Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/11959
Karar No: 2016/18564
Karar Tarihi: 21.06.2016

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2015/11959 Esas 2016/18564 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2015/11959 E.  ,  2016/18564 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    DAVA : Taraflar arasındaki, kıdem ile ihbar tazminatı farkı alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı sebeplerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi ve davalı avukatınca duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 31.05.2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına vekili ... ile karşı taraf adına vekili ... ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek bırakılan günde Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili, müvekkili işçinin, davalı işverenden önce 30.11.1973-11.01.1982 tarihleri arasında değişik kamu kuruluşlarında memuriyette geçen çalışmasının bulunduğunu, davalı işverence yapılan kıdem tazminatı ödemesinde, söz konusu çalışma süresinin nazara alınmadığını, ihbar önelinin elliyedi hafta olmasına rağmen ihbar tazminatının da eksik ödendiğini ileri sürerek fark kıdem tazminatı ve fark ihbar tazminatı alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
    Taraflar arasında, davacının fark kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Dava dilekçesinde, davacının, davalı işverenden önce, 30.11.1973-11.01.1982 tarihleri arasında, dava dışı kamu kuruluşlarında memuriyette geçen çalışma süresinin, davalı tarafından nazara alınmadığından, kıdem tazminatının eksik ödendiği ileri sürülerek, fark kıdem tazminatı talebinde bulunulmuştur.
    Davacının davalı işverene ait işyerinde 12.01.1982-14.08.2013 tarihleri arasında geçen çalışma süresi nazara alınarak, işverence hesaplanan kıdem tazminatının davacıya ödendiği sabittir. Mahkemece, davacının, dava dışı kamu kurumlarında memuriyette geçen çalışma süresinin istifa ile sonlandığı gerekçesiyle, fark kıdem tazminatına yönelik talebin yerinde olmadığı kabul edilerek, reddine karar verilmiştir. 4857 sayılı İş Kanunu"nun geçici 6. maddesi uyarınca, 1475 sayılı İş Kanunu"nun uygulanmasına devam olunan 14. maddesinde “T.C. Emekli Sandığı Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanunu"na veya yalnız Sosyal Sigortalar Kanunu"na tabi olarak sadece aynı ya da değişik kamu kuruluşlarında geçen hizmet sürelerinin birleştirilmesi suretiyle Sosyal Sigortalar Kanunu"na göre yaşlılık veya malûllük aylığına ya da toptan ödemeye hak kazanan işçiye,bu kamu kuruluşlarında geçirdiği hizmet sürelerinin toplamı üzerinden son kamu kuruluşu işverenince kıdem tazminatı ödenir.” hükmü mevcuttur. Somut olayda ise, iş sözleşmesi, işveren tarafından, davacının emekliliğe hak kazanması sebebine dayanılarak feshedilmiştir. İş sözleşmesini emekliliğe dayanarak fesheden taraf işçi olmadığından, davacının, dava dışı kamu kurumlarında memuriyette geçen çalışma süresinin, kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmasını talep hakkı zaten bulunmamaktadır. Kaldı ki, memuriyette geçen sürenin istifa ile sonlandığı da sabittir. Bu halde, 1475 sayılı İş Kanunu"nun 14. maddesi uyarınca, fark kıdem tazminatı talebi yerinde değildir.
    Diğer taraftan, davacı taraf, ayrıca, personel yönetmeliğinin 25. maddesine dayanarak da, dava dışı kamu kurumlarında geçen memuriyet süresinin nazara alınması gerektiğini ileri sürmektedir. Yönetmeliğin, 25. maddesinde, itibari hizmet süresinin nasıl belirleneceği düzenlenmiş olup, anılan 25.maddenin “1-b” alt bendinde öngörülen şartların sağlanmış olması halinde, davalı dışında kamu kurum ya da kuruluşlarında geçen hizmet süresinin tamamının, özel sektörde sosyal güvenlik kurumuna prim ödenmiş hizmet süresinin on yılının (üst sınır), itibari hizmet süresinin belirlenmesinde nazara alınması gerektiği kabul edilmiştir. Davacının, yönetmeliğin 25/(1-b) maddesinde düzenlenen şartları sağlayıp sağlamadığı dosya içeriğinden anlaşılmamakta ise de, bu yönün zaten sonuca etkisi yoktur. Çünkü, itibari hizmet süresinin, nazara alınacağı işçilik hakları, yönetmeliğin değişik maddelerinde ( örneğin madde 24, 29, 34) belirtilmiştir. Ancak, kıdem tazminatı ile ilgili yönetmelik maddesinde, itibari hizmet süresinin esas alınması gerektiğine yönelik bir hüküm yoktur. Dolayısıyla, bu yönüyle de, fark kıdem tazminatı talebi yerinde değildir.
    Anılan sebeplerle, mahkemece, fark kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmesi sonuç itibariyle doğru görülmüştür.
    Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık, fark ihbar tazminatı alacağına hak kazanılıp kazanılmadığı noktasındadır.
    Davalıya ait işyerinde uygulanan, personel yönetmeliğinin 69. maddesinde, onbeş yıldan fazla hizmeti bulunan personele onsekiz hafta ihbar öneli tanınması gerekliliği düzenlenmiş iken, 17.12.2004 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmelik değişikliği ile 69. maddede değişikliğe giderilerek, ihbar önelleri arttırılmış ve onbeş yıldan fazla hizmeti bulunan personel bakımından elliyedi hafta ihbar öneli kabul edilmiştir. Daha sonra ise, 12.03.2005 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanan yönetmelik değişikliği ile ihbar önelleri azaltılarak, onbeş yıldan fazla hizmeti bulunan personele onsekiz hafta ihbar öneli tanınması gerektiği kabul edilmiştir. Davacı işverene sunduğu, 21.03.2005 tarihli dilekçesiyle, ihbar önellerinin azaltılmasına ilişkin yönetmelik değişikliğini kabul etmediğini bildirmiştir.
    29.11.2006 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan yönetmelikte de, onbeş yıldan fazla hizmeti bulunan personel için onsekiz hafta ihbar öneli kabul edilmiştir.
    Dosya kapsamına göre, davacının 12.01.1982 tarihinde davalıya ait işyerinde işe girdiği, iş sözleşmesinin, işverence, 14.08.2013 tarihinde işçiye tebliğ edilen yazılı bildirimle feshedildiği anlaşılmaktadır. Fesihte, davacıya onsekiz hafta üzerinden ihbar tazminatı ödemesi yapılmıştır. Mahkemece, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 22. maddesi nazara alınarak, ihbar önelinin azaltılmasına ilişkin yönetmelik değişikliğinin işçi tarafından kabul edilmediği gerekçesiyle, davacının ihbar önelinin elliyedi hafta olduğu esas alınmış ve buna göre hesaplanan fark ihbar tazminatı hüküm altına alınmıştır. Ne var ki, yukarıda bahsi geçen yönetmelik ve yönetmelik değişiklikleri, ... Bakanlığı tarafından, davalıya ait işyerinde, toplu iş sözleşmesi kapsamı dışında kalan belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan personellere uygulanması amacıyla çıkartılmıştır. Davacının, yönetmelik kapsamında bulunduğu açıktır. Bakanlık tarafından çıkartılan yönetmelik değişikliği ile yükseltilen ihbar önelinin, yine aynı Bakanlık tarafından çıkartılan yönetmelik değişikliği ile düşürülmesi mümkündür. Yönetmeliklerin Bakanlıkça çıkartıldığı nazara alındığında, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 22. maddesi hükümlerinin eldeki somut olaya uygulanması imkanı yoktur. Bu halde, fesih tarihi itibariyle yürürlükteki düzenlemeye göre, işverence, davacıya onsekiz hafta üzerinden ihbar tazminatı ödenmesinde, hukuka aykırılık yoktur. Anılan sebeple, fark ihbar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi