17. Hukuk Dairesi 2016/1074 E. , 2016/4118 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkiline ait ..."den teslim alınan daire boş bir durumda iken dairenin dışındaki su sayacına bağlı vanadan sızan sular nedeniyle davalı şirkete konut sigorta poliçesiyle sigortalı olan dairede hasar meydana geldiğini, davalının ödenen hasar bedelinin rücu edilmesi amacıyla müvekkiline karşı icra takibi başlattığını, zararın meydana gelmesinde ... ve bina yönetiminin sorumlu olduğunu belirterek davalıya borçlu olmadıklarının tespitiyle icra takibinin iptaline verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; hasarın davalıya ait üst kat dairenin içindeki tesisat borusunun patlaması nedeniyle meydana geldiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile ... İcra Müdürlüğü"nün 2009/8952 esas sayılı icra takip dosyasında davacının borçlu olmadığının tespitine verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, konut sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat talebi nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir.
Riziko tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 58. maddesinde bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin malikinin, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazadaki kusurundan dolayı mesul olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı hüküm daha sonra yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 69. maddesinde yer almıştır. Yapı sahibinin sorumluluğu kusursuz sorumluluk olup yapı sahibi zararın meydana gelmesinde bizzat kusurlu olmasa dahi zarardan dolayı sorumluluğu bulunmaktadır.
Somut olayda, davalı şirkete konut sigorta sözleşmesiyle sigortalı olan konuta iddiaya göre davacıya ait üst kattaki konuttan su sızması nedeniyle hasar meydana gelmiş ve bu nedenle sigortalıya hasar ödemesi yapılmıştır. Sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin rücuen tahsili amacıyla davacıya karşı icra takibi başlatılmıştır. Davacı tarafından süresinde icra takibine itiraz edilmemiş olup borçlu olunmadığının tespiti amacıyla eldeki dava açılmıştır. Mahkemece davanın kabulüne verilmiştir.
Mahkemece inşaat mühendisi bilirkişiden alınan 17.10.2011 tarihli bilirkişi raporunda sigortalı konutta su baskınına neden olan olayın davacıya ait 8 nolu dairenin su saati ve vanasından sonraki su borusu ve fitings malzemelerinden kaynaklandığı ve davacının sorumlu olduğu belirtilmiştir. Daha sonra alınan 26.10.2011 tarihli ek raporda ise davacıya ait ... tarafından yapılan dairenin tesliminden 4 ay 3 gün sonra olayın meydana geldiği, su borusu ve fitings malzemesinin ayıplı olduğu, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun"a göre ..."nin ayıplı maldan sorumlu olduğu, bu nedenle kusurun ..."de olduğu belirtilmiştir.
Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporuna göre sigortalı konutta zarara sebep olan su sızıntısının davacıya ait konutun su tesisatındaki arıza nedeniyle meydana geldiği sabittir. Yine bilirkişi raporunda arızanın meydana geldiği tesisatın, su saati ve vanasından sonraki kısımda olduğu belirtilmiş olup su sızıntısı binanın ortak kullanımında olan tesisattan kaynaklanmamıştır. Bu haliyle sigortalı konutta meydana gelen zarar davacının maliki olduğu konuttan kaynaklandığından artık 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 58. maddesi (6098 sayıkı TBK 69) gereğince davacı meydana gelen zarardan sorumludur. Kanunun 58. maddesinin ikinci fıkrasına göre yapı sahibinin zarar nedeniyle kendisine karşı sorumlu olan kişilere rücu hakkı bulunmaktadır. Kanunun açık lafzından da anlaşılacağı üzere zararın meydana gelmesinde başka kimselerin malike karşı sorumlu olması yapı sahibinin sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır. Bu nedenle ..."nin ayıplı mal nedeniyle davacıya karşı sorumluluğu olsa dahi bu durum davacının yapı sahibi olarak kusursuz sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır.
Bu durumda mahkemece, yapı sahibi olan davacının meydana gelen zarardan dolayı sorumluluğu olduğu nazara alınarak davanın reddine verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabul kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 31.03.2016 gününde oybirliğiyle verildi.