Ceza Genel Kurulu 2020/232 E. , 2020/470 K.
"İçtihat Metni"Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 25-398
Sanık ..."ın kasten yaralama suçundan beraatine ilişkin Çeşme Sulh Ceza Mahkemesince verilen 07.11.2013 tarihli ve 372-898 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 02.04.2015 tarih ve 34451-11908 sayı ile;
"Katılanın aşamalarda değişmeyen iddiası ve iddia ile uyumlu adli rapor ve dosya kapsamı karşısında, sanığın kasten yaralama suçundan mahkûmiyeti yerine eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde beraatine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Çeşme 2. Asliye Ceza Mahkemesi ise 08.10.2015 tarih ve 312-526 sayı ile;
"...Sanık ve müştekinin olay tarihi itibarıyla karı koca oldukları, her ne kadar olay günü yaşanan tartışma sırasında sanığın müştekiyi darp ettiği ve bu nedenle kasten yaralama suçunu işlediği iddasıyla kamu davası açılmış ise de sanığın üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği, müştekinin beyanında olay günü sanığın kendisine sadece kumanda attığını ve kumandanın omuzuna geldiğini belirttiği, ancak doktor raporunda sağ ön kol ve dış yanda cilt erozyonları olduğu yönünde bir tespit yapıldığı, bu raporun suç tarihinden bir gün sonra alındığı, kaldı ki müştekinin beyanı ile doktor raporunun uyumlu olmadığı, dolayısıyla sanığın savunmasının aksine delil olmadığı, Yargıtay ilamında belirtildiği şekilde müşteki beyanı ile doktor raporu arasında örtüşme bulunmadığı değerlendirilmekle atılı suç yönünden şüphe doğduğu, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince suçun sabit görülmediği" gerekçesiyle bozma kararına direnerek sanığın önceki hüküm gibi beraatine karar vermiştir.
Direnmeye konu bu kararın da katılan vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyanın gönderildiği Yargıtay 3. Ceza Dairesince 12.02.2019 tarih ve 6721-2675 sayı ile;
"Dosya kapsamına, taraf ve sanık anlatımlarına, oluşa ve savunmaya göre, katılanın aşamalardaki ısrarlı beyanlarında sanığın kendisine kumanda fırlatarak yaraladığını belirtmesi ve bu beyanı ile uyumlu yaralanmasını gösterir doktor raporu karşısında sanığın üzerine atılı kasten yaralama suçunu işlediği sabit olduğu hâlde atılı suçtan mahkûmiyeti yerine yasal ve yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde beraatine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Çeşme 2. Asliye Ceza Mahkemesi ise 04.07.2019 tarih ve 25-398 sayı ile;
"...Sanık ve müştekinin olay tarihi itibarıyla karı koca oldukları, her ne kadar olay günü yaşanan tartışma sırasında sanığın müştekiyi darp ettiği ve bu nedenle kasten yaralama suçunu işlediği iddiasıyla kamu davası açılmış ise de sanığın üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği, müştekinin beyanında olay günü sanığın kendisine sadece kumanda attığını ve kumandanın omuzuna geldiğini belirttiği, ancak doktor raporunda sağ ön kol ve dış yanda cilt erozyonları olduğu yönünde bir tespit yapıldığı, bu raporun suç tarihinden bir gün sonra alındığı, kaldı ki müştekinin beyanı ile doktor raporunun uyumlu olmadığı, dolayısıyla sanığın savunmasının aksine delil olmadığı, Yargıtay ilamında belirtildiği şekilde müşteki beyanı ile doktor raporu arasında bir örtüşme bulunmadığı değerlendirilmekle atılı suç yönünden şüphe doğduğu, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince suçun sabit görülmediği" gerekçesiyle bozma kararına direnilmesine karar verilmiştir.
Bu kararın da katılan tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.02.2020 tarihli ve 98148 sayılı "Bozma" istekli tebliğnamesiyle dosya, kararına direnilen Daireye gönderilmiş, inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 03.06.2020 tarih ve 1858-5783 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı kasten yaralama suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca Özel Dairece verilen son bozma kararı ile bu karara yönelik verilen direnme kararının hukuki değerden yoksun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Çeşme Cumhuriyet Başsavcılığının 03.07.2013 tarihli ve 632-297 sayılı iddianamesi ile sanık hakkında, kasten yaralama suçundan, TCK’nın 86/2, 3-a ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verilmesi istemiyle kamu davası açıldığı,
Çeşme Sulh Ceza Mahkemesinin 07.11.2013 tarihli ve 372-898 sayılı kararı ile sanığın beraatine karar verildiği,
Hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 02.04.2015 tarih ve 34451-11908 sayı ile eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile sanığın beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verildiği,
Yerel Mahkemece 08.10.2015 tarih ve 312-526 sayı ile; “...Atılı suç yönünden şüphe doğduğu, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince suçun sabit görülmediği” gerekçesiyle ilk hükümde direnildiği,
Katılan vekili ve Cumhuriyet savcısının temyizi üzerine dosyanın gönderildiği Yargıtay 3. Ceza Dairesince, 12.02.2019 tarihli ve 6721-2675 sayılı kararla; “...Kasten yaralama suçunu işlediği sabit olduğu hâlde atılı suçtan mahkûmiyeti yerine yasal ve yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde beraatine karar verilmesi” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verildiği,
Yerel Mahkemece bu defa 04.07.2019 tarih ve 25-398 sayı ile; “...Atılı suç yönünden şüphe doğduğu, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince suçun sabit görülmediği” gerekçesiyle direnme kararı verildiği,
Katılanın temyizi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "Bozma" istekli tebliğnamesiyle dosyanın gönderildiği Yargıtay 3. Ceza Dairesince Yerel Mahkemenin direnme kararının yerinde görülmediği,
Anlaşılmaktadır.
Karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 326. maddesinin üçüncü fıkrası;
“Yargıtaydan verilen bozma kararına mahkemelerin ısrar hakkı vardır. Israr üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen karara uymak mecburidir.” şeklinde düzenlenerek Yerel Mahkemece Yargıtaydan verilen bozma kararlarına direnilmesi hâlinde incelemenin, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca yapılacağı ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen karara uyulması gerektiği vurgulanmıştır.
02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 36. maddesiyle, 5271 sayılı CMK’nun 307. maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi değiştirilerek belirtilen fıkraya;
"Direnme kararları, kararına direnilen daireye gönderilir. Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir. Direnme üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara karşı direnilemez" cümleleri eklenmiş, aynı Kanun"un 38. maddesi ile de 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a;
"(1) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlarla ilgili Yargıtay ceza daireleri tarafından verilen bozma kararları üzerine mahkemelerce verilen direnme kararları, kararına direnilen daireye gönderilir.
(2) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Yargıtay Ceza Genel Kurulunda bulunan dosyalar kararına direnilen daireye gönderilir.
(3) Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir." biçiminde Geçici 10. madde eklenerek direnme üzerine gelen, hâlen Ceza Genel Kurulunda bulunan ve henüz karara bağlanmamış olan dosyaların da kararına direnilen daireye gönderileceği belirtilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında ön sorun konusu değerlendirildiğinde;
Sanığın kasten yaralama suçundan TCK’nın 86/2, 3-a ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verilmesi istemiyle açılan kamu davasında Yerel Mahkemece beraatine karar verildiği, hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Özel Dairece eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile sanığın beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden hükmün bozulduğu, Yerel Mahkemece suçun sabit olmadığı gerekçesiyle ilk hükümde direnildiği, hükmün katılan vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca inceleme yapılması gerekirken dosyanın gönderildiği Özel Dairece suçun sabit olduğu gerekçesiyle yeniden hükmün bozulduğu, Yerel Mahkemece tekrar direnme kararı verildiği, ancak hüküm kurulmadığı, katılanın temyizi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "Bozma" istekli tebliğnamesiyle dosyanın gönderildiği Özel Dairece Yerel Mahkemenin direnme kararının yerinde görülmediği uyuşmazlık konusu olayda;
5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 326/3. maddesi hükmü uyarınca, Yerel Mahkemece Yargıtaydan verilen bozma kararlarına direnilmesi hâlinde incelemenin, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca yapılması gerektiği hususunda herhangi bir duraksama bulunmaması karşısında, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün Ceza Genel Kurulu yerine Özel Dairece incelenmesinin yasal dayanağı bulunmadığından, Özel Dairenin 12.02.2019 tarihli ve 6721-2675 sayılı bozma kararı ile Yerel Mahkemenin bu bozma ilamına karşı verdiği 04.07.2019 tarihli ve 25-398 sayılı ikinci direnme kararının hukuki değerden yoksun olması nedeniyle kaldırılması, Yerel Mahkemece verilen 08.10.2015 tarihli ve 312-526 sayılı ilk direnme hükmünün karar tarihinden sonra 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 36. maddesiyle değişik CMK"nın 307/4. maddesi uyarınca incelenmesi için dosyanın kararına direnilen Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla; Özel Dairenin 12.02.2019 tarihli ve 6721-2675 sayılı bozma kararı ile Çeşme 2. Asliye Ceza Mahkemesinin bu bozma ilamına karşı verdiği 04.07.2019 tarihli ve 25-398 sayılı ikinci kararının hukuki değerden yoksun olması nedeniyle kaldırılmasına, Yerel Mahkemece verilen 08.10.2015 tarihli ve 312-526 sayılı ilk direnme hükmünün karar tarihinden sonra 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 36. maddesiyle değişik CMK"nın 307/4. maddesi uyarınca incelenmesi için dosyanın kararına direnilen Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 12.02.2019 tarihli ve 6721-2675 sayılı bozma kararı ile Çeşme 2. Asliye Ceza Mahkemesinin bu bozma ilamına karşı verdiği 04.07.2019 tarihli ve 25-398 sayılı ikinci kararının hukuki değerden yoksun olması nedeniyle KALDIRILMASINA,
2- Yerel Mahkemece verilen 08.10.2015 tarihli ve 312-526 sayılı ilk direnme hükmünün karar tarihinden sonra 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 36. maddesiyle değişik CMK"nın 307/4. maddesi uyarınca incelenmesi için dosyanın kararına direnilen Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 19.11.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.