Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/6965 Esas 2017/17051 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/6965
Karar No: 2017/17051
Karar Tarihi: 05.12.2017

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/6965 Esas 2017/17051 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2017/6965 E.  ,  2017/17051 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki kiralananın tahliyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; ..., Merkez, ... mahallesi 6082 ada 7 parselde kayıtlı 2 bağımsız bölüm numaralı dükkanı 18.07.2013 tarihinde satın aldığını, davalının ise taşınmazda kiracı olduğunu, davalıya tebliğ edilen ihtarname ile iktisap tarihinin ve mevcut ihtiyacın bildirilmiş olmasına rağmen taşınmazın tahliye edilmediğini, eşinin inşaat işleri yaptığını, taşınmazda, eşinin inşaat mühendisliği bürosu ve inşaat malzemeleri satışı yapacağını, ihtiyacının samimi ve gerçek olduğunu belirterek kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ; davacının ve eşinin başka taşınmazları olduğunu, ihtiyaç iddiasının samimi olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, dava konusu taşınmazın alınmasından 10 ay önce yapılacağı iddia edilen işe uygun başka bir taşınmazı 3. kişiye kiraladığı gerekçesi ile, ihtiyaç iddiasının gerçek, samimi ve zorunlu olmadığı kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Türk Borçlar Kanununun 350/1 maddesine göre konut ihtiyacına dayalı olarak açılan tahliye davalarında tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arz etmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir.
    Somut olayda; davacı taşınmazı 18.07.2013 tarihinde satın almış ve 30.07.2013 keşide, 01.08.2013 tebliğ tarihli ihtarname ile satın alma iradesini ve tahliye istediğini belirterek tahliye davasını süresinde açmıştır. Yapılan yargılama sırasında gerek davacı gerekse davacı tanıkları; davacının eşinin inşaat malzemeleri satığı dükkanın küçük olduğu, dava konusu taşınmazın satış ve teşhir için davacının eşi tarafından alındığını bildirmişler, davacının ihtiyaç iddiası tanık anlatımları ile doğrulanmıştır. Dosyada mevcut deliller
    karşısında davacının eşinin yapacağı inşaat malzemeleri satışı ve inşaat ofisi için işyeri ihtiyacının gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda Mahkemece; kiracı olan davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmesi gerekirken, değerlendirmede yanılgıya düşülerek dava konusu taşınmazın iktisabından 10 ay önce davacının ihtiyacının mevcut olmayabileceği de göz ardı edilerek yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün davacı taraf yararına HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.