22. Ceza Dairesi Esas No: 2015/23106 Karar No: 2016/8637
Karşılıksız yararlanma - mala zarar verme - Yargıtay 22. Ceza Dairesi 2015/23106 Esas 2016/8637 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen bir kararda, sanık hakkında mala zarar verme suçundan verilen hüküm bozulmuştur. Ancak, karşılıksız yararlanma suçu ile ilgili hüküm bozulmadığından, sanığa vergisiz ve cezasız değer esas alınarak şikayetçi kurumun zararını giderme imkanı verilerek ceza verilmemesine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde, cezanın niteliği, süresi ve suç tarihi gibi faktörlere dikkat edildiği belirtilmiş, mala zarar verme suçu için kesin nitelikli para cezası uygulanması gerektiği vurgulanmıştır. Kararda bahsi geçen kanun maddeleri, 6217 sayılı Kanunun 26. maddesi, 5329 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un geçici 2. maddesi, 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun'un geçici 2. maddesi olarak sıralanmıştır.
22. Ceza Dairesi 2015/23106 E. , 2016/8637 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Karşılıksız yararlanma, mala zarar verme HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, kararların nitelik, cezaların türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü: 1) Sanık hakkında mala zarar verme suçundan verilen hükmün temyiz incelemesinde; Mala zarar verme suçundan hükmolunan doğrudan para cezasının miktarı bakımından, 14/04/2011 tarih ve 27905 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanunun 26. maddesi ile eklenen 5329 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un geçici 2. maddesinin 1. fıkrası uyarınca üç bin liraya kadar olan mahkumiyet hükmünün kesin nitelikte olması ve temyiz kabiliyetinin de bulunmaması nedeniyle, sanık ..."ün temyiz isteğinin CMUK"nun 317. maddesi gereğince istem gibi REDDİNE, 2)Sanık hakkında karşılıksız yararlanma suçundan verilen hükmün temyiz incelemesine gelince; 02/07/2012 tarihinde kabul edilerek, 28344 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan ve 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun"un geçici 2. maddesinin l. fıkrası uyarınca aynı maddenin 2. fıkrası gereğince, şikayetçi kurumun zararını tazmin etmesi halinde sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gözetilerek; sanığa, vergisiz ve cezasız (649.39 TL) değer esas alınmak suretiyle katılan kurumun zararını makul bir süre içerisinde giderme imkanı tanınıp, “şikayetçi kurumun zararını gidermesi halinde 6352 sayılı Kanun"un geçici 2/2. maddesi gereğince hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine” dair bildirimde bulunularak sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık ..."ün temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 23.05.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Sanık hakkında temel cezanın alt sınırdan uygulanması; takdiri indirim uygulanması ve sabıkasız oluşu gözetilerek erteleme kararı verildiği halde, sonuç 10 ay hapis cezası için TCK"nin 51/3 . maddesi gereğince alt sınır olan 1 yıl yerine, gerekçe gösterilmeksizin 2 yıl denetim süresi uygulanmasına karar verilmiştir. Mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması Anayasa (m.141/3) ve yasanın (5271, m. 34/1,230,231,232 ) amir hükmü olduğu halde, gerekçe gösterilmeden denetim süresinin 1 yıl yerine 2 yıl olarak belirlenmesi sanığın aleyhinedir. Çünkü, denetim süresi infaz yasası hükümleri ile erteleme kararının sonuçları ve tekerrür hükümleriyle birlikte değerlendirildiğinde, sanığın aleyhine sonuçlar doğurabilmektedir. Hükmün gerekçesiz olması, halen yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK"un 308/7 ve 5217 sayılı CYY"nın 289/1-g maddeleri gereğince mutlak bozma nedenidir. Bu nedenlerle, karşılıksız yararlanma suçu ile ilgili hükmün bu noktadan da bozulmasına karar verilmesi gerektiği görüşüyle yüksek çoğunluğun kararına iştirak edilmemiştir.