Esas No: 2019/331
Karar No: 2020/472
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/331 Esas 2020/472 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 5. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 407-634
Sanıklar ... ve ..."nın görevi kötüye kullanma suçundan cezalandırılmaları istemiyle açılan kamu davasında yapılan yargılama sırasında sanıkların eylemlerinin nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturabileceği gerekçesiyle Beykoz 1. Sulh Ceza Mahkemesince 18.05.2012 tarih ve 670-718 sayı ile görevsizlik kararı verilmesi üzerine dosyanın gönderildiği Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 24.12.2012 tarih ve 281-485 sayı ile sanıkların beraatlerine ilişkin verilen hükümlerin, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 09.07.2018 tarih ve 12341-5196 sayı ile;
"Sanık hekimlerin aşamalarda, dava konusu edilen reçetelerin gerçek olduğuna ve kendileri tarafından yazıldığına, haklarında reçete düzenlenen tanıkların ise sanıkların çalıştığı sağlık ocaklarına gidip muayene olmadıklarına, dava konusu reçeteleri almadıklarına ilişkin beyanlarının farklılığı ve reçeteleri sanıklara düzenlettirdiği iddia edilen eczacı ve kalfası hakkında Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/13023 esas sayılı dosyası üzerinden soruşturma yapılması karşısında; eczacı ve kalfası hakkında yürütülen soruşturma dosyasının akıbeti araştırılarak dava açılmış ise ve mümkünse dosyaların birleştirilmesi, aksi takdirde söz konusu dosyanın onaylı ve okunaklı suretinin dosya arasına getirilmesi, sanıkların görev yaptıkları sağlık ocağında hasta kabul ve muayene işlemlerinin ne şekilde yapıldığının, gelen hastaların ad ve soyadlarının protokol defterine kaydından sonra hekimlerin hastaların nüfus cüzdanlarını gördükten sonra mı, görmeden mi muayene işlemini gerçekleştirdikleri hususlarının etraflıca araştırılması ile sonucuna göre tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri yerine eksik araştırma ve yetersiz gerekçe ile beraatlerine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesi ise 26.12.2018 tarih ve 407-634 sayı ile;
"...Hâlen Üsküdar (İstanbul Anadolu) C.Başsavcılığının 2011/13023 soruşturma numaralı dosyasında SGK tarafından yapılan ihbar üzerine devam eden eczacı ... ile bir kısım doktorlar hakkındaki dolandırıcılık ve sahtecilik iddiaları ile ilgili yapılan soruşturma sırasında:
a) Suç tarihinde Beykoz-Çubuklu Sağlık Ocağında doktor olan sanık ..."nın:
1-Ali Paşa Sezgün adına düzenlenen 30.01.2009 tarihli,
2-... adına düzenlenen 20.08.2009 tarihli reçeteleri hastaları görmeden düzenlendiği ve bu şekilde kurumu 1.399,52 TL zarara uğrattığı,
b) Suç tarihinde... Sağlık Ocağında doktorluk yapan sanık ... ..."nun ise 20.03.2012 tarihinde vefat eden ... adına düzenlenen 05.08.2008 tarihli reçeteyi hastayı görmeden düzenleyerek kurumu 1.158,29 TL zarara uğrattığı iddiasıyla 4483 sayılı Kanun hükümleri uyarınca verilen soruşturma izni üzerine yapılan soruşturma sonucu 07.05.2012 tarihli iddianame ile Beykoz 1. Sulh Ceza Mahkemesine dava açılmıştır.
Mahkemece eylemlerin TCK"nın 158/1-d maddesi kapsamındaki suçu oluşturabileceği belirtilerek görevsizlik kararı verilmiş ise de bu maddede kamu kurumu araç kılınarak dolandırıcılık suçu yaptırıma bağlanmış olup olayımızda ise SGK"nın zarara uğratıldığı iddiası söz konusu olduğundan TCK"nın 158/1-e maddesi düşünülebilir,
Doktor olan sanıkların görevsizlik kararı veren Beykoz 1. SCM"ce eylemlerinin dolandırıcılık suçunu oluşturabileceğine ilişkin gerekçesi kabul edilse, sanıkların söz konusu reçeteleri hastaları görmeden düzenlediği iddiası doğru olsa bile bu reçeteleri hak sahiplerine veya bir başkasına teslim ederek onların kullanmalarına ve reçete bedellerinin kurumdan tahsil edilmelerine iştirak ettikleri hususu sabit olmadığı gibi günde ortalama yüze yakın hasta muayene etmeleri, hastaların önceden protokol defterine kayıt edildikten sonra doktorlar tarafından muayene ediliyor oluşu dikkate alındığında sanıkların bilerek ve isteyerek hastayı görmeden söz konusu reçeteyi düzenlediklerine dair savunmalarının aksine kanıt olmaması,
Yine sanıklardan ... hakkında 31.07.2008 ve 05.08.2008 tarihlerinde ... isimli 20.03.2012 tarihinde vefat eden kişiyi görmeden söz konusu reçeteleri düzenleyerek görevi kötüye kullanma suçundan başlangıçta Beykoz 1. SCM"ne açılan davada eylemin dolandırıcılık suçu olarak kabul edilip görevsizlik kararı verilmesi üzerine Mahkememizin 2013/14-87 esas ve karar sayılı kararı ile verilen beraat kararının katılan kurum vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 15. CD. Başkanlığının 12.11.2018 tarihli ve 3295-7849 sayılı ilamı ile onanmış olması" gerekçesiyle bozma kararına direnerek sanıkların önceki hükümler gibi beraatlerine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükümlerin de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.03.2019 tarihli ve 10616 sayılı "Bozma" istekli tebliğnamesiyle dosya, kararına direnilen Daireye gönderilmiş, inceleme yapan Yargıtay 5. Ceza Dairesince 28.05.2019 tarih ve 2843-5818 sayı ile; CMK"nın 307. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucu Yerel Mahkeme kararı yerinde görülmediğinden Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklar hakkında eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkin olup Yargıtay İç Yönetmeliği"nin 27. maddesi uyarınca öncelikle Yerel Mahkemece sanık ... hakkında verilen kararın "yeni hüküm" niteliğinde olup olmadığının da değerlendirilmesi gerekmekte ise de uyuşmazlık konusunun görüşülmesi sırasında bir kısım Ceza Genel Kurulu Üyesi tarafından sanık ... hakkında verilen kararın da "yeni hüküm" niteliğinde sayılması gerektiğinin ileri sürülmesi üzerine bu husus da ayrıca değerlendirilmiştir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) Önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi hâlinde ise incelemenin Yargıtay"ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel Mahkemece "...Somut olayda sanıkların söz konusu reçeteleri hastaları görmeden düzenlendikleri kabul edilse bile bu reçetelerin hak sahiplerine veya bir başkasına teslim ederek onların kullanmalarına ve reçete bedellerinin kurumdan tahsil edilmelerine ne şeklide iştirak ettikleri hususu sabit olmayıp bu nedenle bu suçun oluşması da mümkün değildir.
Bunun yanı sıra somut olayda günde ortalama 100"e yakın hasta muayene etmeleri, muayene sırasında hastaların kimliklerini kontrol etme imkânlarının olmayışı, kaldı ki hastaların önce protokol defterine kaydedildikten sonra doktorlar tarafından muayene ediliyor oluşu da dikkate alındığında sanıkların bilerek hastaları görmeden reçete düzenlendiklerine ilişkin savunmalarının aksini gösteren bir kanıtta bulunmadığı" şeklindeki gerekçe ile sanıklar hakkında kurulan beraat hükümlerinin katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece; eczacı ve kalfası hakkında Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/13023 esas sayılı dosyasında yürütülen soruşturmanın akıbeti araştırılarak dava açılmış ise birleştirilmesi, aksi hâlde dosyanın onaylı suretinin dosya arasına alınması ve sanıkların görev yaptıkları sağlık ocaklarında hasta kabul ve muayene işlemlerinin ne şekilde yapıldığının araştırılması gerekirken eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile beraat hükümleri verildiği gerekçeleriyle hükümlerin bozulmasından sonra Yerel Mahkemece Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığından 2011/13023 esas sayılı dosyasının akıbetinin sorulduğu ve dosyanın derdest olduğu öğrenilmekle birlikte dosyanın onaylı suretinin dosya arasına alınmadığı, yapılan yargılama sonucunda önceki kararda yer almayan "...Yine sanıklardan ... hakkında 31.07.2008 ve 05.08.2018 tarihlerinde, 20.03.2012 tarihinde vefat eden ... isimli kişiyi görmeden söz konusu reçeteleri düzenleyerek görevi kötüye kullanma suçundan başlangıçta Beykoz 1. SCM’ne açılan davada eylemin dolandırıcılık suçu olarak kabul edilip görevsizlik kararı verilmesi üzerine Mahkememizin 2013/14-87 esas ve karar sayılı kararı ile verilen beraat kararının katılan kurum vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 12.11.2018 tarihli ve 3295-7849 sayılı ilamı ile onanmış olması da dikkate alındığında Yargıtay 5. Ceza Dairesinin söz konusu bozma ilamına uyulmadığı" biçimindeki gerekçe ile her ne kadar sadece sanık ... hakkında aynı eylem nedeniyle yapılan başka bir yargılama sonucunda verilen beraat kararının Yargıtay 15. Ceza Dairesince onanmış olduğu belirtilmiş ise de;
Yargıtay 15. Ceza Dairesince sanık ..."nun ..."i görmeden bu şahıs adına iki adet reçete tanzim ettiği iddia edilen olayda diğer gerekçelerin yanı sıra hastaların protokol defterine kaydedilmesinden sonra doktora muayene olduklarına ilişkin kabule de dayanarak sanık hakkında verilen beraat kararının onanması, Yargıtay 5. Ceza Dairesince sanıklar ... ve ... hakkındaki hükümlerin bozma nedenleri arasında sanıkların görev yaptıkları sağlık ocaklarında hasta kabul ve muayene işlemlerinin ne şekilde yapıldığının araştırılmamasının bulunması, eksik araştırmaya konu bu iddiadan dolayı sanık ... hakkında dava açılmış olması, sanık ... hakkında gösterilen direnme gerekçesinin mahiyeti itibarıyla sanık ..."yı da kapsaması nedenleriyle Yerel Mahkemece sanık ..."nun yanı sıra sanık ... hakkında da Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçeyle ilk hükümlerdeki gibi sanıkların beraatlerine karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin sanıklar ... ve ... hakkındaki son uygulaması direnme kararı niteliğinde olmayıp, bozma nedenlerinden birinin yerine getirilmeye çalışılarak ve ilk hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçelerle hükümler kurulmuş olması nedeniyle "yeni hüküm" niteliğinde olduğundan bu yeni hükmün doğrudan Ceza Genel Kurulunca ele alınması mümkün olmadığından, dosyanın sanıklar ... ve ... hakkında temyiz incelemesi yapılması için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ...; "Sanıklardan ... ile ... hakkında verilen kararın yeni hüküm olduğuna ilişkin Yargıtay Ceza Genel Kurulunun sayın çoğunluğu ile aramızda uyuşmazlık doğmuştur.
Uyuşmazlığın çözümü için 6763 sayılı Kanun"un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 307/3. maddesinin adil yargılanma hakkı gibi hukukun evrensel ilkeleri ile ilişkilendirilmesi, buna göre de direnme kararının yeniden incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesinin gerekip gerekmediğinin yasal düzenleme ve yargı kararlarından yararlanılarak belirlenmesi gerekmektedir.
02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 36. maddesiyle, 5271 sayılı CMK’nın 307. maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi değiştirilerek belirtilen fıkraya;
"Direnme kararları, kararına direnilen daireye gönderilir. Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir. Direnme üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara karşı direnilemez" cümleleri eklenmiş, aynı Kanun"un 38. maddesi ile de 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"a;
"(1) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlarla ilgili Yargıtay ceza daireleri tarafından verilen bozma kararları üzerine mahkemelerce verilen direnme kararları, kararına direnilen daireye gönderilir.
(2) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Yargıtay Ceza Genel Kurulunda bulunan dosyalar kararına direnilen daireye gönderilir.
(3) Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir" biçiminde Geçici 10. madde eklenerek direnme üzerine gelen, halen Ceza Genel Kurulunda bulunan ve henüz karara bağlanmamış olan dosyaların da kararına direnilen daireye gönderileceği" belirtilmiştir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle ya da sonradan yürürlüğe giren yasa maddeleri uygulanarak yeni ve farklı hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm; özde direnme hükmü olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi hâlinde ise inceleme Yargıtay ilgili dairesi tarafından yapılmalıdır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24.04.2012 tarihli ve 424-176, 31.01.2012 tarihli ve 290-12 ile 15.06.2004 tarihli ve 115-138 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; temyiz aşamasında saptanan bu tür hukuka aykırılıkların doğrudan Yargıtayca giderilmesi, yeni bir karar verilmek üzere dosyanın esas mahkemesine gönderilmemesi, "yargılamanın gereksiz yere uzamasına engel olma ve işin temyiz denetimi aşamasında bitirilmesi" mümkün görülerek yasal düzenlemelerle davaların bir an önce sonuçlandırılması ideal hedef olarak belirlenerek bir anlamda tarafı bulunduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının içeriğine uygun davranılmıştır.
Anayasamızın 141/4. maddesinde, davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğu belirtilmiş, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde de davaların makul bir süre içinde bitirilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6/1. maddesi ile "Herkes, gerek hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir…" şeklindeki ifadelerle makul süre içerisinde adil yargılanma hakkını güvence altına almıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi makul sürede adil bir yargılanmayı mahkemelere ödev, talep edenlere de bir hak olarak öngörmüştür.
6763 sayılı Kanun"un yürürlüğe girdiği 02.12.2016 tarihinden önce direnme kararları doğrudan doğruya Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından incelendiğinden, değişik gerekçeyle verilen direnme kararının yeni hüküm sayılıp sayılamayacağı konusundaki takdir yetkisinin Yargıtay Ceza Genel Kuruluna ait olması nedeniyle, herhangi bir şekilde öncelikle Özel Daireye gelen direnme kararının yeni hüküm sayılıp sayılamayacağı hususunda değerlendirme yapılmak üzere, dosya Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilerek, burada yapılacak ön inceleme sonucunda yeni hüküm olduğu kanaatine varıldığında; yeni hükmün Özel Daire tarafından daha önce hiç incelenmemiş olması nedeniyle inceleme yapılmak üzere dosyanın tekrar Özel Daireye gönderilmesine karar verilirken yeni hüküm sayılmadığı takdirde Ceza Genel Kurulunca işin esasına geçilerek temyiz incelemesinin yapılacağı hususunda gerek uygulamada gerekse öğretide herhangi bir duraksama yaşanmamasına karşın, 6763 sayılı Kanun"un yürürlüğe girmesinden sonra yeni hüküm sayılsın ya da sayılmasının direnme kararlarının öncelikle Özel Daire tarafından incelenmesinin zorunlu olması nedeniyle artık Ceza Genel Kurulunun takdir yetkisine gerek kalmaksızın temyiz incelemesinin sonuçlandırılabileceği dikkate alınarak dosyanın Özel Daire tarafından direnme kararının isabetli bulunmadığı düşüncesiyle Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi hâlinde, Özel Dairece incelenmeyen bir hüküm söz konusu olamayacağından yeni hükmün kapsasamının oldukça sınırlandırılması gerekirken, Ceza Genel Kurulunun yerleşik uygulamaya dönüşen içtihatlarında 6763 sayılı Kanun hiç yürürlüğe girmemiş gibi yeni hüküm kapsamı bu yasadan önceki içtihatlardan dahi geniş tutularak kanatimizce hukuk devletinin olmazsa olmaz ilkeleri arasında yer alan adil yargılanma hakkının ihlal edilme tehlikesini kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkarmıştır.
6763 sayılı Kanun yürürlüğe girmeden önce YCGK 2006/196 karar sayılı ilamında;
"İşin Yargıtay Ceza Genel Kurulunda görüşülmesi sırasında, öncelikle Yerel Mahkeme uygulamasının bozmaya eylemli biçimde uyma sonucu verilen yeni bir hüküm niteliğinde olup olmadığı, dolayısıyla temyiz incelemesinin Yargıtay Ceza Genel Kurulu yerine Yargıtay 4. Ceza Dairesinde yapılmasının gerekip gerekmediği hususu Yargıtay İç Yönetmeliği"nin 27. maddesi uyarınca önsorun olarak gündeme getirilmiş yapılan görüşmelerde Yerel Mahkemenin önceki hükümde direnme gerekçesini güçlendirmek amacıyla benzer konuyla ilgili emsal karar ve Yargıtay ilamı fotokopilerini dosyaya eklemesi ve direnme gerekçesinde bu yargısal kararları da dayanak göstermesinin, bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye ve toplanan yeni kanıtlara dayanmak olarak nitelendirilemeyeceği, bu itibarla açıklanan biçimiyle ısrar kararının, temyiz incelemesinin Özel Dairede yapılmasını gerektiren yeni hüküm mahiyetinde bulunmadığı bire karşı yirmi iki oyla kabul edilerek işin esasının görüşülmesine geçilmiştir".
Aynı şekilde YCGK"nın 2009/224 karar sayılı ilamı;
"Bir Kurul Üyesi tarafından, direnme kararında ilk hükümden farklı olarak, "sanığın aynı nevi suçları işlemeyi alışkanlık hâline getirmiş olması" hususuna da yer verilmiş olmasının, gerekçenin genişletilmesi niteliğinde olduğu ve direnme kararını yeni hüküm hâline getirdiğinin ileri sürülmesi üzerine, bu husus Yargıtay İç Yönetmeliği"nin 27. maddesi uyarınca önsorun olarak ele alınmış, Yerel Mahkemenin ilk hükmün gerekçesinde de sanığın sabıkalarına ayrıntısıyla yer verilmiş olması nedeniyle, direnme hükmünün yeni hüküm niteliğinde kabul edilemeyeceğine oy birliğiyle karar verilerek uyuşmazlığın esasının görüşülmesine geçilmiştir".
6763 sayılı Kanun"un yürürlüğe girmesinden sonra;
YCGK"nın 2019/198 karar sayılı ilamında;
"Kaldı ki; şikâyet dilekçesine suça konu bonoda tahrifat yaparak sahtecilik ve bedelsiz kalan senedi kullanmak suçlarından verilen ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar itirazsız kesinleşmiştir." biçiminde, Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçeyle sanığın ilk hükümdeki gibi beraatine karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin son uygulaması direnme kararı niteliğinde olmayıp, ilk hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurulmuş olması nedeniyle yeni hüküm niteliğindedir. Bu yeni hükmün doğrudan Ceza Genel Kurulunca ele alınması mümkün olmadığından, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir".
YCGK’nın 2020/191 karar sayılı ilamında;
"Bu itibarla, Yerel Mahkemenin son uygulaması direnme kararı niteliğinde olmayıp önceki hükümde yer almayan delile dayanılarak yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurulmuş olması nedeniyle yeni hüküm niteliğinde olduğundan, Özel Daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni hükmün de doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulu tarafından ele alınması mümkün olmadığından dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir" şeklinde olduğu,
Yukarıdaki içtihatlarda açıklandığı üzere, yeni hüküm kararı verilirken 6763 sayılı Kanun"un yürürlüğe girmesinden önce gösterilen gerekçe ile 6763 sayılı Kanun"un yürürlüğe girmesinden sonra gösterilen gerekçe arasında herhangi bir değişiklik yapılmadığı gibi direnme kararının ilk önce Özel Daire tarafından incelenerek isabetli görülmediği için Yerel Mahkeme ile arasındaki uyuşmazlığın sonuçlandırılması için dosyanın Ceza Genel Kuruluna gönderildiği dikkate alınmadan, Özel Dairece incelenmeyen bir hususun Ceza Genel Kurulunda ilk defa incelenemeyeceği gerekçesine dayanılarak en küçük gerekçe değişikliği dahi yeni hüküm kabul edilerek, uyuşmazlık konusundaki görüşünü açıklayan Özel Dairenin yeniden temyiz incelemesi yapmak zorunda bırakılması suretiyle davaların boşu boşuna uzamasına neden olunduğu tartışmayı gerektirmeyecek kadar açıktır. Üstelik uyuşmazlığın Ceza Genel Kurulu tarafından sonuçlandırılması hâlinde ilk derece mahkemesinin bu karara uymak zorunda olmasına karşın, Özel Dairece yeni hüküm nedeniyle verilen bozma kararına direnebileceği ve bu direnme kararının da önce Özel Daire daha sonra gerektiğinde Ceza Genel Kurulu tarafından incelenmesi sırasında geçecek sürelerin davaları makul süre içerisinde bitirilememesi tehlikesine yol açacağı gibi telafisi imkânsız zararların doğabileceğide tartışmayı gerektirmeyecek kadar açıktır.
Somut olayımızda Yerel Mahkeme tarafından, sanıkların suç kastı ile hareket ettiğine dair şüpheden arındırılmış kesin kanıtların elde olunamadığından bahisle beraat kararı verilmiştir. Yargıtay Yüksek 5. Ceza Dairesi tarafından suça konu reçeteleri sanıklara düzenleten eczacı ile kalfası hakkında Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma akıbeti araştırılarak mümkün ise her iki davanın birleştirilmesi aksi takdirde anılan dava dosyasının onaylı bir suretinin dosya içerisine konularak, reçetelerin düzenlenmesi sırasında izlenen prosedürün de açıklığa kavuşturulmasından sonra delillerin bir bütün hâlinde değerlendirmesi gerektiğinden bahisle beraat kararının bozulmasından sonra, Yerel Mahkeme tarafından bozma üzerine yeniden yapılan yargılama sırasında; sanıkların savunmalarının aksine delil elde olunamadığı gibi ayrıca sanıklardan ... hakkında vefat eden ... adına reçete düzenlemekten ibaret eyleminden dolayı açılan dava sonucunda verilen beraat kararının Yargıtay 15. Ceza Dairesi tarafından onandığından bahisle önceden verilen beraat kararında direnilmiş, 6763 sayılı Kanun hükümleri uyarınca direnme kararını inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından, temyiz incelemesi yapılması sonucunda, direnme kararı yerinde görülmeyerek dosya Ceza Genel Kuruluna gönderilmiştir.
Sonuç itibarıyla Yerel Mahkeme tarafından sanıkların suç kastı ile hareket ettiklerine dair delil elde edilemediğinden bahisle beraat kararı verilirken, Özel Daire tarafından eksik soruşturma ve yetersiz gerekçe ile hüküm kurulduğundan bahisle verilen direnme kararı isabetli görülmeyerek, uyuşmazlığın çözülmesi için dosyanın Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karşın, Ceza Genel Kurulu tarafından, hem ilk derece mahkemesi, hem de Özel Daire tarafından incelenen ve uyuşmazlığa neden olan sorunun nihai olarak çözümlenmesinde kanaatimizce yasal hiç bir engel bulunmadığı hâlde, Özel Dairece incelenmeyen bir hususun Ceza Genel Kurulunca ilk defa incelenemeyeceğine dair yerinde olmayan gerekçeyle dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere tekrar Özel Daireye gönderilmesine ilişkin Yargıtay Yüksek Ceza Genel Kurulunun sayın çoğunluğunun görüşüne yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle iştirak edilmemiştir." görüşüyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi; Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükümlerinin yeni hüküm olmadığı düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 26.12.2018 tarihli ve 407-634 sayılı karar her iki sanık açısından da "yeni hüküm" niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 19.11.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.