13. Hukuk Dairesi 2013/860 E. , 2013/5068 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı şirket tarafından çalıştığı işyerine verilen yemek hizmeti kapsamında davalının ürettiği yemeklerden pirinç pilavını yediği sırada pilavda taş olması nedeniyle daha önce hiçbir operasyon geçirmemiş dişinin kırıldığını belirterek; tedavi masrafları için 5.000 TL maddi tazminatın ve 5.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davacının dişinin kırıldığına ilişkin iş arkadaşları tarafından düzenlenen belgenin objektiflikten uzak olduğunu, iddia edilen maddi zararın tespiti için resmi kurumlardan rapor alınması gerektiğini, ayrıca manevi zarar talebine ilişkin olarak yasal şartların oluşmadığını belirtilerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile, 4.500 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminatın yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, dişinin kırılması nedeniyle maddi tazminat talebinde bulunmuş olup, bu tazminatın belirlenmesi kapsamında mahkemeye sunduğu tarihsiz dilekçe ile dişinin tedavisi için gereken masrafın toplam 4.500 TL olduğunu bildirmiş, daha sonra yine davacı tarafından sunulan “tedavi bilgileri” başlıklı davacının imzasını taşıyan belgede aynı masraf kalemleri yönünden farklı fiyatlandırma yapılarak 4.750 TL tedavi giderinin tespit edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece davacının beyanlarına itibar edilerek davacının kırılan dişinin tedavisi için gereken maddi tazminat miktarı hesaplanmış ise de, davacının tedavi masrafları yönünden sunduğu belgeler kendi içinde çelişkili olduğu gibi bu masrafların davalı tarafından kabul edildiğine dair bir beyanı da bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece davacının kırılan dişinin tedavisi için ne kadar masraf yapılması gerektiği hususu alınacak bilirkişi raporuna göre tespit edilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken davacının tek taraflı sunduğu ve kendi içinde çelişkili bilgileri içerir dilekçelerine itibar edilerek hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3-Davacı tarafından manevi tazminat isteminde bulunulmuş olup mahkemece de kabul edildiği üzere davalının kusurlu eylemi sonucu davacının dişinin kırılması nedeniyle manevi tazminat isteminin haklı olduğu anlaşılmaktadır. Manevi tazminatın ve kapsamının taktiri hakime aittir. Ancak hakim takdir yetkisini kullanırken Medeni Kanun"un 4.maddesi hükmünü de gözetmek suretiyle hak ve nesafet ilkeleriyle bağlı kalarak tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını, kusurlu eylemin mağdurda uyandırdığı elem ve ızdırabın derecesini, istek sahibinin toplumdaki yerini, kişiliğini, hassasiyet derecesini gözetmek suretiyle makul bir tazminata hükmetmelidir. Manevi tazminatın amacı zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmak olup, miktarın belirlenmesinde takdir hakkı kullanılırken objektif ölçülere dikkat edilmesi gerekmektedir. Manevi tazminatın miktarı bir tarafın zararına diğer tarafın zenginleşmesıne neden olmamalıdır. Mahkemece tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davacının maruz kaldığı zararın miktarı ve bu haksız duruma dayalı olarak çektiği sıkıntı gözetildiğinde takdir edilen tazminat miktarının yüksek olduğu görülmektedir. Mahkemece olayın oluşuna uygun olarak makul bir miktarda tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. ve 3. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 04.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.