Ceza Genel Kurulu 2020/191 E. , 2020/484 K.
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 58-339
Kasten yaralama suçundan sanık ..."ın beraatine ilişkin Didim (Yenihisar) 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 05.05.2016 tarihli ve 18-384 sayılı hükmün Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 10.12.2018 tarih ve 5499-19145 sayı ile;
“...Katılan hakkında Ordu Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 05.09.2015 tarihli rapor içeriği ve katılanın anlatımları ile dosya kapsamına göre, sanığın üzerine atılı suçun sübut bulduğu ve mahkûmiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, delillerin takdir ve değerlendirilmesinde hataya düşülerek yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 10.06.2019 tarih ve 58-339 sayı ile;
"...Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde gerek bozma öncesi sanık savunması ve katılan ile tanık beyanları, gerekse de bozma sonrası katılan beyanı ve sanık savunmaları bir bütün olarak değerlendirildiğinde katılanın sanık tarafından darbedildiğine dair aşamalardaki çelişkili anlatımları dikkate alındığında, isnat olunan suçun sanık tarafından gerçekleştirildiği hususunda mahkememizde şüphe hasıl olmuş, katılanın iddialarının kendisi ile yakın akrabalık ilişkileri bulunan tanıklar ... ve ... beyanları ile desteklendiği göz önünde bulundurulduğunda tanıkların da akrabalık dereceleri sebebi ile tarafsız yönde beyanda bulunabilecekleri hususunda yine Mahkememizde oluşan şüphe doğrultusunda ceza muhakemesi hukukuna hâkim olan şüpheden sanık yararlanır evrensel ilkesi gereğince Yargıtay bozma ilamına direnilerek sanığın yeniden beraatine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."
şeklindeki gerekçeyle bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın beraatine karar vermiştir.
Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.02.2020 tarihli ve 133673 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ile dosya, 6763 sayılı Kanun"un 36. maddesiyle değişik CMK"nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 09.03.2020 tarih ve 1774-4748 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- 6284 sayılı Kanun"un 20. maddesinin 2. fıkrası gereğince kamu davasına katılma hakkı bulunan ve hükmü yasal süresinde temyiz eden şikâyetçi Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının, Ceza Genel Kurulunca yapılan inceleme sırasında 5271 sayılı CMK"nın 237. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davaya katılmasına karar verilmesinin olanaklı olup olmadığı,
2- Sanığa atılı kasten yaralama suçunun sabit olup olmadığı,
Hususlarının belirlenmesine ilişkin ise de; yapılan müzakere esnasında bir kısım Ceza Genel Kurulu Üyelerince, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 5271 sayılı CMK"nın 237. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davaya katılma hakkı konusunda öncelikle ilgili Daire tarafından karar verildikten sonra, direnme hükmünün incelenmesi için dosyanın Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi gerektiğinin ileri sürülmesi üzerine öncelikle bu hususun değerlendirilmesi gerekmiştir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 10.12.2018 tarihli ve 5499-19145 sayılı bozma ilamından sonra yargılamayı sürdüren Yerel Mahkemece duruşma gününün ve gerekçeli kararın Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına da tebliğ edildiği, Bakanlık vekilinin de 18.09.2019 tarihinde elektronik imzalı olarak UYAP (Ulusal Yargı Ağı Projesi) sistemine yüklediği 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun"un 20. maddesi uyarınca katılma talebini de içerir dilekçe ile hükmü yasal süresinde temyiz ettiği,
Yargıtay 3. Ceza Dairesince 09.03.2020 tarih ve 1774-4748 sayı ile; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 5271 sayılı CMK"nın 237. maddesi uyarınca kamu davasına katılması konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden, dosyanın anılan Kanun"un 307/4. maddesi gereğince Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
5271 sayılı CMK’nın “Kamu davasına katılma” başlıklı 237. maddesi;
“1) Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler.
2) Kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz. Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır”,
“Katılma usulü” başlıklı 238. maddesi ise;
“1) Katılma, kamu davasının açılmasından sonra mahkemeye dilekçe verilmesi veya katılma istemini içeren sözlü başvurunun duruşma tutanağına geçirilmesi suretiyle olur.
2) Duruşma sırasında şikâyeti belirten ifade üzerine, suçtan zarar görenden davaya katılmak isteyip istemediği sorulur.
3) Cumhuriyet savcısının, sanık ve varsa müdafiinin dinlenmesinden sonra davaya katılma isteminin uygun olup olmadığına karar verilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı CMK"nın 237. maddesinde, mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanların, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek davaya katılabilecekleri hüküm altına alınmış, ancak kanun yolu muhakemesinde bu hakkın kullanılamayacağı esası benimsenmiştir. Bununla birlikte, istisnai olarak ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma isteklerinin, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmesi hâlinde inceleme mercisince bu hususunda karara bağlanacağı kabul edilmiştir.
5271 sayılı CMK"nın kanun yollarına başvurma hakkını düzenleyen 260. maddesinin birinci fıkrası;
"Hâkim ve mahkeme kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır." şeklinde olup buna göre; duruşmadan haberdar olmayan mağdura, şikâyetçiye veya suçtan zarar görene gerekçeli kararın tebliğ edilmesinden sonra, hükmün temyiz edilmesi durumunda CMK"nın 260. maddesi uyarınca "katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gören" sıfatı ile temyizi incelenecek, ancak katılma hakkının kanundan doğmuş olması hâlinde CMK"nın 233 ve 234. maddelerine aykırı davranılması gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilemeyebilecektir.
Bu açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;
Sanık ..."ın suç tarihi itibarıyla eşi olan katılan ... (Kahraman)"a yönelik kasten yaralama suçundan verilen beraat hükmünün, Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Özel Dairece sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verildiği, bozma sonrası yapılan yargılamada, 22.04.2019 tarihli oturum sonunda "6284 sayılı Kanun"un 20/2. bendi uyarınca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüğüne davetiye çıkartılmasına," dair ara karar verildiği, direnme kararının da verildiği 10.06.2019 tarihli oturuma adı geçen Bakanlık vekilinin katılmadığı, hükmün Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edildiği, ayrıca gerekçeli kararın tebliği üzerine Bakanlık vekili Av. ... tarafından 18.09.2019 tarihinde elektronik imzalı olarak UYAP sistemine yüklenen dilekçeyle katılma talebinde bulunularak hükmün temyiz edildiği dosyada; direnme kararına konu beraat hükmünü, CMK"nın 6763 sayılı Kanun"un 36. maddesiyle değişik 307. maddesi uyarınca inceleyen Özel Dairece, Bakanlık vekilinin katılma talebi hakkında herhangi bir karar verilmediğinin anlaşılması karşısında, Özel Dairece daha önce karara bağlanmamış bir hususun doğrudan Ceza Genel Kurulunca ele alınması mümkün olmadığından, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
Bu itibarla dosyanın, öncelikle hükmü temyiz eden Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının CMK"nın 237/2. maddesi uyarınca kamu davasına katılması konusunda bir karar verilmesi için Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Dosyanın hükmü temyiz eden Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının CMK"nın 237/2. maddesi uyarınca kamu davasına katılması konusunda bir karar verilmesi için öncelikle Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 26.11.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.