Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/15934
Karar No: 2016/18578
Karar Tarihi: 21.06.2016

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2015/15934 Esas 2016/18578 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2015/15934 E.  ,  2016/18578 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    DAVA : Taraflar arasındaki, fazla mesai ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı sebeplerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca avukatınca istenilmesi ve davacı avukatınca da duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.06.2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına vekili ... ... geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili, müvekkili işçinin fazla çalışma ve yıllık izin ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Taraflar arasında, davacının fazla çalışma ücreti alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Fazla çalışma yapıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda, tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bununla birlikte, işyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
    Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, açıklama kısmında, dosyaya sunulan işçi imzasız işe giriş çıkış kayıtlarının yazılı delil olarak kabul edilmeyeceği belirtilmiş, hesaplama kısmında ise, işe giriş çıkış kayıtlarına göre, davacının haftanın altı günü 09:00-19:00 saatleri arasında çalıştığının anlaşıldığı belirtilerek, ara dinlenme süresinin düşümüyle haftalık dokuz saat üzerinden fazla çalışma hesaplanmıştır. Dosyaya sunulan işe giriş ve çıkış saatlerine ilişkin işyeri kayıtlarının tamamında işçi imzası yoktur. Bilirkişi raporunda, söz konusu belgelere yazılı delil olarak itibar edilmeyeceğinin açıklandıktan sonra, hesaplama kısmında işe giriş çıkış kayıtlarına göre hesaplama yapıldığının vurgulanmış olması çelişkilidir. Kaldı ki, söz konusu kayıtların hesaplamaya konu sürenin sadece bir kısmına ilişkin olduğu, tüm dönemi kapsamadığı da anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, rapor içeriğinde denetime elverişli olacak şekilde kayıtlar dökümlendirilmemiş ve incelenmemiştir. Mahkemece, çelişkili ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna itibar edilmesi hatalı olmuştur.
    Davacı tarafça, dava dilekçesi ekinde, 2012 yılının mayıs ve haziran aylarının bir kısım günlerine (toplam on gün) ilişkin “giriş-çıkış formu” başlıklı belgeler sunulmuştur. Bu belgelerin gün bazında tek sayfa halinde düzenlendiği, belgenin basılı evrak niteliğinde olduğu ve sadece giriş ve çıkış saatlerinin el yazısıyla yazıldığı, işçi imzasının ise bulunmadığı görülmektedir. Belgeler haftanın sadece bir kısım günlerine ait olduğundan haftalık fazla çalışma süresinin belirlenmesine elverişli değildir. Kaldı ki, sadece ongünlük süreyi kapsamaktadır. Davalı işveren tarafından sunulan defterin incelenmesinden ise, defterin tamamının el yazısıyla düzenlendiği, içerikte işçilerin işe girdiği ve çıktığı saatlerin yazıldığı, 14.02.2010-09.04.2012 arasındaki günlere ilişkin düzenlendiği ve yine işçi imzasının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı vekili, gerek davacının sunduğu belgelerin gerekse de kendisinin sunduğu defterin, işyerindeki güvenlik elemanlarınca hazırlandığını ifade etmiştir. Davacı tarafın ise, davalı işverenin sunduğu söz konusu deftere karşı beyanı bulunmamaktadır. Bu halde, öncelikle, hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında, davacı asil dinlenilerek, işverence sunulan defter içeriğine karşı beyanları sorulmalıdır. Davacının, defterin gerçeğe uygun düzenlendiğini kabul etmesi halinde, bu defter denetime elverişli olacak şekilde incelenmeli, gün bazında işe giriş çıkış saatleri dökümlendirilerek, ara dinlenme sürelerinin düşümüyle haftalık bazda fazla çalışma süresi tespit edilmeli, kayıtların kapsamadığı dönem için ise tanık beyanları değerlendirilerek sonuca gidilmelidir. Davacı asilin, defter içeriğini kabul etmemesi halinde ise, deftere itibar edilmemeli ve bu durumda defter nazara alınmadan, tanık beyanları değerlendirilerek fazla çalışma ücreti talebi hakkında bir karar verilmelidir.
    3- Kabule göre de;
    İtibar edilen bilirkişi raporunda, fazla çalışma ücreti alacağında, ıslaha karşı zamanaşımı savunmasının değerlendirilmesinde, ıslah tarihinden itibaren geriye doğru beş yıl için hesaplama yapılmasıyla yetinilmiş, dava dilekçesinde talep edilen 1.000,00 TL"nin ıslaha karşı zamanaşımı savunmasından etkilenmediği hususu gözardı edilmiştir.
    Dava dilekçesinde, fazla çalışma ücreti alacağına kanuni faiz işletilmesi talep edilmiştir. Mahkemece, taleple bağlı kalınması gerektiği belirtilerek, alacağa kanuni faiz işletilmesine karar verilmiş ise de, anılan alacağa uygulanacak faizin türü, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 34. maddesinde düzenlendiğinden, kanuni faiz talebinden anlaşılması gereken, mevduata uygulanan en yüksek faiz oranıdır. Mahkemece, bu yönün nazara alınmaması hatalı olmuştur.
    Yukarıda yazılı sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi