17. Hukuk Dairesi 2014/8126 E. , 2016/4109 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ............ vekili ve davalı ......... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili; davalıların trafik sigortacısı olduğu araçların karıştığı çift taraflı trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan müvekkillerinin yaralanarak kalıcı olarak sakat kaldıklarını, davalı tarafça yapılan ödemelerin yetersiz olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 10.000,00 maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davacılar vekili daha sonra verdiği ıslah dilekçesi ile talebini davacı ..........için 43.338,00 TL ve davacı .........için 100.552,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı .......... vekili; davacı Nurhan"a davadan önce kaza nedeniyle ödeme yapıldığını, limit dahilinde sorumlu olduklarını, temerrüde düşürülmediklerini ve davanın açılmasına sebebiyet vermediklerini savunmuştur.
Davalı ............ vekili; davacılara davadan önce kaza nedeniyle ödeme yapılarak sorumluluklarının sona erdiğini, limit dahilinde sorumlu olduklarını, hatır taşıması bulunduğunu ve temerrüde düşürülmediklerini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile davacı ......... için hesaplanan 30.563,00 TL maddi tazminat ile davacı ..........için hesaplanan 88.191,47 TL maddi tazminattan, davalı ........... yönünden yapılan ödemelerin mahsubu ile davacı ..........için 16.859,13 TL, davacı .........için 62.295,83 TL"lik kısmının, davalı ........... yönünden yapılan ödemelerin mahsubu ile davacı ..........30.563,00 TL, davacı ......... için 79.535,74 TL"lik kısmının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı .......... vekili ve davalı ......... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
HUMK"nun 275. ve devamı (HMK"nın 266. ve devamı) maddeleri gereğince, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınması gerektiği hükmüne yer verilmiştir. Trafik kazalarında, kazaya karışan tarafların kazanın meydana gelmesindeki kusurluluk durumlarının Tespiti teknik bilgi ve uzmanlığı gerektiren konulardandır.
Dosya kapsamında kazaya ilişkin herhangi bir kusur raporu alınmamıştır.
Bu durumda mahkemece, kaza nedeniyle düzenlenen tüm belgeler ilgili yerlerden getirtilerek konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişi heyetinden tarafların itiraz ve savunmalarını karşılayacak biçimde denetime ve hüküm kurmaya elverişli kusur konusunda bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 88. maddesi gereğince motorlu aracın sebep olduğu bir kazada, üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bu kişiler zarardan müteselsil olarak sorumlu tutulurlar.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 163. maddesinde müteselsil sorumluluk halinde alacaklının, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebileceği, borcun tamamı ödeninceye kadar borçluların sorumluluğunun devam edeceği hüküm altına alınmıştır. Yine aynı kanunun 166. maddesinde ise borçlulardan birinin, ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmesi halinde, bu oranda diğer borçluları da borçtan kurtarmış olacağı belirtilmiştir.
Dava konusu trafik kazasının meydana gelmesinde her iki araç sürücüsünün de kusurlu olması halinde işletenlerin 2918 sayılı kanun kapsamındaki sorumluluklarını yüklenen sigorta şirketlerinin sorumluluğu da limit dahilinde olmak kaydıyla müteselsil sorumluluktur.
Somut olayda, davadan önce davalı ........ tarafından her iki davacıya ödeme yapılmıştır. Yine davalı ......... tarafından da davacı .......... ayrıca ödeme yapılmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı .........için 30.563,00 TL, davacı .......için 88.191,47 TL zarar olduğu hesaplanmıştır. Daha sonra bu miktarlardan her iki sigorta şirketi tarafından yapılan ödemelerin güncellenmiş değeri sanki diğer sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmamış gibi mahsup edilerek her iki davalı yönünden farklı miktarlarda zarar hesaplanmıştır. Bilirkişi raporunda davalı ........ yönünden davacı ..........için 16.859,13 TL, davacı .........için 62.295,83 TL tazminat, davalı .......... yönünden ise davacı ....... için 30.563,00 TL, davacı ........için 79.535,74 TL tazminat hesaplanmıştır. Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmiştir.
Bu haliyle mahkemece hesaplanan tazminattan yapılan ödemelerin faizle güncellenerek mahsup edilmesi doğru olsa da müteselsil borçluların biri tarafından yapılan ödemenin diğer borçluları da borçtan kurtaracağı nazara alınmadan her iki davalı yönünden ayrı ayrı mahsup yapılarak farklı miktarlarda hüküm kurulması yerinde değildir. Kaldı ki, verilen hükümde her iki davalının sorumlu tutulduğu toplam tazminat miktarı davacılar için hesaplanan maddi tazminat miktarını aşmaktadır. Bu durumun hükmün infazında tereddütlere sebep olması olasıdır.
Somut olayda müteselsil borçlu olduğu iddia edilen her bir sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme, diğerini de borçtan kurtarmaktadır. Bu nedenle davacı ......... için her iki sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin güncellenmiş toplam değerinin, davacı .......... için ise .......... tarafından yapılan ödemenin güncellenmiş değerinin tazminattan indirilmesi ve bakiye kalan kısımdan her iki davalının müteselsil sorumlu tutulması gerekir. Bakiye zarar miktarının poliçe teminat limitini aşması halinde ise sigorta şirketi tarafından yapılan ödemelerde nazara alınarak bakiye teminat limitiyle sınırlı olarak sorumluluğa karar verilmelidir.
Bu durumda mahkemece 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu nazara alınarak, her iki davalı tarafından yapılan ödemelerin faizle güncellenmiş miktarları her davacı yönünden ayrı ayrı toplanıp, davacılar için bilirkişi raporunda hesaplanan ve bozma kapsamı dışında bırakılan maddi tazminat miktarlarından mahsup edilmesi amacıyla bilirkişiden ek rapor alınarak bakiye kalan kısımdan davalıların müteselsilen sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
3-Bozma sebep ve şekline göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ......... vekili ve davalı ........ vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı .........vekili ve davalı ...........vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 31.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.