3. Hukuk Dairesi 2017/5985 E. , 2017/17026 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kiralananın tahliyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalının, 10/07/2007 tarihli sözleşme ile aylık 10.000 TL bedelle kiracı olduğunu, Ekim 2012 ayından kalan 2.000 TL ile Kasım, Aralık 2012 ve Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz 2013 aylarına ait kira borcu toplamı 92.000 TL"yi ödemediğinden ihtarname keşide edildiğini, ancak davalının ödeme süresi içerisinde borcu ödemediğini, temerrüde düştüğünü belirterek akdin feshi ile tahliyeye karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalı kiracının yapmış olduğu ödemeler dikkate alındığında davacı kiraya verene kira borcu bulunmadığını bu nedenle temerrüt olgusunun ve davalı kiracı için kiralanandan tahliye şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında 10/07/2007 başlangıç tarihli, üç yıl süreli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinde aylık kira bedeli 9.000 TL olarak belirlenmiş olup 8. maddesinde kira bedelinin İTO"nun yayınlayacağı yıllık tüketici fiyat endeksindeki artışa % 10 eklenmek suretiyle arttırılacağı kararlaştırılmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı kiracının Ekim 2012-Haziran 2013 döneminde 95.500 TL ödeme yaptığı, kira borcu bulunmadığı belirtilmiştir. Davacı vekili, davalının eksik ve düzensiz ödeme yapmasından dolayı kira ödemelerinin diğer yıllara sarktığını, kira ilişkisinin başladığı tarihten itibaren ödemeler dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiğini beyanla rapora itiraz etmiştir. Davacı vekili, bilirkişi raporuna itiraz etmesine ve dava konu dönemde yapılan ödemelerde bir açıklama bulunmamasına rağmen mahkemece yeni bilirkişi raporu alınmadan hüküm kurulmuştur. Bu nedenle mahkemece öncelikle ilgili bankadan kira
ilişkisinin kurulduğu tarihten itibaren banka hesap hareketleri getirtilerek davalı borçlu tarafından yapılan ödemelerin belirlenmesi sözleşmedeki belli ve muayyen olan artış şartının da geçerli olduğu ve davalının tacir olması nedeniyle tarafları bağlayacağı gözetilerek talep edilen dönemdeki ödenmesi gereken kira bedelinin belirlenmesi, davalı tarafından yapılan ödemeler mahsup edildikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.