16. Hukuk Dairesi 2014/21423 E. , 2015/15453 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde, gerekleri tümü ile yerine getirilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu belirtilerek özellikle kadastro tespitine dayanak yapılan davalı tarafın tutunduğu 1340 tarih 24 sayılı tapu kaydının ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte malik ya da maliklerinin oluşma nedenlerini gösterecek biçimde ve açıkta pay kalmayacak şekilde varsa haritalarıyla birlikte Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünden ayrı ayrı getirtilmesi, kayıtların yüzölçümlerinde değişiklik varsa bu değişikliğin haklı hukuksal bir nedene dayanıp dayanmadığının ayrıca kayıtların ifraz görüp görmediğinin belirlenmesi; ifraz görmüş ise ifraz yoluyla oluşan müfrez tapu kayıtlarının kapsamının kök tapu kaydı içinde aranmasının zorunlu olduğunun düşünülmesi, dıştan komşu taşınmazların tümünün tespit tutanakları varsa dayanakları kayıtlar, davalı iseler dava dosyaları getirtildikten sonra iddia ve savunmanın kıymetlendirilmesi yönünden dava konusu taşınmazlar başında yeniden keşif yapılarak toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozma ilamının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Hazine dava dilekçesinde birden fazla tapu ve vergi kaydına dayanmış, 7.6.1991 keşif tutanağına geçen beyanında ise açıkça 18.7.1936 tarih ve 34 tahrir nolu kayıt ve 22.8.1937 tarih ve 83 nolu vergi kaydına dayandığını açıklamıştır. Tespite dayanak yapılan ... nolu tapu kayıt miktarının 10 dönüm olduğu, dava konusu taşınmazın tespit miktarının ise 91.600 metrekare olduğu anlaşılmaktadır. Tespite esas alınan tapunun güney ve doğusu Tepe, batısı ise ...okumakta olup beyanlara göre ..." nun tepelik ve kayalık olduğu belirtildiği halde, sınırların sabit mi yoksa değişebilir nitelikte mi olduğu hususunda beyan alınmadan, anılan tapu kaydının dava konusu taşınmazı kapsadığı kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Ayrıca mahallinde yapılan keşifte tespite esas tapunun geldisi olan T.Sani 324 Daimi 29 sıra nolu kayıt uygulanmaya çalışılmış ise de dosya arasında bulunan cevabi yazılardan anılan kaydın tüm aramalara rağmen bulunamadığı şeklinde cevabi yazılar bulunmakta olup, keşifte uygulandığı yazılan bu kayıt da dosya arasında bulunmamaktadır. Hazine 18.7.1936 tarih ve 34 tahrir numaralı ve 22.8.1937 tarih ve 83 tahrir numaralı iki farklı vergi kaydına dayandığı ve mahkeme gerekçesinde anılan kayıtların dava konusu taşınmaza uymadığı belirtildiği halde, keşifte hangi kaydın uygulandığı açıkça belirtilmemekle birlikte sadece bir adet vergi kaydının uygulanmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır. Kayıt uygulamasına dair fen bilirkişi raporu krokisinde kayıtların kapsadığı alan da krokide tek tek işaretlenmemiş olup, anılan rapor da keşfi denetlemeye elverişli değildir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca; dava konusu taşınmazın tespitine esas 1340 tarih 24 sıra nolu tapu kaydının tesisi olan ve keşifte uygulandığı keşif zaptından anlaşılan T.Sani 324 Daimi 29 nolu kayıt yerel Tapu Müdürlüğü ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünden ayrı ayrı sorularak var ise tüm geldileri ile birlikte dosya arasına alındıktan sonra mahallinde yeniden yerel bilirkişiler ve tanıklar eşliğinde keşif yapılmalı; 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 20. maddesi dikkate alınarak tarafların dayandıkları tapu ve vergi kayıtlarının sınırları tek tek okunarak yerel bilirkişilerden hudutları göstermeleri istenmeli; yerel bilirkişiler tarafından gösterilemeyen sınırlar bakımından tanık bilgisine başvurulmalı; beyanlar arasında çelişki doğması halinde bu çelişkiler giderilmeye çalışılmalı; gösterilen sınırlar fen bilirkişi raporunda işaretlenmek suretiyle keşfi denetlemeye elverişli rapor alınmalı; tapu kaydının sınırların genişlemeye ve değişmeye müsait olup olmadığı, miktar itibariyle mi yoksa sınırları itibariyle mi geçerli olduğu tereddütsüz belirlenmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Açıklanan nedenlerle Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmekle hükmün BOZULMASINA, 15.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.