8. Hukuk Dairesi 2018/15458 E. , 2019/11006 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davacı vekili, davalı ... vekili ve adli yardım talepli olarak davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, davalı ... vekilinin adli yardım talebinin kabulüne karar verilip, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, 1185 parselde yer alan bina çatısının, besihane, sürgülü demir kapı, beton ambar, 9x9 temel ve direklerinin davacılar tarafından yapıldığının tespitine ve tapuda beyanlar hanesine şerhine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri ayrı ayrı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile iki katlı evin komple bina çatısı, sürgülü demir kapı, merdiven ve teras için yapılan 9x9 temel ve direkleri yönünden davanın usulden reddine, açık besihane ile kapalı besihanenin ve beton ambarın davacı tarafından yapıldığının tespitine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili ve davalılar vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin tüm, davalılar vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Davalılar vekillerinin açık besihaneye ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere; bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK 684/1 mad.). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını da kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 mad.). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir.
Duraksamadan belirtmek gerekir ki; mevcut bir muhdesata sonradan yapılan imalatlar yeni bir muhtesat meydana getirme sayılamayacağı gibi, bu amaçla yapılan giderler de mevcut muhtesata değer kazandıran faydalı ve zorunlu giderlerdendir. Aynı şekilde bütünleyici parça niteliğinde olmayıp her zaman için ana taşınmazdan sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşyalar da teferruat niteliğindedir. Bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesat aidiyeti davası açılamayacağı, iyileştirici nitelikteki giderlerden payına düşenden fazlasını yapan kişinin ancak koşullarının varlığı halinde Borçlar Kanunu"nun 61 ve devam eden maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açacağı eda nitelikli bir alacak davası ile bu miktarı isteyebileceği kuşkusuzdur. Eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunduğundan söz edilemez. Hemen belirtmek gerekir ki hukuki yarar dava koşuludur.
Somut olaya gelince; Mahkemece, davaya konu 1185 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan ve 30.03.2015 tarihli raporda krokide (F) harfiyle ve yeşil renk ile gösterilen 308,68 m2"lik açık besihanenin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiş ise de, varılan sonuç ve oluşturulan hüküm az yukarıda zikredilen yasal düzenlemelere ve yerleşik uygulamaya uygun düşmemektedir. Aidiyetinin tespiti istenen ve Mahkemece kabulüne karar verilen ikinci açık besihanenin taşınmazın bütünleyici parçası niteliğinde olmayıp (mütemmim cüz) her zaman için sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşya (teferruat) niteliğinde olduğu kuşkusuzdur. Az yukarıda açıklandığı üzere, öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan yerleşik görüşlere göre, bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesat tespiti davası açılamayacağı, ancak koşullarının varlığı halinde, TBK"nin 77 ve devam eden maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre, açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile talep edilebileceğinin mümkün olduğu, eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde de bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gözönünde bulundurularak, tespiti istenen ikinci açık besihane yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Ne var ki, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden bozma sebebi yapılmamış, hükmün aşağıda belirtilen kısmının HUMK"un 438/7 (HMK 370) maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün 2. bendinde yer alan ‘‘ krokide (F) harfiyle ve yeşil renk ile gösterilen 308,68 m2’lik açık besihanenin’’ ifadesinin çıkarılmasına Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollaması ile HMK"nin 304. maddesi 1086 sayılı HUMK"un 438/7. fıkrası gereğince düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, (1) nolu bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, HUMK"un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna,
peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."ya iadesine ve 54,40 TL onama harcının peşin harçtan mahsubu ile artan 39,64 TL’nin istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 05.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.