10. Hukuk Dairesi 2016/4354 E. , 2016/9827 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, yersiz ödenen aylıkların yasal faiziyle birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtilen şekilde, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı ile davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, mahkemece verilen ilk hüküm Dairemizin 10.11.2014 tarih, .../... Esas, .../... Karar sayılı ilamı ile 5510 sayılı Yasanın 96’ncı maddesine uygun şekilde bir rapor aldırılmak suretiyle bir karar verilmesi gereğine işaret edilerek dairemizce bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki KURU, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
Eldeki davada da mahkemece bozma sonrası aldırılan raporun anılan bozma ilamımızda belirtildiği üzere “ Davacının Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır. Alacakların yersiz ödemelere mahsubu, en eski borçtan başlanarak borç aslına yapılır, kanunî faiz kalan borca uygulanır.” hükümlerine uygun olmadığı, anlaşılmakta olup, mahkemece asıl alacaklar ve faizler bakımından dönem bazında her bir dönem bakımından ayrı ayrı birbirlerinden çıkartılması ile kalan borca faiz uygulanması suretiyle infaza alverişli şekilde ve denetlenebilir bir hesap raporu aldırılması gerekirken yazılı şekilde yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm tesisi isabetsizdir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmek suretiyle 5510 sayılı Yasanın 96’ncı maddesi hükümlerine uygun ve denetlenebilecek şekilde uygun bir rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 13.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.