10. Hukuk Dairesi 2016/2723 E. , 2016/9797 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, yersiz aylıklar ve sağlık giderlerinin tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, itirazın iptali yönünden davanın kısmen kabulune, icra inkar tazminatı yönünden talebin reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekilince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Hakkında verilen boşanma kararı kesinleşen davalı hak sahibi kız çocuğuna, sigortalı babası üzerinden bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle Kurumca 2012 yılında gerçekleştirilen işlemle başlangıç tarihi itibarıyla kesilerek, 01.06.2003 – 01.6.2012 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirilerek icra takibi başlatıldığı, takibe yasal süresinde itiraz sonrasında, işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan ve 01.10.2008 günü yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlıklı 56. maddesinin ikinci (son) fıkrasında “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Madde çerçevesinde, gelirin/aylığın kesilme tarihi ile Kurumun geri alım (istirdat) hakkının kapsamına ilişkin olarak, eylemli birlikte yaşama olgusunun gerçekleşme/başlama tarihi esas alınarak bu tarih itibarıyla gelir/aylık kesme veya iptal işlemi tesis edilip ilgiliye, anılan tarihten itibaren yapılan ödemeler yasal dayanaktan yoksun/yersiz kabul edilmeli, ancak, söz konusu madde 01.10.2008 günü yürürlüğe girdiğinden, eylemli birliktelik daha önce başlamış olsa dahi maddenin
yürürlük tarihi öncesine gidilmemeli, başka bir anlatımla 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin borç tahakkuku söz konusu olmamalı, böylelikle açıklığa kavuşturulacak yersiz ödeme dönemine ilişkin olarak 5510 sayılı Kanunun 96. maddesine göre uygulama yapılmalıdır.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmede; boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirgin bulunan davalı hakkında, ödenen aylıklar nedeniyle 01.06.2003 – 01.10.2008 dönemi yönünden borç tahakkuk işlemi tesis edilemeyeceği, başka bir anlatımla anılan döneme ilişkin olarak Kurumun geri alım hakkının bulunmadığı gözetilerek, 01.10.2008 – 01.06.2012 dönemi yönünden faize hükmedilmemiş olması,
2- Davalıya yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar ve sağlık giderlerinin yasal faiziyle birlikte kendisinden geri alınması için başlatılan icra takibine yönelik itiraz üzerine açılan davanın yasal dayanaklarından olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun icra takip tarihinde yürürlükte olan 67. maddesinin ikinci fıkrasında, borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse alacaklı yararına ve istem üzerine tarafların durumuna, davanın ve hüküm altına alınan şeyin tahammülüne göre, hüküm altına alınan tutarın %20’ından aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata karar verileceği yönünde düzenleme öngörülmüştür. İtirazın iptali davalarında icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, diğer koşulların yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Anılan tür bir alacaktan söz edilebilmesi için ise gerçek tutarın belli ve sabit olması veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için alacağın tüm unsurlarının bilinmesi ya da bilinebilecek durumda bulunması gereklidir. Buna göre, alacağın likit nitelikte olduğunun kabulü için borçlu tarafından tutarın araştırılarak belirlenmesi olanağının varlığı yeterlidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, asıl alacak niteliğindeki yersiz ödenen ve icra takibine konu yapılan aylık ve sağlık giderlerinin takip ve dava tarihi itibarıyla varlığı ve tutarının belli ve sabit dolayısıyla, likit nitelikte olduğu belirgin bulunduğundan, davacı alacaklı Kurum yararına icra inkar tazminatına hükmedilmemiş olması bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılıkların giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Hüküm fıkrasının silinerek yerine “1-Davanın kısmen kabulü ile, davalının ... İcra Müdürlüğünün 2012/10479 esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin 22.338,49 TL asıl alacak ve 2.108,51TL işlemiş faiz yönünden devamına,
2- Asıl alacağın % 20’ı oranında icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacı Kuruma verilmesine
3-Davacı kurum harçtan muaf olduğundan, dava açılırken alınmayan karar ve ilam harcı 1669,97 TL"nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 160,00 TL yargılama giderinden davanın bir kısmının kabul edilmesi nazara alınarak 134.98 TL"nin davalıdan alınarak davacı kuruma verilmesine,
5-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri sarf edilmemesi nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı kurum lehine takdir olunan 2.933,64TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı kuruma verilmesine,” rakam ve sözcüklerinin yazılarak, hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 13.6.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.