3. Hukuk Dairesi 2017/3050 E. , 2017/17138 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen kira sözleşmesinin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, mülkiyeti davacılardan ...’na ait daireyi 05/08/2014 başlangıç tarihli 5 yıl süreli kira sözleşmesi ile ofis olarak kullanılmak üzere davalı ..."e kiraladıklarını, davacıların davalı ile mutabık kaldıkları sözleşme şartlarında aylık kira bedelinin 2.000 TL, kira müddetinin 01/08/2014 tarihinden başlamak üzere bir yıl olduğunu, bir aylık kira bedeli tutarında depozito ile ilk kira bedelinin peşin olarak ödeneceğini kararlaştırıldığını, davalı tarafından ileri bir akşam saatinde düzenlenmiş olarak getirilip davacılara imzalatılan kira mukavelesinin tarafların icap ve kabulde mutabık kaldıkları kira sözleşmesi olmadığını, bu kira sözleşmesinde bedelin 1000 TL, kira başlangıcının 05/08/2014 tarihi ve müddetinin 5 yıl, 20.000 TL depozito ve 20.000 TL kira bedeli peşinatın ödendiğinin yazıldığını, davacılardan ... kiraya veren olduğu halde mukavelede müteselsil kefil olarak imzasının alındığını, davacıların kandırıldığının anlaşıldığını, sözleşmede tarafların esaslı unsurlardaki iradeleri başka olduğu halde sözleşmeye başka hususların yazılmış olmasının 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 1 ve 2 nin hükümlerine aykırı olduğu için sözleşmenin kurulamadığını, davacıların hata ve hile ile iradeleri ifsad edilmiş olduğundan sözleşmenin batıl olduğunu, mecurun bulunduğu muhitte 2.000 TL nin altında kira bedeli olmadığını, 70 ve 78 yaşlarında iki yaşlı insan olan davacıların sözleşmeyi incelemeden imzaladıklarını, belirterek davanın kabulü ile 05/08/2014 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin kurulamadığının ve sözleşmede belirtilen 20.000 TL depozito ile 20.000TL kira peşinatının davacılara ödenmediğinin tespitine, şayet sözleşmenin kurulmuş olduğu vakıası kabul edilecek olursa irade fesadı ve iradelerdeki farklılık sebebiyle sözleşmenin feshi ile mecurun tahliyesine ve davacılara teslimine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının sunmuş olduğu sözleşmenin üzerinde düzeltmeler yapıldığını savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kira sözleşmesinin iptali istemine ilişkindir. İptali istenilen davaya konu kira sözleşmesinin, 05/08/2014 başlangıç tarihli, 5 yıl süreli olduğu anlaşılmaktadır. Davacılar vekili müvekkillerinin çok yaşlı olduğunu, yaşlı olmalarından istifade edilerek kandırıldıklarını bildirmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 9. maddesinde fiil ehliyetine sahip olan kimsenin kendi fiilleri ile hak edinip borç altına girebileceği düzenlenmiş, aynı kanunun 14. maddesinde de ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyetinin bulunmadığı belirtilmiştir. 15. maddesi uyarınca, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki sonuç doğurmaz. Bir davada taraf olarak yer alan kişinin fiil ehliyetinin bulunması zorunludur. Dava ve taraf ehliyeti kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulur.
Bu durumda mahkemece öncelikle davacıların taraf ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti gerekir. TMK."nun 405 ve HMK’nun 50. ve devamı maddeleri gereğince davacıların vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediği, gerekirse TMK’nun 462/8 maddesine göre işlem yapılması gerektiği hususları üzerinde durulduktan sonra sonucuna göre, davacıların taraf ehliyetlerinin olmadığı anlaşıldığı takdirde, iptali istenen sözleşmenin imzalandığı tarihte de fiil ehliyetlerinin bulunup bulunmadığının araştırılması ve ayrıca tüm taraf delilleri toplanıp birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 06.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.