BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/603 Esas 2019/1053 Karar Sayılı İlamı
Esas No: 2019/603
Karar No: 2019/1053
Karar Tarihi: 19.12.2019
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/603 Esas 2019/1053 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/603
KARAR NO : 2019/1053
DAVA : Kar Payı Alacağı
DAVA TARİHİ : 26/12/2011
KARAR TARİHİ : 19/12/2019
Mahkememizde görülmekte bulunan Şirket Feshi ve Tasfiyesine ilişkin asıl, Kar Payı Alacağına ilişkin birleşen davada yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ESAS DAVA /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalılardan ... Tic. Ltd.Şti.nin ortağı olup diğer davalı ...'ın ise diğer ortağı bulunduğu, müvekkilinin şirketin ithalat işlerini sık sık İngiltere'ye giderek yürüttüğü, diğer davalı ortak tarafından bu süre zarfında şirketin kar etmediğini söyleyerek defterlerinin de inceletilmediği, müvekkili tarafından davalıya ihtarname gönderilerek kar payının ödenmesinin istendiği, kısmi ödeme yapılıp istenen bedelin ödenmemesi üzerine davalı hakkında suç duyurusunda bulunulduğu ve davalı hakkında ... 30. Asliye Ceza Mahkemesinin ... sayılı dosyasında özel belgede sahtecilik suçundan dolayı dava açıldığı, bu davada ceza alması nedeniyle güvenin ortadan kalkıp tarafların şirketi devam ettirmesinin mümkün bulunmadığı, bu nedenle şirketin haklı nedenle feshinin gerektiği iddia edilerek iki ortaklı ... Tic. Ltd.Şti.nin haklı nedenlerle fesih ve tasfiyesine karar verilmesi istenmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde; şirketin kurulmasından sonra 2001 yılında taraflar arasındaki anlaşma ile davacının yurt dışına dil öğrenmek üzere gittiği ve vekaletle şirketin bir takım işlerini yürüttüğü, 2007 yılında da Türkiye'ye döndüğü, bu tarihe kadar şirketin tüm işleri ile müvekkilinin ilgilenip 2001 yılında zarar eden şirketin müvekkilinin şahsi gayreti ile kar eder hale geldiği, davacı ile müvekkili arasındaki problemin kar paylaşımı konusundan kaynaklandığı, taraflar arasında bu konuda anlaşma sağlanamadığı, tüm işlerin müvekkili tarafından yürütülmesine rağmen davacı tarafça kötü niyetle talepte bulunulduğu beyan edilerek şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesi savunulmuştur.
BİRLEŞEN DAVA/
Birleşen İstanbul 9. ATM'nin 2011/547 sayılı dosyasında; davacı vekili tarafından verilen dilekçe ile; aynı gerekçelerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000 TL kar payının davalıdan ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAH/
Davacı vekilince, 05.11.2013 tarihinde verilen dilekçe ile de dava miktar yönünden arttırılmış ve 100.000,00 TL kar payı alacağının 153.817,70 TL'ye yükseltilmiş ve artırılan kısım bakımından harcın yatırıldığı anlaşılmıştır.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Mahkememizin iş bu dosyasında toplanan deliller ve yapılan yargılama neticesinde 2011/575 E- 2013/253 K sayılı, 26/11/2013 tarihli kararla, esas davanın kabulüne ve davalı ...Tic. Ltd. Şti'nin fesih ve tasfiyesine ve ...'nun tasfiye memuru olarak atanmasına karar verildiği, birleşen davada da, davanın kabulü ile 153.817.70 TL kar payı alacağının dava tarihinden itibiren işleyecek değişen oranlardaki avans faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline denildiği, kararın, davalı ... tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 09/05/2016 tarihli kararıyla ".... asıl davada verilen hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmemiştir. Birleşen dava, limited şirket ortağı tarafından davalı şirkete karşı açılan kar payı alacağının tahsili istemine ilişkindir. Davanın niteliği ve açılış şekli itibariyle temyiz eden diğer ortak ... bu davada davalı değildir. Bu nedenle, birleşen dava yönünden taraf sıfatı bulunmayan asıl davanın davalısı ...'ın verilen kararı temyiz hakkı bulunmadığından temyiz isteminin reddine karar verilmesi... " denildiği, karar düzeltme istemi üzerine, bu kez aynı dairenin 12/11/2018 tarihli kararıyla karar düzeltme istemi üzerine bu kez aynı dairenin 12/11/2018 tarihli kararıyla, "... Dosyanın Heyetçe yapılan incelemesinde; Dairemizin 09.05.2016 tarih ve 2015/10567 E- 2016/5232 K. sayılı temyiz isteminin reddine dair kararının asıl ve birleşen davanın davalısı ...Tic. Ltd. Şti.'ne Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebliğ edildiği görülmüştür. Davalı şirketin 19.11.1999 tarihinde tescil edilen ana sözleşmesine göre davacı ...'ın 5 yıl için müdür seçildiği, dava tarihi itibariyle bu sürenin geçtiği, ceza mahkemesine ibraz edilen grafolog raporu uyarınca da davacının müdürlüğünün kaldırılmasına ve davalı ...'ın şirket müdürü olarak atanmasına dair şirket ortaklar kurulunun 14.02.2005 tarih ve 2 sayılı kararında davacı ...'a atfen atılan imzanın adı geçene ait olmadığı, dolayısıyla şirket temsilcisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece, davalı ...Tic. Ltd. Şti.'ne temsil kayyımı atanarak Dairemizin 09.05.2016 tarih ve 2015/10567 E- 2016/5232 K. sayılı ilamının temsil kayyımına tebliğinin sağlanması ve her halükarda davalı ...’ın karar düzeltme dilekçesinin incelenmesi için iade edilmek üzere dosyanın mahalline geri çevrilmesine karar vermek gerekmiştir..." gerekçesiyle dosyanın geri çevrilerek mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 12/11/2018 tarihli geri çevirme kararında belirtildiği şekilde 06/01/2019 tarihli kararla davalı şirkete, ... temsil kayyumu olarak atanmış ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 09/05/2016 tarihli kararı temsil kayyumuna tebliğ edilmiştir. Bu gereğin yerine getirilmesinden sonra davalı ...'ın karar düzeltme isteminde bulunduğu, ayrıca geri çevirme kararından sonra şirket kayyumu olarak atanması nedeniyle birleşen davanın davalısı şirket adına kararın temyiz edildiği anlaşılmıştır. Bu kez Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 10/06/2019 tarihli kararıyla "...Asıl dava, fesih ve tasfiye, birleşen dava kâr payının tahsili istemine ilişkin olup davacı, asıl davada hem fesih ve tasfiyesi istenen ... Tic. Ltd. Şti.'ne, hem de şirketin diğer ortağı ...'a, kâr payının tahsili istemine ilişkin birleşen davada ise sadece ...Tic. Ltd. Şti.'ne husumet yöneltmiştir. Mahkemece asıl davanın kabulü ile ...Tic. Ltd. Şti.'nin fesih ve tasfiyesine ilişkin karar her iki davalı tarafından temyiz edilmemiş, birleşen davada verilen kararın sadece asıl davada davalı gösterilen şirket ortağı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 09.05.2016 günlü, 2015/10567 Esas- 2016/5232 Karar sayılı ilamı ile birleşen davada taraf sıfatı bulunmayan ... vekilinin temyiz istemi reddedilmiştir. Dairemizin birleşen davaya yönelik temyiz isteminin reddine ilişkin kararına karşı asıl davanın davalısı ... vekili bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuşsa da birleşen davada kendisine husumet yöneltilmeyen asıl davanın davalısı ...'ın birleşen davada verilen kararı temyiz etmekte hukuki yararı bulunmadığı gibi karar düzeltme isteminde bulunmakta da hukuki yararının olmadığı anlaşılmakla, asıl davanın davalısı ... vekilinin birleşen davaya yönelik karar düzeltme dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Kâr payının tahsili istemine ilişkin birleşen davada, mahkeme kararı öncelikle Tebligat Kanununun 35. maddesine göre davalı şirkete tebliğ edilmiş olup, Dairemizin 12.11.2018 günlü, 2016/13371 Esas- 2018/6992 Karar sayılı geri çevirme ilamı üzerine mahkemenin 16.01.2019 tarihli kararı ile birleşen dava davalısı ... Tic. Ltd. Şti.'ne ...'ın temsil kayyımı atanmasına kadar şirket temsilcisinin bulunmadığı anlaşıldığından, atanan temsil kayyımının şirketi temsilen yaptığı temyiz itirazları süresinde kabul edilerek yapılan incelemede; kural olarak bir ortağın şirketten hissesine düşen kâr payını dava yolu ile isteyebilmesi için öncelikle kâr payının dağıtılması hususunda ortaklar kurulu ya da genel kurul tarafından alınmış bir karar olmalıdır. Anılan kurullar tarafından kâr payı dağıtılması yönünde bir karar alınmamış ise, öncelikle anılan kurulların toplanması, bu hususu karara bağlaması gerektiğinden bu husus yerine getirilmeden mahkemece doğrudan kâr payının tahsili yönünde karar verilemez.
Somut olayda, ortaklar kurulu toplantısının yapılmadığı ve ortaklar kurulu tarafından 2006- 2007- 2008 yıllarına ait kâr payı hakkında alınan bir karar olmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda yapılan açıklamalar uyarınca anılan yıllara ait kâr payı konusunda mahkemece doğrudan bir karar verilmesi mümkün olmadığından 2006- 2007- 2008 yıllarına ait kâr payı isteminin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, birleşen davada verilen kararın bu nedenle davalı şirket yararına bozulması gerekmiştir..." gerekçesiyle mahkememiz kararı bozularak gönderilmiştir.
Usul ve yasaya uygun bulunan bozma kararına uyulmuş ve yargılamaya devam edilmiştir.
Esas dava yönünden, mahkememizce bozmadan önceki 26/11/2013 tarihli kararla, davanın kabulü ile ...Ltd. Şti.'nin fesih ve tasfiyesine karar verildiği ve tasfiye memurunun tayin edildiği, kararın temyiz edilmemesi üzerine kesinleştiği anlaşılmıştır. Nitekim 11. Hukuk Dairesinin 09/05/2016 tarihli kararında, mahkememizin 26/12/2013 tarihli kararının davalı ... tarafından temyiz edildiği, ancak esas davada verilen hükmün temyize konu edilmediği, temyizin sadece birleşen davaya yönelik olduğuna işaret edilmiştir. Bu durumda esas davanın kabulüne ve şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin kararın kesinleştiği anlaşıldığından esas davada yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
Birleşen davada, 26/11/2013 tarihli kararla, davanın kabulü ile 153.817,70 TL kar payı alacağının davalı şirketten alınarak davacıya verilmesi yönünde hüküm kurulduğu, kararın temyizi üzerine Yargıtayca dava konusu kar payı alacağına ilişkin 2006-2007 ve 2008 yıllarına yönelik olarak ortaklar kurulunca kar payı dağıtım hakkında alınan bir karar olmadığı, mahkemece doğrudan bir karar verilemeyeceği gerekçesiyle kararın bozulduğu, mahkememizce bozma kararına uyulduğu anlaşılmakla, uyulan bozma kararı doğrultusunda birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Birleşen davada, davacı tarafından, davalı şirketten kar payı alacağının tahsili istenmektedir. Bir ortağın şirketten hissesine düşen kar payını talep edebilmesi için öncelikle ortaklar kurulunca ya da şirketin genel kurulu tarafından kar payının dağıtımı konusunda bir karar alınmasının zorunlu olduğu, bu yönde bir karar alınmamış olması halinde kar payı isteminin tahsiline yönelik talebin kabulünün mümkün bulunmadığı, yasa ve yerleşik Yargıtay kararlarıyla sabit olduğundan, birleşen davanın yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; esas davada mahkememizce verilen ilk karar kesinleşmiş olduğundan yeniden karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın da reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
ESAS DAVADA;
Mahkememizce verilen ilk karar kesinleştiğinden yeniden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
BİRLEŞEN İSTANBUL 9. ATM'NİN 2011/547 ESAS SAYILI DAVADA:
Birleşen davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL maktu karar harcının peşin yatırılan 1.485,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.440,60 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, davacının yokluğunda, esas davada davalı asil ve birleşen davada davalı şirketin temsil kayyumu ... ve vekili Av. ...'in yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde YARGITAY yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.19/12/2019
BAŞKAN ...
¸e-imzalıdır
ÜYE ...
¸e-imzalıdır
ÜYE ...
¸e-imzalıdır
KATİP ...
¸e-imzalıdır
