Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/554
Karar No: 2012/7909
Karar Tarihi: 24.09.2012

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2012/554 Esas 2012/7909 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2012/554 E.  ,  2012/7909 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tescil

    ... ve ... ile Hazine ve Kömürlü Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Şirvan Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 06.12.2011 gün ve 146/150 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
    KARAR

    Davacılar, mevkii ve hudutları dava dilekçesinde yazılı taşınmazı 40-50 yıldan beri kullandıklarını, zilyetliğin aralıksız, nizasız kendilerinde olduğunu açıklayarak dava konusu taşınmazın adlarına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davacı ...; ilk oturumda; dava dilekçesini tekrar ettiğini, dava konusu arazilerin davacılara babalarından kaldığını, diğer davalı ile ortaklaşa kullandığını, bu nedenle, Hazine adına yapılan tespitin iptaliyle tescilini talep etmiş, beyanını imzasıyla onaylamıştır. Davacı ... ise iki nolu oturumda; aynı mealde beyanda bulunmuştur.
    Davalı köy tüzel kişiliğine dava dilekçesi yöntemine uygun biçimde tebliğ edilmesine karşın oturumlara katılmamış ve yanıt vermemiştir.
    Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne, dava konusu 149 ada 1 nolu parseldeki fen bilirkişinin 10.1.2011 tarihli raporunda A, B, C ve D harfleriyle belirlenen kısımların tapusunun iptali ile davacılar adına iştirak halinde tapu tesciline karar verilmiştir.
    Hüküm, süresi içerisinde Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
    Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından;
    Davacı kişiler dava dilekçesinde, mevkii ve sınırlarını gösterdikleri taşınmazın tescilini talep etmişler, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi dava konusu taşınmazın 30 yılı aşkın süreden beri davacılar tarafından kullanıldığını, arazinin içerisinde tarıma elverişli olmayan tepelerin bulunduğunu, fiilen kullanılan kısımları mahkeme heyetine gösterdiğini açıklamıştır. Mahkemece yapılan gözlemde; taşınmaz üzerinde meşe ve alıç ağaçlarının bulunduğu, keşif tarihi itibariyle ekili olmadığı, fakat tarıma elverişli bölümlerin yer aldığının görüldüğü yazılmıştır. Keşifte görevlendirilen fen bilirkişi, 1/10000 ölçekli ve koordinatlı kroki ve raporunda, keşfi yapılan yerlerin krokide A, B, C ve D harfleriyle işaretlendiği, miktarlarının A=4011,33 m2, B=6643.29 m2, C=12222,15 m2 ve D=61306,15 m2 olduğunu açıklamıştır. Ziraat mühendisi ise, taşınmazın genel olarak özelliklerinin özetle; toprak yapısının killi ve tınlı, taşlılığın orta seviyede, arazi eğiminin yer yer % 10-15, yer yerde % 25-30 civarında bulunduğunu, nizalı taşınmazın imar planında yer almadığını, taşınmazın büyük kısmının tarla arazisi olarak değerlendirmeye müsait olduğunu, fakat bazı kısımlarının tepelik ve ziraate uygun olmayan topraklarla kaplı bulunduğunu, keşif tarihi itibariyle ekili olmadığını, ancak, taşınmazın toprak yapısı itibariyle 15 – 20 yıldan beri tarımsal faaliyette kullanıldığı, taşlardan temizlendiği, A, B, C ve D harfleriyle özgülenen yerlerin toprak yapısı itibariyle tarıma elverişli olduğunu rapor etmiştir. Keşif sırasında dava konusu yerin 149 ada 1 nolu parsel içerisinde kaldığı anlaşılmıştır. 149 ada 1 nolu parsele ilişkin kadastro tutanağı getirtilmiştir. Ham toprak niteliğiyle 1644.913 m2 yüzölçümünde olduğu, Devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan ve ekonomik yarar sağlaması mümkün olan ancak kimsenin mülkiyetinde olmadığından 20.10.2008 tarihinde Hazine adına tespit görmüş ve itirazsız olarak 26.1.2009 tarihinde kesinleşmiştir. Davacıların tanıkları, dört nolu oturumda ve sonraki oturumlarda dinlenmişler özetle; zilyetliğin 50 yılı aşkın süreden beri davacılarda olduğunu açıklamışlardır. Diğer tanık ise, davacının oğludur, beyanında bulunmuştur.
    Bilindiği üzere ve kural olarak: TMK. nun 713/1-2 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil ve tapu iptali tescil davalarında, davacıların yöntemine uygun biçimde imar – ihya ve zilyetlik koşullarını ispat etmeleri gerekir. Zilyetlik maddi olaylardan olup, her türlü delille ispatı mümkündür. Öte yandan, bu tür davalar kamusal niteliği ağırlıklı davalardır. Dolayısıyla mahkeme hakiminin de tarafların delilleri dışında gerekli gördüğünde resen araştırma yapma yetki ve görevi vardır. Zilyetlik olgusunun belirlenmesi için mutlak suretle dava konusu taşınmazların başında keşif yapılmalıdır. Bunun için varsa taraf tanıklarının yöntemine uygun biçimde (HMK.nun 240, 243, 259 vs) maddeleri uyarınca mümkün olduğunca keşif mahalline çağırılarak orada dinlenmesi, davacının zilyetliği konusundaki tüm bilgilerinin kapsamlı şekilde keşif zaptına yazdırılması ve beyanının doğruluğunu imzasıyla onaylattırılması gerekir. Ayrıca, yerel bilirkişilerin öncelikle tarafların aynı isimlerde anlaşmaları halinde ortaklaşa belirledikleri yaşlı ve yansız kimselerden seçilmesi, anlaşamadıkları taktirde kaymakamlık aracılığıyla belirlenmesi, keşif mahallinde hazır edilmesi, dava konusu taşınmazın mevkii, sınırları, komşuları, niteliği ve biliyorlarsa zilyetleri konusunda kapsamlı beyanlarının alınması asıldır. Ne var ki, yukarıda açıklanan ilkelere ve uygulamanın aksine mahalli mahkeme bir yerel bilirkişiyle mahallinde keşif yapmış, ancak tanıkların tümünü taşınmazı görmeden mahkeme salonunda dinlemiştir. Davacılar gerek dava dilekçesinde, gerekse yargılama oturumlarında, taşınmazı ortaklaşa kullandıklarını açıkladıklarına ve davacıların kardeş olmadıkları da dikkate alındığında, özellikle terekeden intikal eden bir taşınmaz olmadığından iştirak halinde mülkiyet üzere tescil kararı da doğru olmamıştır. Öte yandan, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesindeki temel ilke ve 5403 sayılı Yasanın hükümleri uyarınca taşınmazın sulu - kuru durumu belirlenmeden yazılı şekilde kabul kararı verilmesi de doğru değildir.
    Tüm bunlardan ayrı olarak, tesciline karar verilen taşınmazların toplam miktarı dikkate alındığında ve kadastrodaki tespit niteliği de göz önünde bulundurularak dava konusu taşınmazların ve ana parselin bulunduğu yerde hava fotoğraflarının uygulanmasının zorunlu olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır.
    Bir arazinin kullanım süresi ve niteliği ile üzerinde imar, ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının kadastro tespitinden önceki geçmiş yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için tespit tarihi olan 20.10.2008 tarihinden geriye 20 – 30 yıl öncesine ait (1978 – 1988 yılları arası) hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerektiği uzman öğretim üyelerinin yayınlarındaki görüşleridir. Ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelenirse arazinin üç boyutlu görüleceği, taşınmazın sınırlarının belirlenebileceği ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabileceği bilinmelidir.
    Mahkemece uyuşmazlığın net bir biçimde çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli bulunan hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır.
    Mahkemece yapılacak iş, öğretim üyesi seviyesinde Ziraat Fakültesi Toprak Bölümünden bir ziraat mühendisi, bir harita veya kadastro mühendisi ile bir jeologdan oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle tespit tarihinden geriye doğru 20 – 30 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının getirtilip stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın niteliğinin ve kullanım süresinin ne zaman başlandığının belirlenmesine çalışılması gerekir. Şahit ve bilirkişi sözleri ilmi esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi ayrı ayrı belirlendikten sonra iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirilme yapılarak karar verilmelidir. Eksik incelemeyle karar verilemez.
    Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları tüm bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 24.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi