10. Hukuk Dairesi 2016/4520 E. , 2016/9968 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
,
Dava, resmî olarak boşandığı eşiyle, fiilen birlikte yaşadığı gerekçesiyle kesilen yetim aylığının, yeniden bağlanması ile yasal faiziyle birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamda belirtildiği şekilde, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
Hakkında verilen ilk boşanma kararı 25.10.2007 tarihinde kesinleşen davacıya, babası üzerinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla 12.12.2007 tarihinde bağlanan ölüm aylığının, 19.10.2008 tarihinde boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle kesildiği, ilgililerin 09.06.2010 tarihinde yeniden evlendiği ve akabinde 16.07.2013 tarihinde yeniden boşandığı, davacı talebini dava dilekçesinde kesilen yetim aylığının “kesildiği tarihten itibaren” yeniden bağlanması yönünde ifade etmişse de, 30.09.2015 tarihli beyan dilekçesinde belirttiği üzere yeniden aylık bağlanması talebinin “ikinci boşanma” tarihi olan 16.07.2013’ten sonraki döneme ilişkin olduğu, mahkemece de bu şekliyle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Ancak hüküm eksik inceleme ve yanılgılı araştırmaya dayalıdır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanun’un 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin 2. fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Aynı şekilde, yetim aylığının muvazaalı bir boşanma olmaksızın haksız şekilde kesildiği iddiası ile ilgili de kesilen yetim aylıklarının yeniden bağlanması talepli davaları Kurum’a yöneltebilmektedirler. Bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönündn ortaya konulması önem arz etmektedir.
İnceleme konusu davada...kontrol memurlarınca 24.03.2009, 24.02.2009, 12.10.2009 ve 14.06.2011 tarihli 4 (dört) ayrı rapor düzenlendiği, ancak bu raporların hiçbirinin talep edilen ve hüküm kurulan ikinci boşanma sonrası döneme ilişkin olmadığı, bu haliyle ikinci boşanma tarihi sonrası kurumca düzenlenmiş bir rapor bulunup bulunmadığı Kurumdan sorulmalı, uyuşmazlık konusu olan 16.07.2013 tarihinden sonraki dönemde davacının kayıtlı olduğu İstanbul adresi ile eski eşinin kayıtlı olduğu... adreslerinde görev yapmış/yapmakta olan, muhtar ve azalar ile resen tespit edilecek kişilerden (köy imamı, çevre esnaf, komşular vb.) kanaat edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, adres bilgileri formunda 16.07.2013 tarihinden sonra davalının eski eşinin bildirdiği Devrek/Zonguldak adresinde fiili birlikteliğin tespiti amacıyla kolluk araştırması yaptırılmalı, uyuşmazlık konusu dönem itibariyle seçmen bilgi kayıtlarında davalı ve eski eşinin nerede oy kullandıkları ve seçmen bilgi sistemindeki adreslerinin neresi olduğu araştırılmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; medula sisteminde kayıtlarda görülen adresler ilgili sağlık kuruluşlarından istenilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, davacı ve eski eşi adına uyuşmazlık dönemi içeren banka kayıtlarının hangi adreste tesis edildiği saptanmalı, 07.11.2014 tarihli kolluk araştırmasında tarafların birlikte yaşadıklarına dair tespit de nazara alınarak, tüm bu hususlar tespit edildikten sonra, “boşanılan eşle uyuşmazlık konusu dönemde eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği toplanan kanıtlar ışığı altında yeniden değerlendirilmeli ve elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve yanılgılı inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.06.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.