3. Hukuk Dairesi 2017/2668 E. , 2017/17135 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dava, kiracı tarafından kiraya veren aleyhine açılan tazminat ve alacak istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, kiraya verenin kusuru nedeniyle kiralanandan istifade edemediğini, erken tahliye etmek zorunda kaldığından bahisle, halı sahadan aylık 2.000,00 TL den sözleşme sonuna kadar 15 aylık toplam 30.000 TL kâr mahrumiyeti olacağını, halı saha için 6.000,00 TL lik spor malzemesi aldığını ve halen kiralananda kullanıldığını, tesisin kafeterya kısmında ise müvekkilinin 17.650 TL lik ileriye dönük sözleşme imzaladığını sözleşmenin sona ermesi nedeniyle zarara uğradığını, ayrıca halı saha ve kafeterya için ... Belediyesine 4.781,00 TL lik ve 773,00 TL lik ruhsat harçları yatırdığını ve ruhsatları da alamadığını, ... Büyükşehir Belediyesine 585,00 TL numarataj bedeli ödediğini,665,00 TL de itfaye gideri ödemek zorunda kaldığını, ayrıca erken tahliye edildiği için ödenen kira bedeli alacağı olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak toplam 9.000,00 TL nin davalıdan tahsiline, 13.11.2009 tarihinde taşınmazı tahliye etmesine karşın 16.03.2010 tarihine kadar müvekkilinden alınan kira paralarının iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, kira bedellerinin zamanında ödenmediğini, davacının 15.03.2010 tarihinde kiralananı tahliye ettiğini ve demirbaşların teslim alındığını, davacının mecuru teslim ettiği tarihe kadar işlettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne 9.000,00 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, spor malzemeleri bedeli nedeniyle talep edilen alacak yargılama sırasında iade edildiğinden davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen kararın davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 19/06/2013 tarih ve 2012/17600 E 2013/10737 K sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kısmen
kabulü ile, 3.311,80-TL mahrum kalınan kar ile 1.588,37-TL fazla ödenen kira parası olmak üzere toplam 4.900,17-TL"nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, Belediyeye ödenen 4.056,48-TL harç ve itfaiye gideri için açılan davanın reddine, kiralanana yapılan masraflar kiralananda bırakılan menkul mallara yönelik harcı verilerek açılan dava olmadığından Karar Verilmesine Yer Olmadığına, karar verilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davalı vekilinin yoksun kalınan kazanç kaybına yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Yasasının 96. (TBK.nun 112.) maddesine göre alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için, bu yüzden bir zarara uğramış olması gerekir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir.
Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Kâr kaybı, kârdan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zarardır. Genelde sözleşmeyi kusuruyla fesheden taraftan istenir. Aslında kâr kaybı açısından kârdan yoksun kalan tarafın malvarlığında kusurlu fesihten önce ve sonra bir değişiklik yoktur. Burada kârdan yoksun kalan kusurlu fesih yüzünden mal varlığında ileride meydana gelecek çoğalmadan mahrum kalır. Kâr kaybı zararının müspet zarar kapsamında bulunduğu şüphesizdir.
Bu durumda mahkemece kâr kaybı hesabı yapılırken davacı kiracının dava konusu kiralanan ile aynı vasıf ve özelliklere sahip başka bir taşınmazı aynı şartlarda ne kadar sürede kiralayabileceği bilirkişi aracılığıyla tespit edilerek bu süre ile sınırlı olarak kâr kaybı alacağına hükmedilmesi gerekirken kira süresinin sonuna kadar hesaplama yapılması doğru değildir.
3- Davalı vekilinin kira bedeline yönelik temyiz itirazlarına gelince; Dava konusu taşınmazın 15/03/2010 tarihinde davalı tarafa teslim edildiği anlaşılmakla davacı kiracı bu tarihe kadar işleyen kira bedelinden sorumlu olacağından kira bedelinin iadesi talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi de doğru değildir.
Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bette açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün davalı taraf lehine BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 06.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.