve harçlar ile diğer giderlerden davalı yüklenicinin sorumlu olduğu kararlaştırılmıştır.
24. Öte yandan sözleşmenin 39. maddesinde yedi (7) nüsha olarak imza altına alındığı, altı (6) nüshasının idarede ve bir (1) nüshasının yüklenicide alıkonulduğu düzenlenmiştir.
25. Tüm bu açıklamalar doğrultusunda somut olayda mahkemece yasal anlamda dört nüshanın damga vergisine tabi olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın taraf vekillerince temyizi üzerine Özel Dairenin bozma ilamının birinci bendinde davalı yüklenici vekilinin kabul edilen kısma yönelik tüm temyiz itirazlarının reddi ile, ikinci bendinde tarafların serbest iradeleriyle imzalayıp, kabul ettikleri 06.01.2006 tarihli sözleşmenin yedi (7) nüsha olarak düzenleneceği kararlaştırıldığından, her nüshanın ispat kuvveti olduğu gerekçesiyle tüm nüshalarla ilgili davacının istirdat talebinin kabul edilmesi gerektiği belirtildiğinden; mahkemece bozma öncesi yasal anlamda dört nüshanın damga vergisine tabi olduğunun kabulüne yönelik kısım kesinleşerek uyuşmazlık konusu olmaktan çıktığından; davacı iş sahibi banka tarafından herhangi bir kuruma ibraz edilmeyen üç adet nüshanın suret (örnek) olarak kabulünün mümkün olup olmadığı ve bu üç adet nüshaya ait damga vergisini dava dışı vergi dairesine ödeyen davacının ödediği bu bedeli davalı yüklenici şirkete rücu edip, yükleniciden talep edip edemeyeceği değerlendirilmelidir.
26. Dava konusu olayda; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 8. maddesinde her türlü vergi, resim, harçlar ile diğer giderlerden yüklenicinin sorumlu olduğu kararlaştırılmasına rağmen, davacı banka yönetim kurulunun 10.03.2011 tarihli toplantısında tahakkuk ettirilen vergi cezalarının banka tarafından ödenmesine karar verildiği ve davalı yüklenici şirkete haber verilmeden banka yönetim kurulunun aldığı karara göre davacının bu bedeli ilgili vergi dairesine ödediği anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 8. maddesinde davacı bankaya tanınan hak ve yetkinin dürüstlük ve iyiniyet kurallarına uygun olarak kullanılması gerektiğinden, davacının vergi dairesine sözü edilen vergiyi talep üzerine derhal ödemeden önce buna ilişkin hak arama yollarını tüketmesi, vergi hukuku uzmanlarından rapor alarak dava açılmış olsaydı nasıl sonuçlanacağını araştırması, sözleşmenin güçlü tarafı olarak basiretli davranıp davalı ... uyarması, davalı yükleniciye ihbarda bulunup davalı şirkete Danıştay’da dava açma hakkını tanıması, sözleşmeden doğan vergi borcunu davalı adına ödemesi hâlinde davalıya rücu edeceğini bildirmesi gerekirdi. Davacı banka yönetim kurulunun, sözleşmeye göre vergiyi ödemede asıl sorumlu olan davalı şirketin yerine geçerek vergi borcunu ödemesiyle, davalı şirketin vergi konusunda kanun yoluna gitme hakkını elinden aldığı, sözleşme gereğince gerçek vergi yükümlüsüne rücu hakkının bulunduğu gayesiyle hareket ederek vergi dairesince tarh ve tahakkuk ettirilen damga vergisi borcunu davalıya haber dahi vermeden ödemek suretiyle kusurlu davrandığı, hiç kimsenin kendi kusurundan hak elde edemeyeceği ilkesi ve hakların dürüstlük kuralına uygun kullanılmasının gerekliliği de gözetildiğinde, kusurlu olan bankanın davalıya rücu etmesinin hukuk düzenince korunmayacağı anlaşılmakla birlikte mahkemece yasal anlamda dört nüshanın damga vergisine tabi olduğu kabul edilerek verilen kısmen kabul kararının kesinleştiği ve temyiz edenin sıfatı gözetildiğinde, az yukarıda açıklanan inceleme ve değerlendirmeler yapılmak suretiyle sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
27. Hâl böyle olunca, direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ile bozulmalıdır.
IV. SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1)Yukarıda III-A maddesinde yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının hukuki yarar yokluğundan reddine,
2) Yukarıda III-B maddesinde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı, 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 11.03.2021 tarihinde oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.