8. Hukuk Dairesi 2012/1480 E. , 2012/7818 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Doğanhisar Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 30.11.2011 gün ve 275/380 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı, uyuşmazlık konusu 209 ada 148 parsel sayılı taşınmazın dedesinden annesine, annesinden de kendisine kaldığı halde kadastro sırasında Hazine adına tespit ve tescil edildiğini açıklayarak, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı yararına zilyetlik yoluyla kazanma koşulları oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 209 ada 148 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki, dava konusu taşınmazın tapu kaydı ve kadastro tutanağının incelenmesinde; taşınmazın, 29.01.2006 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olmadığı ve kültür arazisi niteliğinde bulunduğu halde yapılan ilana rağmen kimsenin mülkiyet iddiasında bulunmadığı ve bilirkişilerce de malikinin bilinmediği belirtilmek suretiyle belgesizden tarla niteliğiyle Hazine adına tesptinin yapıldığı ve tutanağının itirazsız olarak kesinleşmesi ile 16.06.2006 tarihinde tapuya tescil edildiği görülmüştür. Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın davacıya annesinden intikal etmesi nedeniyle zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve dava şartının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. Davacı dava dilekçesinde, nizalı taşınmazın annesinden kendisine kaldığını açıklamıştır. Yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ve davacı tanığının birbirlerini tamamlayan beyanlarında, dava konusu taşınmazın davacıya annesinden miras yoluyla intikal ettiğini açıklamışlardır. Bir başka anlatımla, annesinin sağlığında nizalı yeri davacıya özgülediğine ya da annesinin ölümünden sonra mirasçıları arasında taksim yapılarak taşınmazın davacıya kaldığına ilişkin hiçbir açıklamada bulunmamışlardır. Davacı da, dava dilekçesinde ve yargılamalar aşamasında bu konuda herhangi bir beyan ve açıklamada bulunmamıştır.Bu durumda, taşınmazın davacının annesinin terekesine dahil malvarlığı olduğunun kabulü gerekir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygın bulunmaktadır. TMK.nun 640, 701 ve 702.maddeleri hükümlerine göre elbirliği mülkiyetinde tasarrufi işlemlerde oybirliği arandığına, yani tüm mirasçıların katılımıyla tasarrufi işlemler yapılacağına, kural olarak davada tasarrufi bir işlem olduğuna, mirasçılardan biri veya bir kısmı tek başına adına tescil isteyemeyeceğine ve tüm mirasçılar adına tescil istenilmediği için, dışarıda kalan mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya miras ortaklığına temsilci tayini yoluyla da davanın yürütülmesi mümkün olmadığına ve bir mirasçının taşınmaz üzerinde sürdürdüğü zilyetlik elbirliği mülkiyeti hükümlerine göre miras bırakının diğer mirasçıları adına da sürdürülmüş sayılacağına göre, mahkemece, davacının annesinin mirasçılık belgesinin veya nüfus kayıt tablosunun temin edilerek, davacı dışında başka mirasçılar varsa TMK.nun 640, 701 ve 702. maddeleri uyarınca davacının tek başına dava açarak taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tapuya tescilini isteyemeyeceği; başka bir anlatımla davacının, davada dava şartı olan aktif taraf sıfatı bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, az yukarıda saptanan hususlar gözardı edilerek, eksik inceleme ile davada davacının dava şartı bulunup bulunmadığının araştırılıp değerlendirmeden hüküm kurulmuş olması isabetli olmamıştır.
Davalı Hazine temsilcisinin yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasına yönelik hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HUMK.nun 440/2. bendi gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna 21.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.